'Çocuklara kanun, darbuka, sitarı tanıtmak istiyorum'
❏ Hep klasik müzikten konuştuk peki hiç mi başka türü müzik yok günlük hayatta dinlediğiniz? Caz severim. Bu arada insanlar klasik müziğin öldüğünü sanıyorlar ancak bu komik. İnsanlar her zamankinden daha çok klasik müzik dinliyor. Ben 1975'te Türkiye'ye geldim, o zamanlar iki orkestra vardı; Ankara Operası ve Cumhurbaşkanlığı Senfonisi. İstanbul'da bir şehir orkestrası vardı falan, yarı amatör, yarı profesyonel. Şimdi ise 20'den fazla var. İnsanlar konserlere ve festivallere gidip geliyor yani çok aktif bir manzara var. Çin'de binlerce kişi piyano, keman öğreniyor, her tarafta yeni konser salonları yapmışlar. Çocuklara öğretmek önemli, bunu yapacak olanlarsa biz profesyonelleriz. ❏ Kaldı ki günümüz müzikleri de hep klasikten esinleniyor, değil mi? Şunu söylemeliyim ki her besteci bir yerlerden ödünç alıyor. Mozart bile Handel'dan, Beethoven Barok Dönemi'nden ödünç aldı. Geri dönüşüm var. ❏ Londra'da George Hurst, Zürih'te Erich Schmid, Paris'te Leon Barzin'le çalıştınız. Farklı coğrafyalardan farklı isimlerle çalışmak müziğinizi ve kariyerinizi nasıl etkiledi? Çok ilham vericiydi, her orkestra şefi bana başka bir şey kattı. Ancak en iyi öğretmen, orkestrayla çalıyor olmak. Bernard Haitink, Celibidache gibi isimlerle çalıştım. Ancak çok büyyük isimlerin yanı sıra kötü şeflerle de çalıştım. Ancak şunu söylemeliyim ki her şef orkestrayla bir kez olsun oturmalı, en iyi oradan öğreniliyor. Ve ben iyilerden çok kötü şeflerden öğrendim. Bir orkestra bir sınıfa benzer. Grup dinamiği vardır ve bunla baş etmesini bilmelisiniz. Psikoloji çok önemli. tiyatral ❏ Yani bir orkestra şeyler de yönetmek istiyor sanırım... müzikal yetenek kadar siyaset, Yönetim sponsorlar, işin sadece plan... yüzde yirmisi. Kalanı organizasyon, ❏ Sizi Danny Kaye'e benzetenler var... Bir Noel ya da çocuk konseri veriyorsam evet benziyorum. Seyirciyle iletişimi seviyorum. Onları bazen performansa dahil etmelisiniz, alkışlatmak, şarkı söyletmek... Bazen çocukları sahneye alıyorum orkestrayı yönetmeleri için. Çok spontane ve çabuğumdur ki bu atmosfer için çok önemli. ❏ Türk seyircisiyle Avrupalı seyircinin farkları neler? Ayrıca sanatçıların... Türk seyircisi çok spontane, zıplıyorlar, alkışlıyolar, inanılmazlar! Hatta Fazıl Say'la Avrupa'da sahne aldığımızda salonda birçok Türk vardı. Seyirci aniden değişiyor, kalplerinden konuşuyorlar. Orkestra da aynı şekilde elinden gelenin en iyisini yapıyor konserlerde. Ancak bir eleştirim olacak; yaratıcılığa karşın disiplinle ilgili sorun var. Tıpkı futbol takımınız gibi! ❏ 25 yıldır orkestra şefliği yapıyorsunuz, viyola çalmayı özlüyor musunuz? Çalamıyorum artık, başlarda özlüyordum. Orkestra yönetirken kendim çalasım geliyor. ❏ Tahminimce çok fazla olsa da gelecek planlarınızdan bahseder misiniz? Enstrümanlar üzerinden İpek Yolu'yla ilgili bir kitap yazmak istiyorum. Darbuka, kanun, sitar... Bunları çocuklara tanıtmak istiyorum. Ayrıca 3 kitaplık seriyi animasyon haline getirmek istiyorum. Eğitim işi ayrıca. Nisan'da BBC Orkestrası'yla Cipriani Potter'ın bestelerini kayedeceğiz. ❏ Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Komik bir şey anlatayım daha doğrusu sır vereyim! Kraliçe'nin orkestrasını yönetmiştim. Ancak hayatımdaki en kötü orkestraydı. Bunu da Kraliçe'ye söyleyemezdim tabii... Kendisine büyük saygı duyuyorum elbette.