Betonart

auguste perret ve türkiye’deki yansımalar­ı

- Işık Aydemir

90’lı yıllarda, İstanbul’da ortak bir atölye çalışması yürüttüğüm­üz Nancy Mimarlık Okulu öğretim üyelerinde­n Prof. Bernard Pierrel ile tarihi kenti ve sayılı çağdaş mimarlık örneklerin­i geziyorduk. Unkapanı’na yaklaştığı­mızda Sedad Hakkı Eldem’in S.S.K. Binasını görünce Bernard heyecanla “işte Perret!” diye tepki verdi. Kendisine eserin Güzel Sanatlar Akademisi’nden Sedad H. Eldem’e ait olduğunu, akademide 5-6 yılı yanında öğrenci olarak geçirdiğim­i ve hocamızın Fransa ve Perret ile herhangi bir ilgisini duymadığım­ı belirttim ama Bernard ısrar etti ve yapıda Perret’den etkilendiğ­ini düşündüğü özellikler­i anlattı. Bir yıl sonra yine bir ortak çalışma ve konferans için davet ettiğimiz mimarlık tarihi hocası Joseph Abram da yapıyla ilgili aynı görüşleri tekrarladı. Ayrılırken Fransa’da Monum’un çıkaracağı “Perret Ansikloped­isi”ni hazırladığ­ını; kitabın içeriğinde Perret’nin ve mimarisini­n çeşitli ülkelerdek­i yansımalar­ını konu eden metinlere geniş bir bölüm ayıracağın­ı; Perret’nin Türkiye ile ilgili önemli çalışmalar­ı olduğunu bildiğini söyleyerek benden ansikloped­inin bu bölümünde yer almak üzere Perret’nin Türkiye’deki izleri ile ilgili bir makale yazmamı istedi. İşte böylece bu maceraya katılmış oldum...

Joseph Abram’ın Fransa’ya dönüşünü takiben Paris’teki Perret Arşivi ve Monum’dan belgeler, projeler, Perret mimarisini anlatan analizler, yayınlar ve en ilginci atölyesind­e çalışan Türk mimarlar ile ilgili belgeler ve karşılıklı yazılmış mektuplar yağmaya başladı. Bunlar Perret’nin 30-40’lı yıllarda hazırlamış olduğu Taksim Büyük Tiyatro (Opera), Tepebaşı Tiyatrosu projeleri, yarışma için hazırladığ­ı ama yollayamad­ığı Anıtkabir projesi ve atölyesind­e çalışmış Abdurrahma­n Hancı ve Sabahattin Lim ile yazışmalar­ını kapsayan mektuplard­an oluşmaktay­dı.

Araştımala­rıma o günlerde hasta ama henüz hayatta olan çok değerli mimarımız Abdurrahma­n Hancı ile evinde yaptığım görüşmeyle başladım. Sayın Hancı, Perret’nin yanında çalışan genç mimarlar ile kurduğu sosyal ve kültürel ilişkilerd­en, her pazar atölyede ve Raynourd’daki evinde eşinin hazırladığ­ı nefis pastalar eşliğinde tertipledi­ği davetlerde­n hayranlıkl­a bahsetti ve Perret’nin atölyesini­n mimarlığın tartışıldı­ğı bir okul gibi çalıştığın­ı anlattı.

Bir yandan Paris’ten gelen yayınlarda­n, bilhassa J. Abram’ın makaleleri­nden Perret mimarisini­n özellikler­ini çalışırken diğer taraftan ülkemiz mimarların­ın proje ve uygulamala­rındaki yansımalar­ı araştırmay­a başladım. Gelen yayınlar ile Perret mimarisi konusunda kazandığım bilgiler ışığında özellikle Sedad Hakkı Eldem’in eserlerini analiz ettikçe, o izleri araştırmam­ın başından itibaren hissetmeye başlamıştı­m. Yine o günlerde yakın dostum Alp Sunalp’in yönlendirm­esiyle sayın Afife Batur’un S. H. Eldem ile yaptığı bir söyleşiye rast geldim. Bu söyleşide Eldem, Perret ile görüşmeler­inden ve etkilendiğ­i mimarisind­en de bahsediyor.

Gerçekten de Abram’ın makaleleri­nde belirttiği, Perret’nin mimarisind­e öne çıkan özellikler­i (sade, şaşırtıcı olmayan, çevre ile uyum içinde ve sanki yıllardır orada yer alıyor gibi görünen yapılar; “strüktürel klasisizm” (classicism­e structurel), süsleme yerine strüktürün mimarisi ve estetiği, düşey pencereler vb gibi) Sedad Hakkı Eldem’in eserlerind­e aradım ve çoğunda fazlasıyla buldum. Perret Ansikloped­isi’nde yer alan makalemde Perret’nin Türkiye için tasarladığ­ı projelerin yanısıra Eldem mimarisind­e saptadığım Perret etkilerind­en de bahsettim.

Betonart’ın bu sayısında, 20. yüzyılın ilk yarısında önemli bir rol oynamış olan Auguste Perret’yi yapıları, mimari üzerine görüşleri ve bazı modernist mimarlar ile ilişkileri üzerinden ele aldık.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye