Yeni olan zamansızdır
Ersen Gürsel | İnsanlar alışkanlıklarının dışına zaman zaman çıkarak, kültürel, sosyal, fiziksel çevreye ait nesnel öğeleri gözlemler; soyutlama ve yorumlarıyla yeniden üretirler. Yeni olan, varolanlar üzerinde yeniden üretildiği gibi; olmayan bir şeyi tasarlamak ve üretmek de “yeni” tanımına girer. Günlük hayatımızda çok kullandığımız “yeni” benim için neydi? Kentsel planlamadan mimarlık alanına değin ürettiğimiz projelerin çoğunda yeni olanın, insanların yaşam alanlarına değen, onları düşünmeye yönelten, zamanla yarışmayan, katkı sağlayan projelerin içinde oluştuğunu gördüm. Yeni tanımının açınımına, farklı tarihlerde gerçekleştirilen üç projenin katkı vereceğini düşünüyorum. side ve çevresi turistik düzenleme projesi:1 mekânsal planlamada yeni kavramlar
Yeni tanımına örnek aldığım ilk konu, Side Antik Kenti Koruma Planı sürecinde yaşandı. Projeci arkadaşlarımla mekânsal planlama sorunlarını, teorik bilgilere dayalı araştırmaları masaya yatırdığımızda, yürürlükte olan imar planları tekniği ve yönteminin projelerin geliştirilmesi için yeterli olmadığını görmüştük.
Side Antik Kenti üzerindeki Selimiye Köyü’nde 1904’te Girit’ten gelen göçmenler için kare planlı yapı adaları düzeninde, bahçeli, taş, tipik cumbalı, 98 adet ev, kalıntıların dışında boş alanlar üzerinde inşa edilmişti. Köy, nüfus artışıyla büyümüş; yeni evler, Sütunlu Yol, Antik Liman kalıntıları, sur duvarları üzerinde yığma, taş, betonarme olarak gelişigüzel inşa edilmişti. Özgün köy yerleşim planı dışında kalan tüm yapıların tespitleri yapıldı. 1972’de Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu (GEEAYK) Selimiye Köyü’nün boşaltılması ve tüm yapıların yıkılması kararını aldı. Proje çalışmalarının ikinci bölümü kentsel planlama, koruma planı yöntemi ve sit tanımı üzerine yoğunlaştı. Bu süreçte sanat ve mimarlık tarihi öğretim üyeleri, su altı arkeologları ve su yapıları mühendisleri çalışmalara katıldılar. Uzmanlardan destek aldık. Side Antik Kenti’ni Selimiye Köyü’nün sosyal yaşam kültürüyle birleştiren projemizi inceleyen Koruma Kurulu, o tarihte sit tanımının arkeolojik alanlar için geçerli olduğu gerekçesiyle önerimizi kabul etmedi (1973). 1975 yılında Amsterdam’da yapılan Avrupa Mimari Miras Yılı Kongresi’nde sit alanı tanımını doğal çevre, peyzaj, sosyal yaşam kültürü, sivil mimari örneklerini kapsayacak düzeyde genişleten bildirge yayınlandı.2
Bakanlığın talebi üzerine Side Projesi’ni Amsterdam bildirgesindeki ilkeler bağlamında yeniden inceleyen Kurul, Kentsel Sit Tasarım Koruma Planı önerimizi onayladı (1975). Antik Side Kenti’ni, Selimiye Köyü sosyal yaşam kültürü ile sivil mimari örneklerini de koruma kapsamına alarak kentsel tasarım boyutuna taşıması, tarihsel çevre araştırması ve planlama yöntemi açısından özgün ve yeni bir modeldi. Ayrıca, Side Koruma Planı’nın yöntemini yürürlükte olan İmar Planı mevzuatı ile bütünleştirmiş olması açısından ve Türkiye’de ilk olması nedeniyle mekânsal planlamayı kavramsal açıdan değerlendirmesinin yeni tanımına örnek teşkil ettiğini düşünüyorum.
bodrum manastır oteli: varolanı soyutlayarak yeniden yorumlamak “Tasarım projelerini, zaman ve zaman dışı tanımlarken tarihe, mekân kavramlarını yerin ve zaman çevresinden bakarak, nesnel koşulları soyutlaması, farklı mekânsal kurgularla yeni imgeleri oluşturması tasarımcılığa ait yorumlar ile gerçekleştirilmektedir.”3 Afife Batur’un bu yorumu, güncelliğini sürdürmektedir.
Bodrum kentinde denize açılan, peyzajla bütünleşen, imgelerin oluştuğu özgün kentsel yaşam alanları, sokakları bir yapının mekânlarının kurgulanmasında yeniden işlevlendirmek; kentin hafıza mekânına ait simgesel değerleri, mezarlık kapısı, şapel, çam ve selvi ağaçlarını mimari yapının mekânlarını tanımlayıcı tasarımın öğeleri olarak yeniden yorumlamak projenin konsepti olarak belirlenmişti. Geçen zamana karşın otel, kentsel alandaki konumu ile kimliğini sürdürmektedir.
the marmara oteli: yeni tanımı kavramsallaşabilir mi?
Eski kentlerin yapılı çevresini incelediğimizde kentsel kimliğin toplumun kültürel, sosyal, ekonomik yaşam alanların ve doğal çevrenin nesnel koşulları içinde oluştuğu görülür. 1995’te inşa edilen The Marmara Oteli binasının kentsel alandaki konumu, mimari yapının kent silüeti, doğal çevreyle kurduğu bağlam, yapının kentsel kimliğini destekler.
Binanın giriş avlusunu tanımlayan duvarların oluşturduğu mekânın sessizliğinin, Bodrum kentsel kimliğine bir katkısı olduğunu düşünüyorum. Kentsel peyzaja açılan iç avlu, mekânını gizler gibidir. İç avluda Ege denizine açılan
peyzajı kucaklayan yapının doğal çevreyle bütünleşmesini sağlayan duvarlar, “yere ait” kavramının bileşenleri olarak insanların elleriyle temas edebileceği kadar yakındır.
Çağdaş mimarinin, insanları yönlendiren, yaşam mekânlarını standardize edilmiş geometrik tekdüze mekânlar dizinine karşıt olarak The Marmara Otel Projesi’nde açık-kapalı mekânlar, ucu açık peyzajla bütünleşen, bölgenin iklim koşullarının olumsuz etkilerini minimize eden, denizden gelen hava hareketlerini içine alacak düzende kurgulanmıştır. Mekânlar arası akışkanlık insanlar üzerinde özgür ve ait olma duygusunu, yaşam kalitesini olumlu etkiler. Mimari yapının özgün doğal malzeme tasarımı, yapının doğal çevreyle yabancılaşmadan bütünleşmesi, proje alanındaki antik ateş feneri, insanı zaman dışına taşır. The Marmara Binası, doğal çevre ile yerel yapı kültürünün yenilenerek sürdürülmesi ve kentsel kimliğe katkısı bağlamında, “yeni” tanımını kavramsallığa taşıyan bir örnek olabilir.
İklim koşullarını, yaşam alanlarının tasarlanması üzerindeki etkilerini yeniden gündeme getirmesi açısından The Marmara Binası örnek proje olabilir. Çağdaşlığın zamanla sınırlı olmasına karşın yeni olan zamansızdır.
| 1 Side ve Çevresi Turistik Düzenleme Projesi, 1969-73, Ersen Gürsel, EPA. Fotoğraf: EPA Arşivi | 2 Side Selimiye Köyü Planı, 1974. Görsel: EPA Arşivi | 3 Bodrum Manastır Oteli, 1986, Ersen Gürsel, EPA Fotoğraf: EPA Arşivi | 4 Bodrum Manastır Oteli Eskiz: EPA Arşivi | 5, 6 Bodrum Manastır Oteli, Fotoğraflar: Cemal Emden | 7, 8, 9 The Marmara Oteli, 1996, Ersan Gürsel, EPA Fotoğraflar: EPA Arşivi