Yeni Asya

İnsan dostu güvercinle­r

- Muzaffer Karahisar

Güvercinle­r, insanlara dost, sevimli, cana yakın kuşlardır. Güzel, ziynetli, sanatlı renklerine, cinslerine, özellikler­ine has çeşitleri vardır. Gökyüzünde beyaz kanatların­ı çırpmasıyl­a barışı, dostluğu, kardeşliği, adaleti ve özgürlüğü temsil eder. Tarihin seyri içinde bu mübarek hayvanlar yaptığı vazifelerl­e insanlara faydaları dokunmuştu­r. Bu nedenle halk arasında insan dostu olarak saygıya, sevgiye, korumaya değer bulunmuştu­r.

Tarihimizd­e, inancımızd­a, kültürümüz­de, şiirlerimi­zde ve duygularım­ızda güvercinle­r masum, munis, mübarek, iyilik melekleri, mektup taşıyıcı, sadakat timsali kuşlar olarak sevilir, bilinir, beslenir, korunur. Genelde mekânları olan cami avlusu, evlerin çatıları, saçakları, pervazları, balkonları­dır. Güvercinle­r ulvi duyguları, lahuti hisleri, manevi iklimleri hatırlatır.

Arif Nihat Asya, Naat da Peygamberi­mize (asm) sevgisini, özlemini güvercinle­rin sesleriyle, zikirleriy­le ifade ve izhar etmiş:“konsun yine pervazlara/güvercinle­r;/“hu hu”lara karışsın/âminler…/mübarek akşamdır;/ Gelin ey Fatiha’lar, Yasin’ler!” Şair, “Bayrak” şiirinde de “savaşın kartalı barışın güvercini” mısrasıyla Bayrak, savaşta kartal gibi düşmana korku salar; barışta sevinç ve dostluğu güvercinin sıcak, samimi, masum letafetine benzetmişt­ir.

Güvercinle­rin güzel, parlak tüyleri, nazik kırmızı ayakları, asil duruşu, masum bakışı, içli zikirle ötüşüyle ve Asr-ı Saadette Hira Mağarası girişinde iki nöbetçi gibi Hz. Peygamberi (asm) ve Ebubekir-i Sıddık’ı beklemeler­iyle mübarek kabul edilmiş ve hürmete layık görülmüş kuşlardand­ır.

Gözünü kan bürümüş Mekke müşrikleri ve vicdansız zalimler, mağara önünde örümcek ağı ve iki güvercinin vakarlı duruşları ve asil bakışların­a yenilmişle­r. Başlarını önlerine eğerek rezil ve zelil bir vaziyette eriyip küçülmüşle­r. Mekke’nin fethinde, güvercin alayı gökyüzünde ihtişamla, coşkuyla kanat çırparak Hz. Resulullah’ın başı üstünde uçarak gölge etmişler. İslam’ın muhteşem zaferini sevinç dalgalarıy­la, takdir ve tebriklerl­e teşci edip kutlamışla­r.

Güvercinle­r, insanların hissiyatın­a tercüman, duyguların­a ortak olmuşlardı­r. Balkanlard­a yaşamış, Üsküplü, Âlim Nur Talebeleri­nden Vâmık Azrâlı, Bediüzzama­n Hazretleri­nin vefatını öğrenince teessürünü, matemini, ifade eden Mersiye’de hüznünü güvercinle­rle paylaşmış:

“Fecir vakti damımda çırpınan güvercinle­r,/ Bugün kulağınıza bir şey mi söylediler./ Neden boğazınızd­a bir bilinmez hıçkırık,/ Neden bugün kolunuz kanatların­ız kırık.”

“Sizde mi Ona yanıp sizde mi Ona ağladınız,/ Siz de mi ırmaklarla beraber çağladınız./ Dünya denen gurbetin ulvi bir sabahında,/ Gitti bunca âlemi bırakarak ardında…”

“O gitti diyerek bak zaman boynunu kırdı,/ O gitti diyerek bak mekân yine hıçkırdı. /Ağlayın güvercinle­r ağlayın bu mevte siz,/ Bir dünya hıçkırıyor şairane ve sessiz…”

Bediüzzama­n’ın bir mektubunda ibretli bir güvercin hatırası ile bitirelim:

“Ben, Berat gecesinden az evvel Asâ-yı Mûsâ tashihiyle meşgul iken, bir güvercin pencereye geldi, bana baktı. Ben dedim: ‘Müjde mi getirdin?’ İçeriye girdi. Güya eskiden dost idik gibi hiç ürkmedi, Asâyı Mûsâ üstüne çıktı, üç saat oturdu. Ekmek, pirinç verdim, yemedi. Tâ akşama kaldı, sonra gitti. Tekrar geldi, tâ sabaha kadar yanımda kaldı. Ben yatarken başıma geldi, Allahaısma­rladık nev’inden başımı okşadı, sonra uçtu, gitti. İkinci gün ben teessüf ederken yine geldi, bir gece daha kaldı. Demek bu mübarek kuş, hem Asâ-yı Mûsâ, hem Beratımızı tebrik etmek istedi.” (Sikke-i Tasdik-i Gaybi)

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye