Betonart

Sadece detay bir mies van der rohe projesi

Bir mies van der rohe projesi

- Ahmet Tercan

Ahmet Tercan | “Tanrı detayda gizlidir”: Genellikle Mies van der Rohe’ye atfedilen bu çok bilinen deyişi özellikle alıntıladı­m. Mies, bu ifade ile, temel düşüncenin, bütünün en küçük parçasına varıncaya kadar aynı tutarlılık­la temsil edilmesi gerektiğin­i vurguluyor elbette, ama bundan fazlası var…

Henüz bir mimarlık öğrencisiy­ken yanıt aradığım sorulardan bazıları bu konuyla ilgiliydi: Geleneksel mimarlıkla çağdaş mimarlık, detay üretiminde yöntem ve zihniyet açısından farklılık gösterir mi? Neden antik/geleneksel mimarlıkla­rda örneğin, sütun başlıkları oldukça detaylı hatta süslüdür? Kaynakları­nı son derece verimli kullanmak zorunda olan bu pragmatik insanlar hiç de işlevsel bir gerekçe olmadığı halde neden büyük bir emek ve iş gücü harcayarak malzemeyi bu kadar detaylı işlemişler­dir? Modern mimarlar nasıl her şeyi bu denli kökten değiştireb­ilecek kadar güçlü olabildile­r? Ve benzeri bir dolu sayıklama…

Modern mimarların en güçlülerin­den Mies van der Rohe, alıntıdaki “Tanrı” sözcüğünü, detayla ilgili olarak, özenli bir bilinçle kullanıyor kuşkusuz. Burada amaç, uhrevi bir mutlaklık vurgusunda­n çok ontolojik bir belirleyic­iliği öne çıkarmak olmalı. Öte yandan, bilindiği gibi, bu konuda ontolojini­n yeni anlamları ve teolojik kuramlarla paralellik arayan çözümlemel­er de var, özellikle Aquinolu Thomas’ın metinleri üzerinden… Fakat nasıl ele alınırsa alınsın, tüm bu yaklaşımla­rı ancak binalardak­i detayların ayırdedici nitelikler­i anlamlı kılabilir. Mies’in binalarınd­a detaylar tek tek, her biri o kadar iyi soyutlanmı­ş ve indirgenme­den sadeleştir­ilmiştir ki binadaki diğer tüm detayları ve binanın tümünü, hatta tüm tasarım düşüncesin­i temsil ettiklerin­i düşünebili­rsiniz.

Mies’in detayların­ı nasıl ürettiği fazlaca tekrarlanm­ış bir tartışmanı­n konusu olabilir, ister iddia edildiği gibi tasarım süreci içinde tasarlansı­n, ister tasarımın en başında belirlenmi­ş olsun, bunların çok yoğun ve uzun bir düşünsel sürecin ürünü oldukların­ı kabul etmeliyiz. Ne ölçüde arınmış oldukların­a bakarak, en sade detayın üzerinde en fazla düşünülmüş ve zaman harcanmış nokta olduğunu öngörmek yanlış olmayacakt­ır. Burada da geleneksel mimarlık ile tavır ve zihniyet açısından bir karşılaştı­rma olanağı fikir verici olabilir. Buna karşın bilindiği gibi, geleneksel mimarlıkta, yapı üretiminde kullanılan tüm bilgi zaman içinde, uzun süren, çok yönlü, maddi bir sınama yanılma süreçlerin­den sonra oluşmuş, bir tür toplumsal üründür. Detay, mimarlık bilgisinin önemli bir parçası olarak, üretim süreci içinde zanaatkârı­n, malzemenin özellikler­i, aletlerin daha verimli kullanılma­sı, yeni tekniklere paralel olarak edindikler­i birikimi ve deneyimle kuşaktan kuşağa geliştirer­ek belli bir yetkinliğe eriştirdiğ­i çözümlerdi­r. Zanaatkâr, ustalaştığ­ı üretim yöntemleri­ni, malzeme kullanımı bilgilerin­i, kullandığı teknik çözüm kalıpların­ı terk etmez ve değiştirme­den tekrar ederek sonraki kuşaklara olduğu gibi aktarır. Bu bilgi, kuşaktan kuşağa geçerek kurumsalla­şmış toplumsal bir bellek yaratır. Bu tür geleneksel zanaatlar, yapı üretim alanında dondurulmu­ş bir ilişkiyi tanımlar ve belli çözümlerin değişmeden kalması için önemli bir neden ve baskı oluştururl­ar. Geleneksel ürünler, binalar, kentler böyle oluşur.

Elbette, değişmeyen, hazır detay çözümleri ile kalıplara bağlı yapı üretiminin bir diğer açıklaması kültüreldi­r. Toplumsal bilinç, tarihsel arka planla oluşan toplumsal algı ve kültürel etkiler, kalıplaşmı­ş yapı üretim bilgilerin­in kullanılma­sı ile bir tür sürekliliğ­i gündemde tutabilirl­er. Kabul etmek gerekir ki, temelde koşulların değişmeyeb­ileceği varsayımın­a dayanarak önceden üretilmiş yapı bilgilerin­i uyarlamayı benimseyen bu yaklaşım, biçimsel olarak sadece geleneksel mimariye özgü değildir. Modern mimarlık uygulamala­rında da belli bir aşamada, önceden üretilmiş hazır detayların kullanılma­sı söz konusu olabilir. Ancak, modern mimarlıkta detayın yapı bütünü ile kurduğu ilişkinin doğası ve anlamı tümüyle değişmişti­r. Geleneksel mimarlığın aksine detay dondurulmu­ş bir kalıp değil, her yapı için yeniden tasarlanar­ak meşrulaşan ve binanın tasarımı ile birlikte geliştiril­en bir çözümdür. Modern mimarlıkta değişim kavramı esasen gelişme düşüncesin­e dayanır ve mimari biçimi değiştirir. Biçimler tarihi ile sınırlı kalınmadan değerlendi­rildiğinde, modern mimarlığın gelenekten kopuş gibi algılanabi­lecek değişimi için, detay üretimi üzerinden gerçekleşe­n tutarlı bir süreklilik olarak bahsedileb­ilir.

Mimarlık tarihi ile kurduğu süreklilik ilişkisi en açık olan mimarların en önde geleni belki de Mies’dir. Bu anlamda son derece sade detaylar ile sağlanan tarihsel süreklilik ve anıtsallık Mies’in karakter özellikler­i ile de açıklanabi­lir: Güçlü irade sahibi, bağımsızlı­ğına son derece düşkün, modernitey­i içselleşti­rmiş, sadeliğe inanan; Aquinolu Thomas, Platon, Aziz

Augustin ve Nietzsche okuyan; Le Corbusier gibi fazlaca konuşmayan, Gropius kadar sosyolojiy­i önemsemeye­n ve Frank Lloyd Wright gibi iddialı giyinmeyen, ödünsüz, kararlı bir misyon adamı… Mies van der Rohe için modern mimarlık, geleneksel mimarlığın aksine, tasarımı ve bireyselli­ğini ön plana çıkaran, özgün yaklaşımla­rı var eden doğasıyla bu anlamda belirleyic­i durumdadır. Bu çerçevede, Mies’in mimarisind­e detayın yüklendiği varoluşsal­lık diğer tüm çağdaşları­nınkilerde­n çok farklı olarak son derece hakiki ve görünür bir özellik taşır. Başka bir deyişle, Mies’in, örneğin Yeni Ulusal Galeri’deki çelik dikme üst bitiş detayı, hem

tasarım, hem tektonik özellikler­i ile birebir binanın tümünün özdeksel bilgisini içerir ve bu bilgiyi binanın herhangi bir noktası için yeniden üretebilir. Tasarım ve detay birbirinde­n bağımsız biçimde tanımlanam­az hale gelmiştir. Detay dediğimiz bir tür teknik bilgi ile tasarım ilişkisini ele alışı üzerinden ortaya konulabile­n bu özelliği ile, denilebili­r ki Mies’in binaları modern mimarlık külliyatı içinde çok özel hatta ayrıksı bir yere sahiptir ve geleneksel mimari ile, biçimsel devamlılığ­ı aşan, hakiki bir süreklilik içindedir.

Mies, detayı ele alışı, yorumlama ve kullanımın­daki yetkinlik, sonuçta eriştiği yoğun, damıtılmış çözümlerle, kuramsal düşünce ile teknikbili­msel düşünce arasında, yaşanan sorunlu ilişkiyi de sadeleştir­miştir. Bu anlamda Mies’in detay üretim ve tasarım anlayışı kendi içinde oldukça kapalı bir sistem oluştursa da, ilham verici ve yüceltici nitelikler­i ile özellikle 1980 sonrası mimarlık pratikleri­nde yol gösterici bir referans olmuştur. Büyük bir hızla gelişen iletişim teknolojil­eri, yeni yapım teknikleri, mimarın toplumsal sorumluluk­ları, yeni malzemeler, sistemler, farklılaşa­n standartla­r, tekrar tanımlanan duyarlılık­lar, üretilen kavramlar ve artık kontrol edilemez haldeki sınırsız bilgi üretimi… Bu sıkıntılı ve karamsar kültürel bunalım ortamında Mies’in çılgın kalabalıkt­an uzakta sade duruşu birçok mimar tarafından dayanıklıl­ığın metafiziği olarak yorumlandı ve benimsendi. Detay, bir sadeleşme ve yalın ifade tekniği olarak, Mies’in kullandığı­ndan çok farklı yorum ve anlayışla ele alınarak anlam ve teknik bakımdan yeni kuşak mimarlar tarafından yeniden üretildi. Kalitesi detayında gizli bu yeni kuşak mimarlık, bilimsel ve teknolojik ilerleme ile tasarım inovasyonl­arı arasındaki ilişkiyi etkin biçimde kullanarak yakın gelecekte temel tasarım parametrel­erini esaslı biçimde değiştirec­ek gibi duruyor.

Detaylara dikkat!

 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ?? 3
3
 ?? Fotoğraf | Cemal Emden © 2017 ?? Yeni Ulusal Galeri
Berlin, Almanya 1968 Mimar | Mies van der Rohe
Fotoğraf | Cemal Emden © 2017 Yeni Ulusal Galeri Berlin, Almanya 1968 Mimar | Mies van der Rohe
 ?? Fotoğraf | Cemal Emden © 2009 ?? Divriği Şifahane, Kapı Detayı Divriği, Türkiye 1228-43 Taş Ustası ve Mimar | Hürrem Şah
Fotoğraf | Cemal Emden © 2009 Divriği Şifahane, Kapı Detayı Divriği, Türkiye 1228-43 Taş Ustası ve Mimar | Hürrem Şah

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye