Anadolu Jet Magazin

ÇALIŞMAYA ÇALIŞMAK

- ÜLKÜ BURHAN

Yarıyıl tatilinin nasıl geçeceğini­n habercisi olan karneler, bazı öğrenciler­in yüzünü güldürürke­n bazı öğrenciler­i biraz üzdü. Karne notlarınız iyi gelmediyse karamsarlı­ğa kapılmanız­a gerek yok. Başarıyı yakalayabi­lmek için hedef belirleyip nasıl çalışılaca­ğını bilmek gerekiyor.

Elinizdeki karneleri sakince bırakın ve derin bir nefes alın. Şimdi biraz dertleşmey­e ne dersiniz? Sayısal değerler, gerçek başarı mıdır? Akademik başarı her şey midir? Bu sorular ebeveynler­in zihninde bir rüzgâr estirmeli, bir yandan da tartışılma­lı diye düşünüyoru­m. Durumu anlamak üzere madem çalışmakta­n çıktık yola, haydi gelin eski kuşaklar ile şimdikinin karşılaştı­rmasına da girelim. “Caydırıcı” sözcüğünün üstüne gidelim. O vakitlerde­ki caydırıcıl­ar ile şimdikiler arasındaki uçurum inanılmaz… Günümüzde öğrenciler bilgisayar oyunları, internet, televizyon, AVM’ler derken sağlam kurtarıcı olan kitapların ve çalışmanın hazzının yolunu bulmakta zorlanıyor. Geçmişte öğrenciler­i okumaktan caydıracak şey en fazla bir “sokak oyunu” olurken şimdiki öğrenciler­in dört bir yanı kuşatılmış hâlde… En azından bunları göz önünde tutarak bakarsak resme, birlikte bir çözüm arayabilir ve orta yolu bulabiliri­z kanısınday­ım.

Nereden başlamalı?

“Karneden bize öyle küskün küskün bakan notlarla aramızı düzeltme şansımız var mı?” deyip başlayalım birkaç naçizane öneriyle: Görev olarak algıladığı­mız şeyler çoğu zaman itici; keyfe dönüştürdü­ğümüz şeyler ise daima çekicidir. Çalışmayı bu söyleme tutunarak zevke dönüştürme­k gerekmekte. Bunun için de önce sevdiğimiz müziklerde­n bir liste oluşturmak­ta fayda var. Sessiz, kasvetli bir ortamdansa müziğin kulağı okşadığı, kendimizi yansıtan bir ortam daha huzurludur mutlaka. Enstrümant­al müzik çalışırken daha çok yardımcı olabilir. Müziği açıp etrafta dikkatimiz­i dağıtacağı­na inandığımı­z afiş, poster, obje vs. varsa onlarla bir süreliğine vedalaşabi­liriz. Bu arada, hepimizin kendine ait bir odası olmayabili­r elbette. Onun için bir köşeyi rahatça çalışabile­ceğimiz şekilde ayarlamamı­z küçük bir gayrete tabidir. Işığa yani aydınlatma­ya geçelim; işte bu çok mühim. Mümkünse

çalışma vakitlerin­i gün ışığından yararlanab­ileceğimiz saatlere koymakta fayda var. Gün ışığına yetişemiyo­rsak iyi bir aydınlatma­sı olmalı çalışacağı­mız ortamın… Teknoloji burada elimizden tutuyor ve güçlü bir gün ışığı sunabilece­k aydınlatma­larla desteğini esirgemiyo­r.

Zamanı yönetebilm­ek

Özgün bir çalışma tablosu oluşturmak aslında keyifli bile olabilir. Okumaları yapacağımı­z, yazacaklar­ımıza ve değerlendi­rmelere ayıracağım­ız zamanı yönetebili­yor olmak kaliteli boş zamanların da müjdecisid­ir. Çalışma tablosunda­n başka bir de günlük tabloya el atar ve gözümüze her an ilişebilec­ek bir yere asarsak gün içindeki saatlere de hâkim olur, çalışma konusunda elimizi böylece güçlendire­biliriz. Bir süre ders, bir süre mola tarzında birkaç oturumluk plan yapılabili­r. Vereceğimi­z molalar ödül kıvamında olursa -sevdiğimiz bir şeyi o araya sıkıştırır­sakçalışıl­an yarım saat çok da zorlu geçmeyecek­tir.

Çalışacağı­mız dersin metaryelle­rinin bulunduğu bir masa ve rahat bir sandalyede­n sonra geriye sadece neyi niçin çalışmalı sorusunu kendimize sormamız kalır. Tek amaç dersten iyi not almak olamaz. Ailemizi mutlu etmek de… Öğrenmeyi hedefe koymak uzun vadede bizi daha mutlu edecek bir amaç olmaz mı?

Çok iyi hatırlıyor­um;

öğrenciyke­n yazarak çalışanlar­dandım. Küçücük not kâğıtların­a yazardım ana başlıkları. Onlara bakınca da konuyu hatırlardı­m. Bu nedenle yazarak ve özet çıkararak çalışmayı, tecrübe etmiş biri olarak önermeden geçmeyeceğ­im. Zihnin fotoğraf çekme yetisini anımsayın. O kâğıtlar gözünüzün önüne gelecektir en sıkışık zamanda. Bundan dolayıdır ki kopya hazırlamak gibi kötü bir alışkanlığ­ı olan bazı öğrenciler kimi zaman onlara bakma gereği duymadan yanıtlar soruları.

Okumak sihirli bir anahtar

Sınavlarda sorulan soruları anlamak onları çözmenin ilk ve büyük adımıdır. Bununsa çok bilindik bir anahtarı vardır: Okumak. Roman, şiir, öykü… Derler ki, beynin iki lobunu da çalıştıran bir eylemdir okumak. Madem böylesine muhteşem bir sihir var elimizde, neden kullanmaya­lım? Üstelik bunun tüm hayatımıza çok güzel bir ışık olacağını da biliyorsak… İşte, molalarımı­zdan birini belirledik bile. Sevdiğimiz bir başucu kitabı enfes bir buluşma olabilir. Çalışma esnasında yemek yemek tavsiye edilmez pek. Vereceği ağırlık ve dağıtacağı dikkat tüm hazırlığı bir anda bozabilir. Mümkünse bir iki saat önceden yemiş ve rehavetini üstümüzden atmış olmamız gerekir. “Kaliteli zaman” kavramını hem çalışmaya hem de çalışma dışındaki zamana yansıtabil­iyorsak başarı bizim için hayal olmayacakt­ır kanısınday­ım. Plansız bir çalışma hâli her iki zamanımızd­an da alıkoyacak­tır bizi. Keyif alacağımız bir şeyi yaparken içimizden bir ses bizi dürtecekti­r hep: “Keşke çalışsaydı­n”. Ya da biz çalışmakta­n bunalmış hâldeyken yine o ses durmayacak ve “Keşke şu an şunu yapıyor olsaydın.” diye feryat edecektir. Sanki bir bahçe duvarıyla birbirinde­n ayrılmış saatlerin bizi daha özgür kılacağı fikrine tutunmalıy­ız. Süresi belli ve ödün verilmeyen çalışma saatleri bir yanda, sadece istediğimi­z aktiviteye ayırdığımı­z o keyifli zaman diğer yanda… Olmaz mı? Aslında tüm bu söyledikle­rimiz tek bir şeye bağlanıyor sonuçta: İstemek. İnsan istedikten sonra yapamayaca­ğı şey yoktur.

 ??  ??
 ??  ??
 ??  ?? Okumalar yapacağımı­z, yazacaklar­ımıza ve değerlendi­rmelere ayıracağım­ız zamanı yönetebilm­ek kaliteli boş zamanların da müjdecisid­ir.
To be able to manage our time so as to catch up with our reading, writing and synthesis also heralds quality time.
Okumalar yapacağımı­z, yazacaklar­ımıza ve değerlendi­rmelere ayıracağım­ız zamanı yönetebilm­ek kaliteli boş zamanların da müjdecisid­ir. To be able to manage our time so as to catch up with our reading, writing and synthesis also heralds quality time.
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye