'Sonra biraz ileri gidin'
Onur Dursun namıdiğer Ozbi'nin yeni albümü Serserilik ve Şiir, tüm dijital platformlarda müzikseverlerin beğenisine sunuldu. Teatral üslubu ve canlı performanslarıyla dikkat çeken Ozbi sorularımızı yanıtladı. ❏Popüler Fetiş parçasının klibinin hikâyesi nedir? Barış Murathanoğlu ile yollarımız kesişti. Bu klip fikriyle geldi. Craft Tiyatro'nun kurucusu, dostum Çağ Çalışkur ve kardeşim Eylül Dursun ile çalıştık ve Barış'la toparladık. Ahmet (Mümtaz Taylan) abi sağ olsun müziğimi sever. Ona anlattım "Oynar mısın abi?" dedim, "Oynarım tabii, kadın için Devrim (Yakut) ile konuşalım mı?" dedi. Ardından İpek (Bilgin) ile zaten Craft aracılığıyla tanışıklığımız var, Bülo (Bülent Emrah Parlak) ile abi kardeş gibi bir ilişkimiz var, onlar da dahil oldu ve yola koyulduk.
Basın bülteninde "Sivri dilini toplumcu gerçekçiliğin etkisinde bireysel ve dışa vurumcu bir anlatım biçimiyle birleştiren Ozbi" yazıyor. Bireysel ve dışa vurumculuk nasıl bir noktada kesişiyor?
Soru yanlış... Toplumcu gerçekçiler daha çok yaşadığı topluma bir fayda sağlamayı, bireylerin gelişmesini, onları ruhsal ve fiziksel çöküşten yozlaşmadan kurtaracak bir düzeni yansıtmayı amaçlar. Dışa vurumcular ise daha çok yaşadıkları içsel buhranları, bireysel iç dünyalarını yansıtmayı amaçlar. Ben de yaşadığım toplumun gerçeklerini, etrafımızı çevreleyen sistemi ve içindeki boşluklarla bunları nelerin yarattığı ve nedenlerinin sorgulandığı bir dil kullanırken aynı zamanda içsel buhranlarımı, bireysel deneyimlerimi, hislerimi de bunun içine sığdırdığım bir üslup kullandım. Bu iki kavramı basın bülteninde kullanmayı da bu yüzden seçtik. Hadi bir de şöyle diyelim: Bir tarafa Nâzım'ı koyun diğer tarafa da Bukowski'yi. Sonra biraz ileri gidin, orada bir yerlerde başka bir kesişme hissedebilirsiniz ya da bu soruyu da cevabı da kaldırabilirsiniz.
Sizce şarkıların, müzisyenin bir misyonu olmalı mı?
Hiç kimse hiçbir şeyi yapmak zorunda değil. Müzisyen misyoner değil kendi anlamını ve farkındalığını aktaran duyusal bir taşıyıcı. Ama kelebek etkisi örneğindeki gibi müzisyenin de toplumsal olarak yön verme, değiştirme hatta yeni bir kültür yaratma ihtimali var. Eğer baskıcı, ırkçı ve haksızlıkların ayyuka çıktığı bir sistemde yaşıyorsa bunun içinde var olma şekli de mutlaka bunu yansıtmak üzerine olacaktır. Protest rap yapıyorum, dönüştürmeyi amaçladığım için de şarkı yazıyorum, bazen kendi ruhumu hissetmeyi, kafamı yaşamayı ve eğlenebilmeyi istediğim için de.
Sahnedeyken seyircilere kadeh kaldırıyor, sık sık iletişim kuruyorsunuz. Sizce seyirciyle iletişim kurmanın önemi nedir?
Muhabbet halinde olma hissini seviyorum. Böylesi daha samimi geliyor. Rakı, muhabbet içkisidir onu yansıtıyorum. Bazı şarkılarda tamamen içime gömüldüğüm ve kafasını yaşadığım da oluyor ama genelde seyirciyle göze göz, dişe diş bir haldeyiz.
Kimi yerlerde sizin için "Türkçe rap müziğin asi yüzü" gibi deyişler yazıyor. Öyle mi?
Gezi'nin simgelerinden Asi parçasını yazmış olmak gurur verici. Türkçe rap'in asi yüzü biraz iddialı... Zaten rap kültürünün temeli asi. O yüzden yakıştıranlara teşekkür ederim ama ben, bu kültürde farklı bir bakış açısına sahip olan asi bir sanatçıyım diyerek tatlıya bağlayayım.