Dünya Radyo Günü'nde radyo dergileri
Kablosuz iletişim ihtiyacı insanın peşini hiç bırakmadı. Telgrafla başlayan macera, 1865 yılında J. C. Maxwell tarafından yayınlanan makaledeki manyetizma formüllerinin, 1886-1888 yılları arasında H.R. Hertz tarafından resmen gözlemlenebilir hale gelmesiyle çığ gibi büyüdü. Artık radyo dalgaları sayesinde ses bir yerden başka bir yere, herhangi bir kabloya ihtiyaç duymadan ulaşabilecekti. Zamanın en akıl almaz düşüncesi, kimilerine göre bir çılgınlık olan bu arzu dünyaya her gün; yeni haberler, yeni müzikler ve sesler taşımaya başlamıştı. Birçok uzmana göre insan (araç kullanmak için görme duyusunu meşgul ettiğinden) önümüzdeki yüzyıllar boyunca bile dinlediği bir radyoya ya da işitsel medya aracına mutlaka sahip olacaktı. Günümüzde, naklen görüntü yayınlarına rağmen hâlâ tercih edilen radyo, UNESCO tarafından ilan edilen 13 Şubat Dünya Radyo Günü'nde her yıl kutlanıyor. Bu özel günde radyoyu; kendisi gibi her çılgın fikrin tartışıldığı, kamuya açıldığı dergilerle kutlayalım istedik. Bu ay çarpıcı içeriklerle dolu radyo dergilerini araştırdık. Osmanlı Devleti'nde dergiler, matbaanın geç gelmesi dolayısıyla 19. yüzyılda ortaya çıktı. İlk zamanlarda bilimsel niteliğiyle ön plana çıkan dergiler; fikir ve sanat konularına, sonra da mizah içeriğine doğru kendini genişletti. Bir diğer yandan, 1921 yılında muallim mektebinde verilen bir konser telsiz telefon çalışmaları sayesinde İstanbul Üniversitesi'nde dinletildi. Radyonun ilk örneğine burada rastlarız. Türk Telsiz Telefon Anonim Şirketi'nin devlet desteğiyle 1927 yılında kurulmasıyla ilk radyo yayınları başladı. Bu girişim aynı zamanda, 1931 yılında doğan Ses Radyo, Film ve Gramafon Mecmuası'nı da destekledi. Böylelikle Osmanlı Devleti'nde başlayan dergilerin yolu 1931'de radyoyla kesişti. RADYO DERGİLERİ İLK YILLARDA CİDDİ Radyo dergiciliğinin ilk örneği olan Ses Radyo, Film ve Gramafon Mecmuası içerik olarak bilimsel bir nitelikle radyo yayınları arasında mekik dokudu. Bir sayfada hoparlörün yapılışı yazarken diğer sayfada yabancı şarkıları Türkçeleştirme çabaları gibi konular yer alıyordu. Dergilerin olmazsa olmazı reklamları, Cumhuriyet dönemine ait bir üslupla yazılırdı, şimdiki mottolardan epey farklı. Ayrıca radyo programlarının günlere göre listesini çıkaran dergi, okurların karşılaştığı teknik problemleri hakkındaki mektuplara da bu sayede cevap veriyordu. 1934'te yayına başlayan Radyo Alemi dergisi teknik konuları ve uluslararası teknik gelişmeleri sayfalarına taşıdı. 1936 yılında doğan Radyo Programı dergisiyse özellikle uluslararası gelişmeleri yakından takip ediyor ve okurlarına bildiriyordu. Hangi ülkede, hangi radyo istasyonu kurulmuş, nerede ne denenmiş hepsi bu mecmuanın içeriğini oluşturuyordu. Öte yandan günlere ayrılan radyo programlarını inceliyor ve biyografik bilgiler veriyordu. Aktüalite bölümündeyse gündemi meşgul eden bir konu tartışılıyordu. 1938'deyse Radyo Amatör dergisi Ankara ve İstanbul radyo programı listelerini paylaşmaya başladı. Ayrıca Radyo-fizik başlığı adı altında okurlarına kurs verdi. Radyonun 30'lu yıllardaki ciddiyetini şöyle değerlendirebiliriz: Ülkenin geride bıraktığı Kurtuluş Savaşı'nın izleri ve derhal topyekûn bir kalkınma çabası, gelişmeye olan hırsın da etkisiyle, radyo dergilerine nüfuz ediyor. Ülkenin iletişim altyapısına olan hummalı gayretine dergilerde rastlıyoruz. Radyoda ne varsa, radyo dergilerine o damlıyor.