“INÖNÜ’DE SAVAŞA GIRME YETKISI VARDI, BILEREK KULLANMADI”
1943’te Roosevelt, Churchill, İnönü arasında Kahire toplantısı yapılıyor. Savaş sonrası dünya düzeni ve Birleşmiş Milletler konuşuluyor. Türkiye’nin savaş sonrası düzenden beklentisi nedir? Türkiye’de İkinci Dünya Savaşı’na ilişkin genel havamız, Türkiye savaşa girmedi şeklinde, neden? “Silah istedi vermediler, girmeyiz dedik” gibi bir tartışma var. Halbuki İnönü’nün izlediği politikanın bununla alakası yok. İnönü, Kahire’ye savaş kararını çıkartmış olarak, savaş kararı verme yetkisini cebine koyarak gidiyor. Bakanlar Kurulu’ndan yetkiyi alıyor. Adana Havaalanı’nda iki uçak var. Biri Roosevelt’in, biri Churchill’in birinde birinin damadı, ötekinde oğlu var. Bu ikisinin yarışını görüyor İnönü. Roosevelt, Stalin’e daha çok güveniyor, Churchill’dense. Ve İnönü genelkurmayın gelmesini istemiyor. Çünkü askeri malzeme pazarlığı filan yapmıyor konferansta, başka bir şey yapıyor. Büyük toplantı öncesi Roosevelt’le konuşuyor. Roosevelt İnönü’yü destekliyor. Churchill ise şöyle bir oyun oynamak istiyor, Balkanlar’dan bir cephe açıp Rusya’nın önünü kesmezse Avrupa’yı işgal edecek diye düşünüyor ve Sovyetler’in ilerleyişini engellemek istiyor. Ama bu Normandiya çıkarmalarının bnir geciktirilmesine sebep olacak Ruslar da Alman saldırısı altında büyük kayıplar vermişti. İngilizler, Balkanlar’ı açıp oyun yapmak istiyor. Şimdi İnönü bu ayrımı kullanarak toplantıda diyor ki: “Bizim katılmamızı istiyorsanız karar aldım, yetkiliyim”. Buz gibi oluyor ortalık, hiç beklenmeyen bir şey. Zaten konferansa giderken de “Ben Tahran Konferansı’nda karar verilen konuların bana tebliğ edilmesi için Kahire’ye gelmem” diyor, “Ben beraber müzakere etmek için gelirim”. Ve ekliyor: “Ben sizin savaşınızı yapmam, beraber planlayalım” diyor. Burada rafine bir siyaset var.