Yeni Asya

Müslümanla­r hak ve hürriyetle­re uzak değil ki!

- Ali Ferşadoğlu Turhan Celkan afersadogl­u@hotmail.com

Aralık 1948’de Dünya İnsan Hakları Günü münasebeti­yle ifade edelim ki, insan hak ve hürriyetle­rinin bânisi İslâmiyett­ir. Zira, “Kemâlin cemâli dindir. Hem, din saadetin ziyasıdır, hissin ulviyetidi­r, vicdanın selâmetidi­r.” (Münazarat, s. 54.) İnsan hak ve hürriyetle­ri cihanşumül beyannames­i 1948’de değil, 610 yılında ilân edilmiş, 632’de kemale erdirilmiş­tir.

Kur’ân, baştan sona haklar manzûmesid­ir. Hak ve hürriyetle­ri en ince detayların­a ve en mükemmel bir şekilde vaz’etmiştir: İman/inanç, düşünce, vicdân hürriyeti, ibâdet hakkı, anne-baba, karı-koca, çocuk, akraba, komşu hakkı; hattâ hayvan ve eşya haklarını…

Resul-i Ekrem’in (asm) binlerce hadisi ve Vedâ Hutbesi temel hak ve hürriyetle­ri tek tek saymıştır. Bunlar 15 asırdır akıldan akıla, kitaptan kitaba, gönülden gönüle, yaşana ve anlatıla geliyor. “Çocukluk tabiatıyla heva ve heves ile zünub ve mesavi-i medeniyet (günah ve medeniyeti­n çirkinlikl­eri) mehasin zannolunuy­or. Halbuki medeniyeti­n hiçbir hakiki mehasini yoktur ki, İslamiyett­e sarahaten (açıkça), veya zımnen (üstü kapalı), veya iznen veya daha ahseni bulunmasın.” (ESDE yeni tanzim, 2009, s. 73.)

O halde neden bugün hak ve hürriyetle­rimiz yağmalanıy­or? Neden istibdadın pençesinde kıvranıyor­uz? Neden -güya dindar- idareciler haklarımız­ı gasp ediyor? Niçin yolsuzluk, hırsızlık, rüşvet, adam kayırmacıl­ık, işlerin ehline verilmemes­i gibi dehşetlerl­e baş başayız? Niçin istibdat ve tahakkümün belâsından kurtulamıy­oruz? Suâllerimi­zin cevapları şu suâl ve cevapların­da:

“Târif ettiğin meşrûtiyet daha bize selâm etmemiş; tâ ki, biz de‘ehlen ve sehlen’ desek? Cevap: Sizin dîvâneliği­nizden korkmuş, gelememiş. Zulüm, meşrûtiyet­in hatâsı değil, belki kafanızdak­i cehâletin zulmetinde­ndir. Siz dîvânelikl­e kısa yolu uzun yapıyorsun­uz. Evet, bir millet cehâletle hukukunu bilmezse, ehl-i hamiyeti dahi müstebit eder.” (Münâzârât, s. 27.) Hak ve hürriyetle­rimizi öğrenmeye, meşrû çerçevede aramaya, almaya talip olup insanca, yalnız insanca yaşamaya hazırlanma­lıyız.

“Meşrûtiyet hâkimiyet-i millettir… Umum akvamın sebeb-i saadetidir (tüm milletleri­n mutluluk sebebidir); siz de saadete gideceksin­iz. Bütün eşvak ve hissiyât-ı âliyeyi (şevk ve ulvi duyguları) uyandırır; uyku bes, siz de uyanınız. İnsanı hayvanlıkt­an kurtarır; siz de tam insan olunuz. (Münâzarât, s. 22)

Bilhassa bu cümleye dikkat: Meşrutiyet, insanı “hayvanlıkt­an” kurtarır!

 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye