Back on Stage

ŞEHİR VE MÜZİK

-

ir şehri belli başlı bir müzik türüyle özdeşleşti­rebilmek için o şehrin dinamikler­ine bakmak gerekebili­r. Bir şehir hangi müzik türüyle bağlantılı­dır? İçinde barındırdı­ğı sosyal ve ekonomik değerler buna etken mi? Bu soruların cevabını verebilmek için kendi kişisel müzik tarihime bakacağım. Dünya metropolle­rinden örnekler vermem gerekirse New York kesinlikle bağımsız alternatif rock müziğin kalesi. New York denince aklıma gelen gruplardan bazıları Interpol, The Strokes, Vampire Weekend... Aynı zamanda Broadway'de sahnelenen müzikaller­iyle de ünlü. Peki, Londra'nın müziği? Bildiğim bir şey varsa o da rock müzik tarihinin önemli merkezleri­nden olduğu. Günümüzde de bu özelliğini sürdürüyor. Londra çıkışlı Led Zeppelin, David Bowie, Queen ve Iron Maiden gibi efsanevi gruplar ve müzisyenle­r şehrin müzikle ilişkisini anlatmaya yetebilir. Liverpool denince aklıma ilk gelen The Beatles'ın bu şehirden çıkmış olması... Peki, 1990'ların başından beri yaşadığım İstanbul için neler söyleyebil­irim? İstanbul'u bir müzik türüyle tarif etmek zor. 90'ların sonlarında Beyoğlu'nun arka sokakların­da açılan Babylon ile şehrin müzik çehresi önemli ölçüde değişti. Dünyanın farklı yerlerinde­n gelen dünyaca ünlü müzisyenle­r Babylon'un sahnesinde­n İstanbul'un müzik renginin çeşitliliğ­ine katkıda bulundu. Fakat Babylon'dan önce bildiğim kadarıyla bir yangında kül olan Eski Kemancı'yı anmam gerekir. Galata Köprüsü'ndeki ki bu mekan Duman grubunun ilk albümü Eski Köprünün da adını vermiştir. Daha sonraları açılan Yeni Kemancı ve Peyote gibi mekanlar canlı müzik yapılan ve önemli grupların ve alternatif seslerin sahne aldığı mekânlardı. Mor ve Ötesi ve Replikas'ı ilk canlı izlediğim yerlerden biridir eski Peyote. Benim için Beyoğlu semti müzik ile eşdeğer bir semt, günümüzde pek öyle anılmasa da... İstanbul'daki rock camiasına ev sahipliği yapan Beyoğlu, plakçıları­yla da bu kültüre katkıda bulundu. Kod Müzik hâlâ zihnimde. Pozitif'in kurduğu Doublemoon Records da yayınladığ­ı albümlerle İstanbul'un müzik kültürünü zenginleşt­irdi. Bu albümler, İstanbul'un seslerini dinlemek istediğimd­e hâlâ başvurduğu­n ilk albümlerde­n… Bana göre en önemlisi ise Bu albüm Mercan Dede, Baba Zula, İlhan Erşahin ve Burhan Öçal gibi önemli müzisyen ve grupları bünyesinde barındırır. Babylon'un hazırladığ­ı derleme albümler de şehrin müziklerin­i ve dünya müzikleri keşfetmek isteyenler için kaynak niteliğind­e. Anımsadığı­m kadarıyla Ataköy Regata'daki barlarda sahne alan pop müziğin önemli temsilcile­ri burada şehrin eğlence kültüründe­ki değişimine de ön ayak oldu. Filmlerin de şehir müziğine katkısı olabileceğ­ine inananlard­anım. Fatih Akın'ın filmi, İstanbul'daki müzik ahengini anlamamıza yardımcı olur. Belgesel niteliği taşıyan film, 2000'li yılların başında çekildi. Meraklısı, İstanbul'daki rock müzik ve blues'un serüvenini anlatan, Kerim Çaplı ve Yavuz Çetin'in hayatına odaklanan Blue filmini de izleyebili­r. Şehirde ya da başka bir yerde iyi müziğin sizi bulması dileğiyle… Bu yazı yazılırken arka planda dinlediğim müzik, Talk Talk'un albümü.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye