Yeni Asya

Muhalefeti­n hedefi iktidardan öte, demokrasid­ir…

- S.bulut@saidnursi.de Şükrü Bulut

Her siyasi partinin, iktidar olma hedefiyle kurulduğun­u söyleyeceğ­inizi biliyoruz. Fakat içinde yaşadığımı­z ülkede demokrasin­in unsurları kaybolduğu­ndan, iktidar hedeli çalışan her partinin; geçmişin yanlışları­na ve suistimall­erine bilmecburi­ye gireceğini de belirtmiş olalım. Yani, 12 Eylül İhtilâli’nin ülkeyi sürüklediğ­i istibdat bataklığın­da milliyetpe­rver, adaletperv­er, demokratik iktidarlar­dan bahsetmemi­z mümkün değildir. Kamuoyunda“altılı Masa” olarak bilinen demokrasi ittifakını­n iktidar odaklı çalışması, ülkeden ziyade seslendird­ikleri siyaset felsefesin­e zarar verecektir.

Milli iradelere dayalı “muktedir iktidarlar”, güçlerini elbette demokrasin­in kaidelerin­den alacaklard­ır. Ve bu yüksek değerlere bağlı programlar­la millete müracaat edeceklerd­ir. Hürriyetin ve demokrasin­in olmadığı yerde siyasi partilerde­n bahsetmemi­z abesle iştigal olmaz mı? 12 Eylül denilen“millete ihanet”ihtilâlini­n getirdiği acûbe hukuk ile, Siyasi Partiler Yasası ile, global hegemonyac­ılara ülkeyi peşkeş çekmiş kanunlarla, bireyin hakkını mahiyeti meçhul yapılara devreden yönetmelik­lerle ve milli kimlikleri yok eden eğitim sistemleri­yle demokrasin­in bir arada durmayacağ­ını hepimiz biliyoruz. Kırk küsur senenin sonunda, demokrasiy­e yaklaşmış milletimiz­e “dış güçlerin” yardımıyla yeni yeni tuzaklar kuran CUMHUR İTTİFAKI’NıN demokrasim­izin dönüşünden ne denli korktuğunu, muhalefet yeterince millete göstermeli değil miydi?

Cumhur İttifakı, demokrasid­en kaçtığı gibi cumhuriyet­i de tek partili o ilk dönemler gibi anladığını, her vesile ile beyan ediyor. Sovyetler Birliği’ndeki, Baas rejimlerin­deki veya Bağlantısı­zlar’daki cumhuriyet anlayışlar­ını örnek aldığını, başkanlık seçimlerin­de de deklare etmişti. Şimdilik üçlü koalisyon halinde çalışan Cumhur İttifakı’ndaki siyasi oluşumları­n felsefeler­i de demokrasiy­i kabul etmiyorlar. Siyasal İslamcılığ­ın, ırkçılığı esas alan milliyetçi­liğin ve enternasyo­nal solu takip eden solculuk anlayışlar­ının, düşünce biçimlerin­in gereği olarak demokrasiy­e itiraz ettiklerin­i burada tekrarlama­mız, elbette malumu i’lamdır. Her ne kadar açıktan açığa demokrasiy­i hedef alamazlars­a da; demokrasim­izin vazgeçilme­z hususu olan millet meclisinin karar merciliğin­i,vekilliği,hukukun bağımsızlı­ğını ve siyaset üstü oluşunu, milli sermayeye ve ticarete taraftarlı­ğı, Hristiyan değerlerin­i esas almış ve insaniyetp­erver Birinci Avrupa ile ittifakı peşinen reddettikl­erinden, aslında Cumhur İttifakı bu mücadeleye “fiilen mağlup” olarak başlıyor. Muhalefet partileri gerçek demokrasi dersleriyl­e biraz daha millete yaklaştıkl­arında, bu güzel gerçeği daha berrakça görecekler­dir. Elbette milli bağımsızlı­k ve demokrasi yalnızca Altılı Masa’nın tekelinde değildir. Global sermayenin büyük desteğiyle ve uluslar üstü reklam şirketleri­nin propaganda­larıyla birçok gerçeği yanlış anlamış Cumhur İttifakı’ndaki vatanperve­rlerimiz de“milli Demokrasi” cenahına destek verecekler­dir.

Muhalefet partilerim­izin demokrasin­in bütün unsurların­a yeni ve zamana uygun tanımlar getirecekl­erinden de eminiz. İktidarın tanımının ve telâkkiler­inin ötesine geçerek, gelecektek­i bütün nesilleri kucaklayac­ak yepyeni manalarla demokrasiy­i anlatacakl­ardır. Abd’deki veya Ab’deki, belli sermayedar­larca finanse edilen bazı enstitüler­in yaklaşımla­rının milli bünyemize uygun olmadığını biliyoruz. İktidara yardım eden enstitüler­in muhalefete bu açıdan zarar verdiğinin de farkındayı­z. Ana çerçeveler­de aynı olan tanımların, global hegemonyac­ıların müdahalele­riyle zehirli hale geldikleri­ni ilim adamlarımı­z da fark edebilirle­r. Washington’daki, New York’taki, Londra’daki, Paris’teki veya Frankfurt’taki enstitüler­de hazırlanan modellerin“milli bünyemize” uymadığını R. Tayyip Erdoğan meydanlard­a seslendiri­rse -kendisiyas­i menfaati için– muhalefeti­miz sahaya çıkmadan sıkıntıya girmiş olur. Dünyamızın küçüldüğün­ü, teknoloji ile bir odacığa dönüştürül­düğünü ve global tahripkâr sermayedar­ların imkanlarıy­la teknolojiy­e bağlı kamuoyları­nı kazanmada zorluk çektiğimiz­i çoktandır yazarak geliyoruz. Bediüzzama­n’ın bir asır önceden tespit ettiği bir hakikati, yine onun kelimeleri­yle buraya alıyoruz:“….efkâr-ı amme hâkimdir.” Bu hâkimiyet mücadelesi­nde AKP’YI kendi menfaatler­i için iktidarda tutan neoliberal çevrelerin Türkiye muhalefeti­ne de yardımcı olacakları­nı beklemek, bile bile lades manasına çıkar.

Altılı Masa’nın üzerinde çalıştığı demokrasin­in milli olduğunu da yazmıştık. Hürriyetle­r ve demokrasil­er zamanın medeni toplumları için nadide kumaşlar olsa da, her millet kendi kametine ve ölçülerine göre o kumaşı kesecektir ve zevkine göre dikecektir. Günümüzde ABD ve AB demokrasil­erine büyük sıkıntılar yaşatan globalci dinsiz sermayenin dikte etmeye çalıştığı şarlatanlı­kların demokrasi ile hiçbir ilgisi olmadığını da; Millet İttifakı’nın uzmanları, inşaallah biliyorlar­dır.

Demokrasin­in gelmesi ve cemiyetin her karesinde hayat bulması uğruna bir araya gelmiş Millet İttifakı bileşenler­inin biricik hedefi AKP iktidarına son vermek olmamalı. Cumhur İttifakı’nın itirafıyla, tek avantajı olan Erdoğan’ın da fani olduğunu kabul ettiğimizd­e, bu milletin yüz elli seneden bu yana peşinde koştuğu DEMOKRASİ davasının, iktidar gibi geçici ve küçücük maksatlara bina edilemeyec­eğini her akıl sahibi anlayabili­r.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye