AS PILOT, IT DALAŞINA GIRMEKTEN KAÇINIRDI
IKINCI Dünya Savaşı’nda, avcı pilotların mutlaka ikili veya dörtlü (iki tane ikili kol) formasyonda uçmasının şart olduğu sayısız tecrübeyle öne çıkmıştı. Bir kez muharebe başladıktan sonra daha tecrübeli olan (lider) pilotun ikili koldaki kanat adamı (wingman) onun arkasını kollamak zorundaydı. Filolar dağılabilirdi ama ikili asla birbirini yitirmemeliydi. Şayet kanat adamının başı derde girmiş veya başka birsiyle kapışmak zorunda kalmışsa, o zaman da liderin onu kollaması gerekirdi. As pilotlar kanat adamlarını korumaya daima önem vermiştir. Pilotların it dalaşına girmeleri sıkça rastlanan bir olay olmakla birlikte, iyi pilotlar daima bundan kaçınmıştır. Bu, vurulma olasılığını artıran bir olaydı. İyi pilot muharebede uygun bir hedefi gözüne kestirip, mümkünse yukarıdan (bu şart değildi ama yukarıda olmak daima avantajlıydı) doğrudan hedefe kilitlenip tek geçişte bütün silahlarını yakından ateşleyerek sonuca gider ve derhal uzaklaşır, it dalaşına girmeden uzaktan bir başka hedef seçerdi. Yakından ateş açmaktan kastedilen mesafe 50 metreydi. Düşmana arkadan yaklaşmak da her zaman daha emniyetliydi. Keza, bombardıman filolarına büyük avcı gruplarıyla saldırmanın genelde daha iyi bir taktik olduğu ortaya çıktı. Kendisini zayıf ve güvensiz hisseden filolar (örneğin savaşın sonraki aşamasında Japonlar) güçlü düşman karşısında daire çizmeye başlardı. Dairedeki her pilot önündeki arkadaşını kollardı. (Bu taktik daha sonra Vietnam ve Arap-İsrail savaşlarında da uygulanmıştı.) Ne var ki tecrübeli avcılar, daireye rağmen hızlı geçişlerle kurbanlarını alırdı. Zaten bir pilot, düşman uçağını 2 saniyeden daha fazla ateş aralığında tutamazdı ve toplamda ancak 13 saniye (ortalama) ateş edecek cephanesi olurdu ama bir saniyede düzinelerce mermiyle hasmını delik eşik edebilirdi.