Apolitik protestolar / Türk tipi protestolar
Dünya üzerinde, herhangi bir ülkede, “protesto”nun kelime manası, insanların dikkatlerini bir mevzuya çekmek, içinde bulunulan devletin o mevzudaki politikalarını istenilen doğrultuda etkilemek ve sivil toplumu da harekete geçirmektir. Protestonun dünya üzerindeki amacı, mahiyeti, ruhu budur. Fakat ülkemizdeki AKP’LI sivil toplum kuruluşları, son zamanlarda, özellikle İsrail meselesinde; yeni, alışılmamış bir tür protesto icat etti ve uyguluyorlar: “Apolitik protesto”. (“Apolitik”, politik olmayan demektir. Diğer bir deyişle, politik hiçbir şey söylemeyen.) Fakat zannetmeyiniz ki, bu icat, dünya sivil toplumunda bir çığır açmaktır veya dünya protesto literatürüne bir armağandır. Tam tersine, protesto mefhumunun içinden geçmek, onu rezil etmektir. Bu protesto türünü, birkaç noktadan ayrıntılı inceleyelim:
1) “Türk tipi başkanlık” gibi bir “Türk tipi protesto” türü icat edip –burada, Türk siyaset geleneğinde devletin putlaştırılması mefhumunu da düşünelim– kendi devletlerini eleştiriden azade görüp; o devlete, o politikasına (mesela, İsrail’e giden ticaret gemilerine) dair hiçbir şey söylememek esastır.
2) “Türk tipi protesto”nun bir gereği de, içinde bulunulan devletin, o apolitik olunan konudaki, geçmişteki yanlışlarını da görmezden gelmektir. Tayyip Erdoğan, Mavi Marmara faciası için “Giderken dönemin başbakanına mı sordunuz?”tribini atmasına rağmen o tribi yemek gibi...
3) Bu protestolar, katılanlar için birer “iç rahatlatma seansları” ve onların –bilinçli veya bilinçsiz şekilde– gazlarının alınması seanslarıdır. Mesela Ocak’ın 1’indeki meşhur protesto, toplulukların İsrail’e yönelik gazlarını almanın yanında PKK’YA yönelik gazlarını almaya da yaramıştır.
Ama Erdoğan’ın Filistin mitingi, bu “gaz alma”yı tamamen bilinçli şekilde yapmayı amaçlamıştır. Çünkü toplumda İsrail’e öfke yükseliyordu ve kendi iktidarının İsrail’e yaptırım uygulamasına izin vermediği için ve bu konudaki diğer bütün kusurlarını maskelemesi için bu “gaz alma”yı yapması şarttı.
4) Dünyada protestoların, normal şartlarda, o devletin politikalarını etkileme amacı güttüğünü söylemiştik. Ülkemizdeki apolitik protestoların, hükümetin İsrail’le ticaret politikasını eleştirmediğinden de bahsetmiştik. Ama protestoların sonlarında, hükümete yönelik “Ya bir de şöyle yapsanız daha mı iyi olur sanki?” gibisinden, suya sabuna dokunmayan bir tavsiyeden dahi âciz kalınması, bu protestoları, duvara konuşmaktan farksız kılıyor.
5) İsrail devletini idare edenler bu protestoları duyunca sizce ne yapıyorlardır? Bir anlığına kendinizi onların yerine koyun: Zalim bir devletsiniz ve karşınızda bir düşman var. O düşmanlar sabahtan akşama kadar size kendi kendilerine hakaretler ediyorlar ama gidip de, kendi oylarıyla seçilmiş iktidara “Şunlara ufacık bir yaptırım uygula.” bile diyemiyorlar. Anca yaptıkları, bir alanda toplanıp hakaret edip eve gitmek. Bir seferinde, başkonsolosluğunuza yaklaşıverip kendi devletlerinden biber gazı bile yediler ama onu bile büyük bir mesele yapmadılar. Böyle düşmanı kim istemez?
Netice olarak, bu apolitik ve Türk tipi protestolar, zalime karşı beslenen ve başka alanda değerlendirilebilecek öfkenin ve İbn-i Haldun’un ifadesiyle “asabiyet”in israfından başka bir şey değildir ve olamaz.