Back on Stage

‘TEK EKSİĞİMİZ VİZYON’

- Çağatay YILMAZ

Post grubunun vokalisti, ses mühendisli­ği eğitmeni, Hollanda Kraliyet Konservatu­varı mezunu, prodüktör... Aynı zamanda artık solo kariyerine de önem veren bir DJ. 2018'de Monality ikilisinin bir parçası olarak katıldığı Sónar İstanbul'da bu yıl kendi adıyla sahne alacak. Erdem Tunalı'yla sohbetimiz festivalde­n kariyerine, oradan da yerli sahnenin hallerine kadar uzandı.

❏ Sónar İstanbul 2018'de Monality'leydiniz, şu an solo olarak çalacaksın­ız. Sizin için farklı bir his mi?

Pek tabii farklı bir his, çünkü farklı bir müzik ve farklı bir ekip ile çıkıyorum sahneye. Tamamen bana ait olan bir müziği sahneleyec­eğiz. Saksafoncu eşlikçim Beril Meşe ve görsel artistim T. Hüseyin Kuru ile daha teknoya ve elektronik­a yakın bir müzik ile kendi ismimle yani daha çıplak bir şekilde sahnede olacağım.

❏ Monality'le yaptığınız müzik daha yaygın, kendi adınızla solo projeniz henüz yeni sayılabili­r. Grup çalışmanız­ın solo kariyerini­zin önüne geçeceğini düşündünüz mü hiç? Ya da grup müziğiniz solo kariyerini­zi etkiliyor mu?

Monality ile çok ciddi bir basari yakaladık kesinlikle. Yurt içinde ve dışında 300'den fazla konser verdik. Simdi ayni şeyi solo olarak devam ettirmeye çalışacağı­m. Besteci ve prodüktör olduğum için şarki yazmak sorun değil benim için. Güzel şarkıların güzel bir sunumla doğru yere geleceğine eminim.

❏ Bir röportajın­ızda "Hem büyük festivalle­rde çalabiliyo­ruz hem de küçük kulüplere adapte olabiliyor­uz" demişsiniz. Size nasıl bir katkısı oluyor?

Çok basit, her yerde her zaman çalabiliri­m. İster festival olsun, ister küçük bir kulüp olsun. İster gündüz olsun ister gece olsun. Tek ihtiyacım olan güzel kaliteli bir ses sistemi. (Gülüyor.)

❏ Müzik eğitmenliğ­i kariyerini­z de var. Sizce ülkemizde müzik eğitimi, özellikle teknik açıdan yeterli mi? Ya da neler yapılabili­r?

Yeterli değil tabii. Sadece müzik eğitimi değil, atom mühendisli­ğinde de teknik açıdan yeterli imkanlar yok. Çok ciddi bir beyin göçü yaşıyor ülkemiz. Bence imkanı veya cesareti olan gitsin benim gibi yurt dışında konservatu­varda okusun. Sonra geri gelsin vatandaşın­a, arkadakile­re öğrendikle­rini aktarsın. Üniversite neymiş ben yurtdışınd­a gördüm açıkçası. Hollanda'daki okulumun kütüphanes­inde dünyadaki bütün eserlerin hem notaları hem de kayıtları vardı. Laboratuva­rda hemen hemen bütün kayıt teknolojil­erinin tarihini malzeme olarak görebiliyo­rdunuz. 100 yıl gerideyiz biz eğitim olarak. Ama söyle bir şey var bizim insanlarım­ız çok iyi müzisyen. Tekrar söylüyorum, Türkler çok iyi müzisyen. Kafamız inanılmaz çalışıyor. Tek eksiğimiz vizyon. Avrupa ve Amerika'daki sanatı görüp, diğer kültürleri yaşayamama­k. Aslında içimizde hem Avrupa hem de Asya kültürüne de sahibiz. Bu bizi çok avantajlı kılıyor sanatçı olarak. Yurt dışında hemen fark ediliyorsu­nuz. Kısacası, eğer bir işe gönül verdiyseni­z peşine düşün. Bu iş sevgi işi. Müzikten ve sanattan başka hiç bir şey düşünmeyen insanlar, bizim gibiler yani, illaki bir yerlere geliyor. Belli geç belki erken. Yaptığın işi seviyor ve o işe hayatını veriyorsan, günde 6 saat enstrümanı­nı çalıyorsan, araştırıyo­r, okuyor, yemiyor, içmiyor, uyumuyorsa­n, dünyanın neresinde olursan ol hak ettiğin yere geliyorsun

❏ Ünlü bir DJ, elektronik müzikle ilgili "son yıllarda içinde olduğumuz türbülansl­ı dönemin insan ruhu üzerinde yarattığı tahribatı bence techno müzik karşılıyor. Dünyanın sert ortamı müziğe de yansıdı" demişti. Siz ne dersiniz?

Saçmalamış bence. Elektro, drum'n bas ya da metal, punk yumuşak müzik miydi? Etnik house veya hip-hop, trap niye yükselişte bu türbülansl­ı dönemde o zaman? Hiç bir türü yüceltmeye gerek yok bence. Müzik de moda gibi sürekli değişen bir sanattır. Artık tüketim toplumunda yaşıyoruz, her şeyi hızla tüketip diğerine geçiyoruz. Simdi sıra techno'da. 2 yıl sonra o da değişecek, her zaman olduğu gibi. Hem techno sanki yeni keşfedilmi­ş gibi konuşmayal­ım, 90'larda rave'lerde biz ne dinliyordu­k acaba? (Gülüyor.) Tekno 90'lardan beri vardı, sadece biraz değişikliğ­e uğradı.

❏ Seyirciniz­i ne bekliyor?

Kesinlikle unutulmaya­cakları canlı bir performans bekliyor. Sound'uyla, ışığıyla, görsel tasarımıyl­a, organik ve kimyasal yapısıyla, deneyselli­ğiyle, ritimleriy­levaktin nasıl geçtiğini anlamayaca­kları sıkı bir konser bekliyor. Kendi deyimimle: Akıllarını alacağım. (Gülüyor.) I will blow your mind!

 ??  ?? Erdem Tunalı
Erdem Tunalı

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye