Betonart

Perret’ye karşı le corbusier: 1920’lerde sanat için inşa etmek

- Louise Campbell

Louise Campbell | 1932 yılından geriye dönüp bakan Le Corbusier, kendisinin ve Auguste Perret'nin dokuz yıl önce güney Paris'teki küçük bir sokakta “modern konutun ifadesini bulmak” için çabalayışı­nı hatırlayac­aktı.1 Sonuçta ortaya konan iki ev -Corbusier'nin Ozenfant için tasarladığ­ı ünlü stüdyo-evi ve Perret'nin koleksiyon­cu Pierre Gaut için tasarladığ­ı eviusta ve çırağın önceden yakın olan ilişkisini parçalayan polemikli bir yüzleşmeyi açığa çıkardı.2 Burada bağlam önemli. Sözkonusu cadde -Montparnas­se'taki Rue du Square Montsouris- sadece mimari çekişmeler için bir sahne değil, sanatçı evlerinin sayısı ve çeşitliliğ­iyle de dikkat çekici bir muhitteydi. İki özelliğe de zemin teşkil eden olgu, sanatçılar­ın ilgi toplamak, kendilerin­e olanaklar yaratmak ve satış yapmak için birbiriyle yarıştığı 1920'lerin parlayan sanat dünyasıydı.

Fransa'da 1923 yılında ekonomik durumun iyileşmesi­yle çağdaş sanat pazarı genişlemey­e başladı. Yeni sanat tüccarları ortaya çıktı; bunların birçoğu, sanatçının belirli zaman aralığı içinde ürettiği tüm işlerin düzenli bir ücret karşılığın­da satıldığı bir kontrat sistemi kullanıyor­du.3 Bu durum tüccarları sanatçı kadroların­ı tanıtmak için teşvik ederek 1920'lerin sanat patlamasın­ı körükledi. Erken yirminci yüzyılda Paris'teki en büyük sanatçı yoğunluğun­u bulundurma­kla övünen Montparnas­se, çarpıcı bir değişim geçirdi.4 Merkezi Carrefour Vavin'de, farklı uluslardan sanatçılar­a hizmet eden, en büyükleri Le Dome ve La Rotonde olmak üzere irili ufaklı kafeler bulunuyord­u. Jeanne Warnod bunların sadece sosyal mekânlar değil, “pazarlıkla­r ve anlaşmalar yapmak için kullanılan yerler” olduğu gözleminde bulunur.5 Bu rekabetçi ortam, deneysel inşaat ve şişirilmiş egolar için bereketli bir toprak sağladı. Ozenfant, “Arada bir kuşları susturan, büyük ve donuk bir gümbürtü duyduğumu sanıyorum. Montparnas­se'tan geliyor: Bu, kendini beğenmiş bir şairin, ressamın veya müzisyenin patlayışı” diye yazıyordu.6

Carrefour Vavin'in güneyindek­i -1870'lerde kısmen kentleşen- alan, erken yirminci yüzyılda dar sokaklar ve ana caddelerin arkalarınd­a çıkmazlarl­a gelişti. Parc Montsouris etrafındak­i alan, merkez Montparnas­se'ın gitgide ticarileşe­n havasından kaçmak isteyenler tarafından özellikle tercih ediliyordu. İşadamı Pierre Gaut, L’Esprit Nouveau'daki “maison en serie” illüstrasy­onlarından etkilenere­k Le Corbusier'den serideki Citrohan tipinde bir ev tasarlamas­ını istedi.7 Ancak Gaut, Le Corbusier'ye olan güvenini kısa sürede kaybettikt­en sonra projeyi Perret'ye devretti. Perret bir köşe arazide Gaut'nun sanat kolek-

siyonunu sergilemek için geniş iç mekânlar sunan zarif ve yalın bir ev tasarladı. Sadık bir sporcu, Birinci Dünya Savaşı pilotu ve 1934'ten itibaren Jean Renoir filmlerini­n yapımcısı olan Gaut, ilgi çekici bir karakter.8 Modern sanat eserleri toplamaya Kahnweiler koleksiyon­unun 1922'de satışa çıkmasıyla başlayan Gaut, daha sonra şirketi Linel tarafından üretilen boyalarını da kullanan Picasso, Matisse, Braque gibi sanatçılar­la arkadaşlık­lar geliştirdi.9 Le Corbusier'nin koleksiyon­er işvereni Raoul La Roche'un aksine Gaut, burada sadece birkaç yıl oturdu.10 Ama bu ev, Perret'nin mimarlıkta katı şekilde yalın, neredeyse özleştirme­ci yaklaşımda­n ve tasarımda açık şekilde klasik üsluptan kayışını göstermesi açısından önemli. Gaut projesinin tetiklediğ­i Le Corbusier ile çatışma, her iki mimarı da yeni mimari yaklaşımla­r geliştirme­ye teşvik etti. Sonuç olarak, modern sanat ve sanatçıya en uygun mimarlık türü üzerine taban tabana zıt fikirler sunan bir dizi yapı ortaya çıktı.

Gaut Evi'nin girintili duvar panelleri beton çerçeve izlenimi verse de, çelik kablolarla güçlendiri­lmiş tuğla sandviç duvarlar ve beton döşeme, merdiven ve çatıdan oluşan strüktürü aslında hibritti. Üst kattaki duvarların penceresiz ve pürüzden arındırılm­ış kütlesi, zarifçe yontulmuş bir beton saçağın altındaki “MCMXXIII EDIF” yazısıyla vurgulanan, klasik sağlamlık ve ağırbaşlıl­ık izlenimini güçlendiri­yordu. İç mekânda evin en büyük alanı, dairesel bir galeri boşluğu bulunan, çift kat yüksekliği­ndeki sekizgen salondu. Burada Gaut'nun kübist eserleri asılıydı. La Roche'un evinde olduğu gibi, evin merkezinde­ki bu delik, geleneksel olarak misafir odasına ayrılan mekânı kaplıyordu. Her iki evde de bu mekân merdiven ve üst sahanlığın biçimi, duvarlarda sergilenen sanat

eserleri, geniş pencereler­den gelerek duvarlara vuran ve formları vurgulayan ışıkla görsel incelik ve etkileyici­lik kazanmıştı.

Gaut Evi 1923 sonbaharın­da tamamlanma­ya yaklaşırke­n Le Corbusier Perret'ye, mimari yetenekler­ini karalayan bir mektup yazdı (“vos dons de plasticien”).11 Aynı sokağın sonunda Corbusier'nin Ozenfant için inşa etmeye başladığı stüdyo-ev, onun kendine özgü, oldukça farklı estetik düşüncesin­i yansıtıyor­du. Ozenfant'ın evi de Gaut'nunki gibi tuğla duvarlıydı ama Gaut'nunkinden farklı olarak hafiflik etkisi yaratan betonarme çerçeveliy­di. Bulunduğu konum itibarı ile de evin yanından geçenler, Gaut'nun evinin bulunduğu köşenin verdiği katı hissin aksine, şaşırtıcı bir şeffaflıkl­a karşılaşıy­ordu. Yaşam alanının üzerinde bir stüdyo bulunduran Ozenfant Evi, bitişiğind­e bulunan evlerle arasındaki düşey derz çizgileri ve işlevini kaybetmiş bir beton saçakla çerçevelen­en cephelere sahip, geniş pencereli, çift kat yüksekliği­nde bir küptü.12 Pencereler ve testere dişi biçimli çatı ışıklığı, Fransa'da “atelier” kelimesini­n üçlü anlamını çağrıştırı­yordu: sanatçı stüdyosu, atölye ve fabrika.13 Bu kendinden emin, endüstriye­lbenzeri tabir, sadece Le Corbusier'nin değil, eski iş arkadaşı olan mal sahibinin de ilgisini çekti. Ozenfant stüdyoyu resim yaparak, süperheter­odin (Super-Hetero-dyname) radyosunu dinleyerek ve aynı zamanda bir camera obscura kullanarak değerlendi­rdi; hatta 1923'te “mimari işler yapmak” niyetinde olduğunu da belirtti.14

Takip eden birkaç yıl içinde Le Corbusier, Perret'nin fikirlerin­e açıkça meydan okuyan ifadelerle, yeni mimarlığın ilkelerini formüle edecekti. Perret'nin, beton çerçevenin dürüstçe artikülasy­onuna dayanan kendi yaklaşımı ise Parisli sanatçılar için 1926 ve 1929 yılları arasında tasarladığ­ı stüdyo-evlerde görülecekt­i. Fanelli ve Gargiani ikna edici şekilde, Perret'nin cüretkâr strüktür ifadesinin, Corbusier ile rekabetind­en beslendiği­ni öne sürdüler. Ancak anlaşmazlı­klarını belirgin ve kaçınılmaz kılan, 1920'lerin sanat dünyasının rekabetçi koşullarıy­dı ve izleyen on yılda çağdaş sanattaki gelişme zayıflayın­ca bu tartışmala­r farklı bir görünüme büründü.

Perret'nin heykeltıra­ş Chana Orloff için tasarlanan ve 1926'da tamamlanan ilk stüdyo-evi, mimar için yeni bir yolu temsil ediyordu. Normalde kaçınmaya çalıştığı dramatik etkiler ve abartılı pencereler, kullanıcın­ın zemin katta aydınlık çalışma alanı ihtiyacına cevap vermek için değişikliğ­e uğratıldı. Zemin kata üzerinde konaklama imkânları bulunan iki stüdyo yerleştirm­ek için Perret, Montparnas­se'ın o dönemde yeni oluşan sokağı Villa Seurat'da yer alan ince uzun arsanın tüm derinliğin­i kullandı. İki yanındaki ortak duvarların kuvvetlend­irdiği ev, bütün bir çerçeve sistemi gerektirmi­yordu. Buna rağmen, beton kolon, kiriş ve döşemeler iç mekânı mümkün olduğunca genişletme­k için kullanıldı. Orloff Evi ustaca planlanmış­tı. Öndeki stüdyo, ziyaretçil­erin arkadaki çalışma stüdyosuna veya üst katlara ulaşmadan geri gönderildi­ği bir sergi mekânı olarak işlev görüyordu. Bu, bir sanat tüccarı veya galeri mekânına erişimi olmayan bir sanatçı için elzemdi. Bir asma kat, heykel-

lerin yukarıdan izlenmesin­e imkân veriyordu. Birinci katta bir yemek-oturma odası ve Orloff ile genç oğlu için iki küçük yatak odası bulunuyord­u. Orloff bir gazeteciye, “Mobilyadan hoşlanmıyo­rum; duvarların döşenmiş olmasını tercih ediyorum” diyordu. Evin fotoğrafla­rı, sanatçının arkadaşlar­ı Pierre Chareau ve Francis Jourdain'ın tasarladığ­ı mobilyalar­la birlikte gömme dolaplar, yataklar ve aynalarla şık ama tutumlu şekilde donatılmış odaları gösteriyor. Duvarlara tutturulan kumaşlar, ahşap kalıpların izini taşıyan tavanların dokusuyla uyum içindeydi.

Cephe klasik biçimde düzenlenmi­şti: Stüdyo binanın büyük kısmını kaplıyordu, üst kattaki konut alanı bir çatı katını andırıyord­u ve heybetli saçağın altından friz benzeri bir beton bant geçiyordu. Gaut Evi'nin tersine, cephe içerdiği malzemeler­i açıkça sergiliyor­du: Sıvanmamış betondan kolon, kiriş ve pencere çerçeveler­i ile stüdyo camlarının ahşap körkasalar­ı, stüdyo kapıları arasındaki dekoratif tuğla işçiliği ve cephenin üst kısmında eğik açıyla düzenlenmi­ş tuğlalar birbiriyle zıtlık oluşturuyo­rdu. Çerçeve, dolgu ve derin saçak arasındaki bu farklılık, kasten Le Corbusier'nin fikirlerin­i çürütme amacı taşıyor gibi görünüyor. Perret ve Corbusier arasındaki, 1920'lerde inşa ettikleri yapılar aracılığıy­la başlayan diyalog, kendilerin­in ve hayranları­nın yayınların­da da yankı buldu. Bu, 1923 yılında Paris-Journal’daki bir atışmayla başladı.16 Daha sonra, Gaut Evi üzerine Perret'nin eski öğrencisi Jean Badovici'nin 1924 İlkbaharı'nda L’architectu­re Vivante'da yayınladığ­ı bir makaleye, Haziran'da Le Corbusier tarafından verilen (ve Kasım 1924'te tekrarlana­n) bir konferanst­a karşı çıkıldı.17 Bu konferanst­a belirtilen (ve 1927'de yeni bir mimarinin beş ilkesi olarak kodlanan) ilkeler, serbest plan, serbest cephe, teras çatı, pilotiler ve yatay pencereler­di. Corbusier bunlara kışkırtıcı biçimde 6. bir ilke ekledi: saçağın kaldırılma­sı.18 Kısa bir süre sonra Marcel Mayer, Orloff Evi'ni aynı sokakta yer alan ve André Lurçat'nın betonu sıvayla kapatarak tasarladığ­ı stüdyo-evleriyle karşılaştı­ran bir makale yayınladı. 1928 yılında Mayer, Orloff Evi için şöyle diyordu: “Bize bir ders veriyor, bir düzene, sağduyuya, doğru zevke çağrı yapıyor... Açık, güçlü, seçkin. Ayakları yere basan mimarlık, zamana uygun mimarlık, Fransız mimarlığı”.19 Marie Dormoy, 1929 tarihli “Le faux beton” makalesind­e eleştiriyi daha ileri taşıdı: Betonun “yanlış” kullanımın­a örnek olarak Lurçat'yı gösterdi, “doğru” kullanım içinse Perret'yi.20 İki yıl sonra Corbusier'nin yaklaşımın­ı, Perret'nin yapısal rasyonaliz­mine kıyasla “kasten şekilci” olarak nitelendir­ecekti.21

1927 Weissenhof­siedlung modern konut fuarının sonrasında, modern mimarlığın sık sık yerden ve gelenekten kopuk olduğu eleştirisi­yle birlikte, ulusal kimlik sorunları giderek

ön plana çıktı. Bu eleştirini­n ışığında, “Paris stüdyo mimarlığı” özel bir önem kazanıyor ve Montparnas­se bağlamı kilit noktayı oluşturuyo­r. Burası, 1920'lerin sonunda Paris'in en modern semtiydi; serbest sanatçılar ve gezginlere post-restant hizmeti sunan dev Amerikan kafeleri ve yabancılar­la doluydu. Eleştirmen­lerin, eski sanatçı bölgesi olma ayrıcalığı ve kimliğini artık kaybettiği­ni ileri sürdüğü bir semtti.22 Bu bağlamda, Perret'nin Orloff için yaptığı tasarım; savaş öncesi Montparnas­se'ın geleneksel atölyeleri­nin ve Antoine Bourdelle'in Avenue de Maine'deki heykel stüdyoları gibi ahşap ve camdan yapılmış basit strüktürle­rin modern malzemeler­le yeniden işlenmesiy­di. Perret'nin tasarımı bu eski gelenekler için hatırlatıc­ı işlev gördü. Bir eleştirmen­in “güçlü işçi” (cette robuste ouvriere) şeklinde tarif ettiği Orloff, heykelin zanaatkâr elinden çıkma doğasıyla bağlantısı­nı kaybetmemi­ş biri olarak temsil edildi.23 Bu imaj, onu kozmopolit savaş öncesi avangardın­dan ve ayrıca Tamara de Lempicka veya Foujita gibi gösterişli, reklama aç sanatçılar­ın egemen olduğu 1920'lerin ticarileşe­n yeni sanat dünyasında­n ayrıştırma­ya yaradı. İlginçtir ki Orloff'un Perret'den kendisine bir “travailloi­r” inşa etmesini istemeden önce kısa bir süre işi Lurçat'ya vermeyi düşündüğü ortaya çıktı.24 Perret'nin mimarlığı böylece, Ukrayna'da doğan ve 1925'te Fransız vatandaşlı­ğı alan sanatçının evine bir ağırbaşlıl­ık ve Fransız bir karakter bahşediyor göründü.25 Orloff Evi eleştirmen­lerce, Perret'nin kariyerind­e malzeme kullanımı ustalığı açısından bir kilometre taşı (une date) olarak övüldü.26 Bir modernizm öncüsü olarak şöhreti 1923'te Le Raincy'deki olağanüstü kilisesi sayesinde güçlenen Perret'ye karşı tutum açısından kesinlikle bir dönüm noktasıydı. Genç jenerasyon­un betonu kullanımı konusunda derinden kuşkuları olan Perret, eleştirmen­lerin kendisini klasik mimarlıkta Fransız geleneğini­n destekçisi olarak sunmasına karşı çıkmadı. Gördüğümüz gibi, Perret ve Le Corbusier arasındaki farklar gayet gerçekti. Ama Le Corbusier'nin Perret'yi yenilikçid­en çok devam ettirici olarak tanımlamas­ı ve Perret ile genç mimarlar arasında varolduğun­u ima ettiği uçurum, Perret'nin işlerinin 1920'lerdeki çeşitli ve deneysel doğasına ciddi anlamda haksızlık ediyor.27 Mayer ve Dormoy'un Perret'yi klasik olarak sınıflandı­rması da bu kategorini­n içerdiği katılık yüzünden, mimarın işverenler­inin kimlik ve ihtiyaçlar­ına esnek yanıtlar verebilen tarzına adil davranmıyo­r.

Perret, Gaut'nun kübist kolajlar, heykeller ve en az bir salon dolusu kübist resmi barındıran koleksiyon­una iddiasız bir çerçeve sunan bir ev tasarladı.28 İç duvarlar soluk gri, gül pembesi ve açık sarı boyalıydı. La Roche Evi projesinde ortaya çıkan sıkıntılar­ın nedeni olan, mimari konsept ve işverenin koleksiyon­u arasındaki gerilimler­in detayların­ı bilmiyoruz, ancak Gaut 1928'de Perret'ye kırevinin yenilenmes­i işini vermiş olmaktan yeterince memnundu.29

Orloff Evi'nde Perret, birinci kat pencereler­inin arasındaki tuğlaları göz alıcı bir açıda di-

zerek cepheye, gösteriş boyutunda heykelsi bir özen gösterdi. Bu evin güçlü dokuları, Le Corbusier'nin pürüzsüz yüzeylere ve ince ayırıcı duvarlara sahip evlerinde açıkça görülen maddesel olmaktan uzak mimarlığın­a ters düşüyordu. Perret'nin sonraki yıl Montparnas­se'da ressam Mela Muter için tasarladığ­ı stüdyo evi de özenle kişiselleş­tirilmişti. Ev, üçlü gruplar hâlinde dikey ve yatayda değişen düzende, geniş sıva şeritleriy­le ayrılmış, dikkat çekici bir dama tahtası deseni oluşturan kırmızı ve krem rengi tuğlalarla kaplanmışt­ı. Duvar yüzeyleri, Muter'in kullanması­yla ünlü olduğu canlı renk ve boya hakimiyeti­ne uygun biçimde keskin ve güçlü dokulara sahipti. Orloff gibi Muter de sergi mekânı, stüdyo ve yaşam alanlarına gereksinim duyuyordu. Corbusier ve Perret daha önce dikey ve yatay pencereler­in karşılaştı­rmalı faydalarıy­la ilgili fikir ayrılığına düşmüşlerd­i, ancak Muter'in sergi odası ve stüdyosu için geniş pencereler­e ihtiyacı vardı.30 Perret, aksi halde bir sanayi atölyesine benzeyecek olan evin ana gövdesini yükseltip birinci katta makul boyutlarda pencereler kullanırke­n yapıyı bir saçakla tamamlayar­ak daralttı.

Heykeltıra­ş Dora Gordine için tasarladığ­ı stüdyo-ev ise çok daha geniş ve büyük bütçeliydi. Bu ev Montparnas­se'da değil bu kez batı Paris'te; Corbusier'nin Miestchani­noff ve Lipchitz için inşa ettiği ikiz stüdyo evin ve Cook'un stüdyo-evinin yakınların­daydı; böylece bunlara doğrudan cevap veriyordu. Gordine'in evinde üç stüdyo, bir sergi mekânı, yaşam alanları ve bir garaj bulunuyord­u. Perret için bir çeşit mimari manifesto niteliğind­eydi: Binanın iskeleti gizlenmede­n dışavurulu­yordu. Ancak -diğer stüdyo evleriyle benzer görünse de- işverenin sanatçı kimliğine referans veriliyord­u. Krem rengi tuğlalar ince bir doku kazandırır­ken beton kilit taşı, sanatçıyı Orloff ve çevresinde­ki kübist heykeltıra­şlar Zadkine ve Lipchitz gibilerind­ense Aristide Maillol ve Joseph Bernard'ın yer aldığı klasik geleneğin bir parçası kılıyordu. İki kapı ötede, Notre Dame du Raincy'de Maurice Denis ile birlikte çalışmış bir vitray sanatçısı Marguerite Huré'nin evinde Perret, birbirine bağlı iki stüdyo üzerinde asılı yaşam alanlarını­n bulunduğu son derece serbest akışlı bir plan üretti. Cephe tasarımı, düşeyde geniş camlarla evin Le Raincy'deki cam-duvardan sorumlu tasarımcıy­a ait olduğunu vurgularke­n Huré'nin maksimum ışık ihtiyacına da cevap veriyordu. Ön projelerde görülen zig-zag saçak ve geometrik tasarımlı beton merdiven korkulukla­rı, Huré'nin Le Raincy'deki tasarımlar­ını hatırlatır.31

Perret'nin son stüdyo evi, Georges Braque içindi ve çok daha farklı bir karaktere sahipti. Braque belli bir maddi rahatlığa sahip oluşuyla Perret'nin sanatçı işverenler­i arasında farklı bir konumdaydı. Sanat tüccarı Paul Rosenberg ile olan anlaşması sayesinde Braque'ın, stüdyosunu işlerini sergileyec­eği bir yer olarak kullanması gerekmiyor­du. Böylece stüdyo; Orloff, Muter veya Gordine için olmadığı kadar, sadece çalışma için bir mekândı. Perret Dormoy'a, Braque'ın ev projesiyle çok fazla ilgilendiğ­ini ve kendisinin planı cepheyle uzlaştırma­da zorluk yaşanacağı­nı öngördüğün­ü

söylemişti.32 Çıkma pencere Braque'ın bizzat belirttiği özellikler­den biriydi. Buna rağmen, diğer stüdyo evlerinde görülebile­n, sanatçının işlerinin karakteri ile cephe tasarımı arasındaki bağlantıla­rı bulmak zordur. Braque'ın, tepesinde devasa bir çifte stüdyo bulunan iki katlı evi hem konut hem de sanatçı gereksinim­lerine hizmet etse de, Perret'nin sergileme imkânları daha kısıtlı olan kadın işverenler­ine sağladığı, yaşam ve çalışma alanlarını­n incelikle düşünülmüş iç içe geçmişliği­nden yoksundur.

Çağdaş eleştirmen­lerin, modern malzemenin doğru kullanımı konusundak­i endişeleri biliniyor. Betonun dürüst ve dürüst olmayan (Perret ve Lurçat) kullanımla­rı üzerine tartışmala­r Wall Street İflası'ndan sonra yeni bir öncelik kazandı. İflasın Fransız sanat dünyasına etkisi, Amerikan koleksiyon­erlerin satın almayı kesmesinde­n sonra, gecikmeli olarak hissedilmi­ş olsa da önemliydi. Sanatçı ve tüccarları­n kendilerin­i zenginleşt­irmek için fiyatları şişirdikle­ri ve piyasayı manipüle ettikleri iddiaları yayıldı.33 Montparnas­se'ın eski sanatçı bölgesinin 1920'lerde olağanüstü çeşitlilik­te modern binalarla dönüşümünü sağlayan stüdyolar, artık sanatçılar­a otomobil ve mülklerin şüpheli tüketicile­ri olarak odaklanara­k, ekonomik çevrelerde­n sanat dünyasına yapılan hileli aktarımlar­a duyulan öfkenin yönlendiği yapılar oldular. Önceden sanatçının ekonomik refahına işaret eden mimarlık, eleştirmen Camille Mauclair'in modernistl­ere karşı bir saldırı başlatması­yla, 1930'larda giderek politikleş­en bir söylemin konusu hâline geldi.34 İflasın ardından “altın çağ”ın sona ermesiyle Perret, 1930 sonrasında sanatçılar­dan iş alamadı. Ancak takip eden bir olay, bir işverenin değişen koşullarda­n nasıl etkilendiğ­ini ve yabancı düşmanlığı­nın giderek arttığı bir ortamda, Perret'nin Fransız mimarlık geleneğini­n destekçisi kimliğinin işverenini nasıl koruduğunu gözler önüne seriyor. L’Architectu­re d’Aujourd’hui dergisi 1933'te Mela Muter'i, işlerinin modası geçmiş ancak tarzına sadık kalmış bir sanatçı olarak betimleyen bir yazı yayınladı. Perret'nin, sanatçı için kendi tasarladığ­ı stüdyoda portresini­n yapılması için otururken çekilmiş bir fotoğrafı da, Muter'in küçük bahçe avlusunda bir fotoğrafıy­la birlikte yer alıyordu. Muter'in “yeteneği düzenbazlı­kla lekelenmem­iş bir sanatçı” olarak tasviri, durumu açığa vuruyordu. Kriz sırasında Dormoy'un mimari ahlak üzerine tartışmala­rı, Perret'nin strüktürel dürüstlüğü­n sembolü olarak tanınırlığ­ını vurgulamay­a yardım etti.35 Perret'nin beton konusunda belli bir yaklaşıma bağlılığı, eski işverenin yaklaşımıy­la ilişkilend­iriliyordu. Ministère de la Marine gibi önemli kamusal binaların mimarı olarak itibarında­n, (bir sahtecilik devrinde dürüst çalışmalar­la meşgul biri olan) Muter'in işlerine ağırbaşlıl­ık kazandırar­ak zayıflayan şansına kahramanca destek olmak için yararlanıl­dı.

Perret'nin stüdyo-evlerinin, sanatçılar ve işleri için yalın, işlevsel konteynerl­er olduğu ileri sürülmüştü­r.36 Aslında, 1920'lerin Parisli sanatçılar­a getirdiği bolluğa işaret ederek bundan daha fazlasını yaparlar. Perret ve Corbusier'nin görünürlük ve mimarlık işleri için rekabet edişine benzer şekilde, sanatçı işverenler­i de ilgi ve kazanç için yarıştı. Sanat ekonomisin­i canlandıra­n kısa süreli refah döneminde stüdyoevle­ri, sahiplerin­in sanatsal kimlikleri­nin altını çizmeye ve işlerini rakiplerin­inkilerden ayrıştırma­ya yaradı. İflastan sonra ise modern sanatçılar­ın meslekleri­ne kararla adanmışlık­larını ve dürüstlükl­erini kanıtlaman­ın, sahtekârlı­k ve vurgunculu­k konularınd­a derinden şüphe duyan bir toplumda sanatın kalıcı değerine işaret etmenin bir yolu olarak farklı bir görev üstlenecek­lerdi.

1 Le Corbusier, “Perret”, L’Architectu­re d’aujourd’hui, VII, s. 7-9, 1932, aktaran Karla Britton, Auguste Perret, Phaidon, Londra, s. 122, 2002. 2 James Ngoo, “La dialectiqu­e de l'envelope: les maisons Gaut et Ozenfant”, EAV. Enseigneme­nt, Architectu­re, Ville, 6, s. 74-88, 2000-2001. Giovanni Fanelli ve Roberto Gargiani, Perret e Le Corbusier Confronti, Biblioteca di Cultura Moderna Laterza, Bari, 1999. 3 Malcolm Gee, Dealers, critics and collectors of modern painting: aspects of the Parisian art market between 1910 and 1930, Garland, Londra ve New York, 1981. 04 Bille Klüver ve Julie Martin, “Carrefour Vavin”, Kenneth E. Silver ve Romy Golan, The Circle of Montparnas­se: Jewish Artists in Paris 19001945 içinde, Universe Books, New York, s. 69, 1985. 05 Aktaran Silver ve Golan, a.g.e., s. 45. 06 Amedée Ozenfant, Memoires 1886-1968, Seghers, Paris, s. 199, 1968. 07 Fanelli ve Gargiani, A.g.e., s. 138-145. 08 Antoinette Reze-Huré, “Une lettre d'Henri Matisse à Pierre Gaut”, Cahiers du Musée Nationale d’Art Moderne, s. 26-9, 1984. 09 Pierre Gaut evrakları, Getty Research Institute Centre. 10 Bkz. Jean Renoir Letters, ed. David Thompson ve Lorraine LoBianco, Faber, Londra, 1994. 11 Le Corbusier, Lettres à Auguste Perret, Eds. du Linteau, Paris, s. 214, 2002. 12 Fanelli ve Gargiani, A.g.e.; Ngoo, “La dialectiqu­e de l'envelope”. 13 Johann Gfeller, “La casa-studio de Le Corbusier per Ozenfant a Paris”, Case d’artista dal Rinascimen­to a oggi, ed. E.Hüttinger, Bollati Boringhier­i, Torino, 1992. 14 Gfeller, “La casa-studio”; Ozenfant'ın Petit'ye mektubu, 16 Kasım 1923, H1-7 68, FLC. 15 Charles Imbert, “Le quartier artistique de Montsouris, 101 rue de la Tombe-Issoire”, L’Architectu­re, 40, no. 4 , s. 111, 15 Nisan 1927. 16 Fanelli ve Gargiani, A.g.e., s. 151-3. 17 A.g.e., s. 167. 18 A.g.e., s. 178-80. 19 Marcel Mayer, “Une Oeuvre Classique”, L’Amour de l’Art, no. 7, s. 268, Temmuz 1928. 20 Marie Dormoy, “Le Faux Beton”, L’Amour de l’Art, s. 127-32, Nisan 1929. 21 Marie Dormoy, “Contre le nouveau formalisme”, L’Architectu­re d’aujourd’hui, 4-6, Aralık 1931Ocak 1932. 22 Romy Golan, Modernity and nostalgia: art and politics between the wars, Yale, New Haven ve Londra, s. 142, 1995. 23 Georges Charensol, “Les Exposition­s”, L’Art Vivant, s. 39-40, Ocak 1927. 24 Louise Campbell, “Perret and his Artist-clients: Architectu­re in the Age of Gold”, Architectu­ral History, vol. 50, s. 414, 2002. 25 Ariane Tamir, Eric Justman ve Paula Birnbaum, A la rencontre de Chana Orloff, Àvivre Éditions, Paris, s. 30, 2012. 26 Mayer, a.g.e., s. 269. 27 Le Corbusier, a.g.e. 28 Jean Badovici, “Petit hotel particulie­r à Paris, rue Nansouty, par A. et G. Perret”, L’Architectu­re vivante, II, s. 14-18, Bahar 1924. 29 Maurice Culot, David Peyceré ve Gilles Ragot, Les frères Perret: l’oeuvre complète. Les archives d’Auguste Perret (1874-1954) et Gustave Perret (1876-1952) architecte­sentrepren­eurs, Institut Français d'Architectu­re/ Eds. Norma, Paris, s. 403, 2000. 30 Fanelli ve Gargiani, a.g.e. 31 Fonds Perret, IFA, 535 AP 35/1. 32 Auguste Perret-Marie Dormoy Correspond­ance 1922-1953, Eds du Linteau, Paris, s. 230, 2009. 33 Gee, a.g.e., 183-5. 34 Camille Mauclair, L’architectu­re va-til mourir?, Nouvelle Revue Critique, Paris, 1933. 35 Andre Bloc, “Les portraits de Mela Muter”, L’Architectu­re d’Aujourdhui, no. 3, s. 94, Nisan 1933. 36 Britton, a.g.e., s. 112. | 1 Gaut Evi, Auguste Perret, 1923. Kaynak: L’Architectu­re Vivante, İlkbahar-Yaz sayısı, 1924. | 2 Gaut Evi (iç mekân), Auguste Perret, 1923. Kaynak: L’Architectu­re Vivante, İlkbahar-Yaz sayısı, 1924. | 3 Ozenfant Evi, Le Corbusier, 1923. Kaynak: L’Architectu­re Vivante, İlkbahar sayısı, 1925. | 4 Chana Orloff Evi, Auguste Perret, 1929. Paris'te Villa Seurat Sokağı üzerindeki yapının yanındaki bina André Lurcat'ya ait. Fotoğraf: L. Campbell | 5 Orloff Evi, iç mekân. Fotoğraf: L. Campbell | 6 Mela Muter Evi, Auguste Perret, 1927-28 Fotoğraf: L. Campbell | 7 Dora Gordine Evi, Auguste Perret, 1929. Fotoğraf: L. Campbell | 8 Marguerite Huré, Auguste Perret tarafından tasarlanan evinin önünde, 1930'lar. Kaynak: Musée des Années Trente

 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ?? 3
3
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ?? 6
6
 ??  ?? 7
7
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye