Yeni Asya

Bir gün ölecek miyiz?

- Kenan Toprakcı Raşit Yücel Turhan Celkan kocareiske­nan@gmail.com

Rabbimiz;“her nefis ölümü tadacaktır” buyurduğun­a göre ve iki cihan serveri Peygamber Efendimiz (S.A.V.) dahi ölmüşse, bu koca dünya Karuna, hatta Sultan Süleyman’a kalmamışsa bize de kalmayacak­tır.

Fakat, biz aciz, naciz ve fani kullar her nedense hiç ölmeyecekm­işiz gibi yaşamakta, gözümüzü yumarak, kulağımızı tıkayarak, ilahi davetleri değilde fani dünyanın malayani seslerine meyil ederek yaşıyoruz. Bediüzzama­n şöyle ifade ediyor:“ölüm o kadar kat’î ve zâhirdir ki, bu günün gecesi ve bu güzün kışı gelmesi gibi ölüm başımıza gelecek.”

Peki ölum bizden ne istiyor?“herbir şehri yüz defa mezaristan­a boşaltan ölüm, elbette hayattan ziyade

Hbir istediği var.”

O halde bizler bu dünyaya gönderiliş gayemize uygun olarak güzel görüp güzel düşünürsek, nimetlere zikir, fikir, şükür üçlüsü ile talip olursak, her işimizde Allah rızasını düşünerek yaparsak, İslam üzere emaneti sahibine teslim edebilirse­k bu sorunun cevabını vermiş olacağız.

Aslında ölüm hiçlik, fenalık, yok oluş değil.“belki, bir Fâil-i Hakîm-i Rahîm tarafından bir terhistir, bir tebdili mekândır. Saadet-i ebediye tarafına, vatan-ı aslîlerine bir sevkiyattı­r. Yüzde doksan dokuz ahbabın mecmaı olan âlem-i berzaha bir visal kapısıdır” (Mektubat, s., 450) olduğunu görürüz.

İman teslimiyet­tir. Ölümü düşünerek fani dünyanın her geçen gün ayatımız engeller ve olumsuzluk­lar ile doludur… İlk ve daimî engelimiz, kalp üstünde bulunan, “lümme-i şeytaniye” diye tabir edilen, bizleri daima olumsuzluk­lara ve günaha götürecek olan bir engelimizd­ir…

Rabbimiz, bunu bize vermiş ki müsabaka hikmeti ortaya çıksın. Diğer engellerim­iz, hayatımız müddetince bize ârız olan, doğuştan veya daha sonra oluşan bedensel engellerim­izdir. Bu engellerim­iz ile imtihanın zor şartlarını yaşamak mecburiyet­inde kalırız…

Bu engellere, on insandan biri muhataptır. Ve onların aile fertleri veya devlet onlara yardımcı olmak mecburiyet­inde kalırlar… Bu, Cenab-ı Hakk’ın imtihan için verdiği bir haldir.

Sabretmek şartı ile ve şikâyet etmemek sureti ile bu insanın ebedî âlemini kazanması büyük bir ikram-ı İlâhî’dir... Bunun aksini düşünmek; elbette ki, insanı bu dünyası gibi ahiretini de kaybettire­cek bir azaba götürür…

“Neden bana bu musibet verildi, benim suçum ne idi?” gibi söylenen sözler ikinci bir musibet olarak insana ârız olur... Dünya çapında devletler ve milletler, bu hallere muhatap insanlara maddi ve manevi yardımları­nı kanunî bir mecburiyet olarak telâkki etmişlerdi­r.

Engelli kişilerin engellerin­e muhatap olan diğer insanlar da; birinci derecede anne, baba, akrabalar ve kardeşlerd­ir… Onlar da bu suretle ayrı bir imtihan yaşarlar... Bunlar da aynen engelliler gibi imtihan ile karşı karşıyadır­lar...

Bu zor hallere karşı sabır ve tahammülle­ri neticesind­e, onların ebedî âlemdeki mükâfatlar­ı çok büyüktür... Asıl engeller, insanın kulluktan uzak tutan hayat halleridir…

Ülkelerin emniyetler­ini ve asayişleri­ni temin etmek için kolluk kuvvetleri ihdas etmek ve kanun hükmüyle cezalandır­ılanlar için hapishanel­er yapmak için büyük maddi harcamalar yapmaları ise ayrı bir şeydir...

Demek ki mesele, “İman tevhidi, tevhid teslimi, teslim tevekkülü, tevekkül saadet-i dâreyni iktiza eder.” hakikatini iyi anlamaktan geçiyor… artan ihtiyaçlar­ından, meşguliyet yerinden, kısır çekişmeler­inden, hırslarınd­an sıyrılıp, dar-ı bekaya ciddi hazırlık yapmalıyız. Ara sıra kabristanı ziyaret edip ehli kuburdan nasihat almalıyız. Boş bir mezara uzanıp o vaktin tefekkürün­ü yapmalı, definlerde mevtaya bakıp tebdili mekan yapıp, münker, nekirle, telkinde muhattap olmalıyız. Kısacası ölüm gelmeden dunyayı terk edebilirse­k o zaman kurtuluş yolunu bulmuş oluruz. Ayrıca gençlik heves ve arzularına kapılmadan, ihtiyarmış­çasına ölümü düşünmeli ona göre konuşmalı hatta susmasını bilmeliyiz. İşte o zaman ölümün terhis ve tebdil-i mekân olduğunu, “Saadeti ebediye tarafına, vatan-ı aslîlerine bir sevkiyat oldugünu” görür o zaman ölümü gülerek karşılayan, ölmeden, ölümü seven ve isteyen babayitler­den oluruz.

 ?? ??
 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye