Nasıl bir 2024?
2023 Türkiye ekonomisi için pek çok açıdan zorluklarla geçen bir yıl oldu. Enflasyon, ithalat, cari denge, iç tüketim gibi çok sayıda makro ekonomik gösterge bozuldu. Negatif reel faiz dönemi iç tüketimde sıçramaya neden oldu. Hızla artan tüketim harcamaları, ithalatın ve cari açığın artmasına, enflasyonun yüksek kalmasına ve tüketim öncülüğünde büyümeye neden oldu. Gayr-ı menkul fiyatları başta olmak üzere otomobil ve diğer tüketim mallarının fiyatlarında ender görülen sıçramalar yaşandı. Hayat pahalılığı toplumun tüm kesimleri tarafından hissedildi.
Yılın ikinci yarısında rota değişmeye başladı. TBMM ve Cumhurbaşkanlığı seçimini izleyen aylarda, yeni ekonomi yönetimi ile ekonomi politikalarında normalleşme adımları atılmaya başladı. Piyasalardaki tüm dengeleri bozan negatif reel faiz dönemi, TCMB’nin kademeli ve kararlı faiz artışları ile dengeye gelmeye başladı. Baskı altında aşırı değerli tutulan TL, yavaş yavaş gerçek değerine yaklaştı. TL’nin aşırı değerli olması nedeniyle hızla artan ithalat ve cari açıkta yön son aylarda aşağı dönüyor. Kur korumalı mevduat son üç aydır kesintisiz geriliyor. CDS primleri, geçtiğimiz günlerde 300 puanın altına indi ve son üç yılın en düşük seviyesine geriledi. TL’den dövize doğru kaçış döneminin de sonuna gelinmiş görünüyor. Türkiye tahvil ve hisse senedi piyasalarına yabancı ilgisi yeniden artmaya başladı.
2024’ün nasıl bir yıl olacağı ise, iki ana değişkene bağlı olarak şekillenecek: son aylarda izlenen politikaların devam etmeyeceği ve küresel talebin seyri.
İÇ TALEP
2024 için emin olacağımız şeylerden biri iç talebin geçtiğimiz iki yıldaki kadar güçlü bir büyüme göstermeyeceği. Evet; belki bir daralma olmayacak ama iç talep büyümesi geçtiğimiz dönemden çok daha sakin olacak.
Perakende satışlar yakın geçmişte son derece yüksek artışlar gösterdi. Bunda reel faizlerin negatife inmesi, kurun baskılanması ile yabancı malların görece ucuz kalması, altı ayda bir yapılan asgari ücret artışları ve EYT düzenlemesi etkili oldu.
Son açıklanan Ekim ayı verilerine göre, perakende satış hacim endeksi yüzde 13,7 artış gösterdi. Enflasyon etkilerinden arındırılmış bu gösterge, satışların hızla arttığını gösteriyor gibi görünse de, bu oran son 11 ayın en düşük hızı. Başka bir ifadeyle, perakende satışlarda artış ciddi şekilde yavaşlamış olsa bile hala oldukça yüksek. Önümüzdeki aylarda konjonktürel dalgalanmalar olsa da, bu göstergede yavaşlamanın devam ettiğini göreceğiz. Ekonomi için sağlıklı olan da bu.
Perakende satış hacim endeksinde yavaşlama, tüketimde yavaşlama demek. Tüketimde yavaşlama ise ithalatı aşağı çeken, cari dengeyi iyileştiren bir unsur. Türkiye ekonomisi son dönemde tüketim artışının baskın ağırlığı ile büyüdü. Buna rağmen, sanayi sektörü son üç çeyrekte daraldı. Perakende satışlardaki yavaşlama, “tüketim öncülüğünde büyüme” eğiliminin zayıfladığına işaret ediyor.
İSO-PMI VE SANAYİ ÜRETİMİ
İç talep artışında yavaşlama yurtiçine yönelik üretimin de yavaşlaması anlamına geliyor. Üretimdeki seyri İstanbul Sanayi Odası Türkiye İmalat PMI endeksi ile sanayi üretim endeksi verilerinde izliyoruz. PMI, Kasım’da 47,2’ye geriledi. 5 aydır 50’nin altında değer alan endeks böylece son 12 ayın en düşük değerini aldı. Üretim art arda beşinci kez azalırken, istihdam beş aylık artış serisinin ardından son iki ayda geriledi.
Sektörel bazda bakıldığında PMI verilerinin dört sektörde 50’nin üzerinde, altı sektörde ise 50’nin altında olduğu görülüyor. Bununla birlikte ana endekste gerileme devam ediyor. 50’nin üzerinde değer alan sektörler, kara ve deniz taşıtları, makine ve metaller, gıda ile metal oldu. Elektronik, plastik, ağaç ve kağıt, ana metal, tekstil ile giyim sektörleri daralma bölgesinde kalmaya devam etti.
Sektörler arasında istikrarlı bir şekilde 50’nin üzerinde kalmaya devam eden tek sektör gıda. 40,2 ile en düşük değere sahip olan hazır giyim uzun süre
dir negatif bölgede.
PMI endeksindeki zayıf seyrin önümüzdeki aylarda da devam etmesi bekleniyor. Dış talep halen güçlü değil ve bir süre daha zayıf kalmaya devam edecek. İç talep ise geride bıraktığımız dönemdeki gibi güçlü bir seyir izlemeyecek. Tüketim tarafında son üç ayda ciddi bir yavaşlama var ve bu, kademeli olarak üretime de yansıyor. Bu nedenle endeks önümüzdeki aylarda 50’nin altında değerler almaya devam edecek.
Tekstil, hazır giyim ve mobilya gibi emek yoğun sektörlerin uzun süredir performansının çok zayıf olduğu gözleniyor. 2021-2023 döneminde ultra düşük reel faizin kurda sıçrama ile neden olduğu maliyet artışları, daha sonra kurun suni olarak baskı altında tutulması nedeniyle maliyet artışlarının ihracat fiyatlarına yansıtılamaması nedeniyle emek yoğun sektörler sorun yaşamaya devam ediyor. Uzun dönemde işçilik maliyetlerinin yükselmesi nedeniyle rekabet gücü zayıflayan tekstil sektörü bir de son yıllarda yaşanan bu sorun nedeniyle daha da güç kaybediyor. Ocaktan itibaren ücretlerde yapılacak artışlar, işletme maliyetlerinin daha da yükselmesine neden olacak. Bu nedenle PMI verisinde iki aydır bozulan istihdam endeksi önümüzdeki aylarda da gerilemeye devam edebilir.
Sanayi üretim endeksi yurtiçi ve yurtdışı talepteki yavaşlama ile sene başında yaşanan deprem felaketi nedeniyle önceki yıllara göre sakin bir seyir izliyor. Son 12 ayda endeksteki ortalama artış yüzde 1 civarında.
2024’ün ilk yarısında bu seyrin devam edeceğini göreceğiz. Gıda dışındaki sektörlerde kalıcı ve anlamlı bir yükseliş beklememek gerekir. Ancak yılın ikinci yarısında ve özellikle sonbahardan itibaren önce dış talepte, ardından da iç talepte hareketlenme beklenebilir. FED ve
Türkiye ihracatı için daha belirleyici olan Avrupa Merkez Bankasından gelecek faiz indirimleri bu ülkelere yönelik ihracatın canlanmasını sağlayacaktır. 2024 sonbaharı, büyük olasılıkla TCMB’nin de faiz indirimlerinin başladığı bir dönem olabilir.
ENFLASYON
Tüketici enflasyonu Kasım ayında önceki aya göre yüzde 3,28, yıllık bazda yüzde 61,98 olarak gerçekleşti. Aylık enflasyon son 6 ayın en düşük düzeyine indi.
Bir önceki yılın aynı ayına göre en az artış gösteren ana grup yüzde 37,54 ile konut oldu. Buna karşılık, bir önceki yılın aynı ayına göre artışın en yüksek olduğu ana grup ise yüzde 92,86 ile lokanta ve oteller oldu. Üretici enflasyonu Kasım’da, önceki aya göre yüzde 2,81, yıllık bazda yüzde 42,25 düzeyinde gerçekleşti.
OVP’de belirlenen yıl sonu TÜFE hedefi 2023 için yüzde 65, 2024 için yüzde 33. Yılın son enflasyon raporunda açıklanan 2024 enflasyon hedefi ise yüzde 33’ten yüzde 36’ya revize edildi.
Ocak ayında ücret artışları ile mal ve hizmetlerde yapılacak fiyat artışları enflasyonu önümüzdeki aylarda yukarı çekecektir. Merkez Bankası yıl
lık enflasyonun Mayıs 2024’te %70-75 aralığında zirve yapmasını bekliyor. Sonraki aylarda ise hızlı bir düşüş süreci bizi bekliyor. Bu süreci destekleyecek kilit faktörlerin başında yıl ortasında asgari ücrete yeni bir zam yapılmayacak olması geliyor.
Enflasyonda mücadelede köşe taşlarından biri TL’ye olan güvenin artması. Bu açıdan yerel seçimler kritik bir kavşak olacak. KKM’de erime, TL mevduat faizlerinin yükselmesi, yabancı portföy girişlerinin artması gibi gelişmeler TL’nin reel olarak değer kazanmasına zemin hazırlıyor. Yerel seçimlerin tamamlanmasının ardından mevcut ekonomi politikalarına devam edilirse (ki öyle görünüyor), ilkbahar ekonomiye de baharın erken gelmesini sağlayabilir. Normal şartlarda Haziran’dan itibaren enflasyonda her 8-9 puanlık düşüşler göreceğiz. Not artışları, CDS’lerde gerileme gibi gelişmeler de bu sürece eşlik ederse, enflasyonda iyileşmenin de hızlandığını görebiliriz.
DIŞ TİCARET
2023 sonu OVP hedefi ihracatta 255, ithalatta 367 milyar dolar olarak belirlenmişti. Gerçekleşme 256 ve 366 milyar dolar olacak gibi görünüyor. 2024 OVP hedefi ihracat için 267 ithalat için 373 milyar dolar. İhracatta yüzde 5’e, ithalatta ise yüzde 2’ye yakın artış bekleniyor. Oranlar tam olarak böyle neticelenmeyebilir ancak OVP’deki dış ticaret beklentileri son derece makul ve mantıklı.
2024’te ithalatın nasıl şekilleneceğini enerji ve diğer emtia fiyatları ile iç talep belirleyecek. Şu günlerde brent petrol fiyatı 78 dolar civarında hareket ediyor. İthalat hedefi belirlenirken petrol fiyatının 86,7 dolar olacağı varsayılmış. Enerji ithalatındaki tek değişken fiyat olacak. İç talep 2024’te büyümeye devam edecek. Ancak 2023’tekinin yarısından daha yavaş bir hızla. Bu nedenle tüketim malı ithalatı çok ılımlı bir seyir izleyecek. İç talep gibi, dış talep de sakin seyredeceğinden, hammadde ithalatında da güçlü bir artış mümkün görünmüyor. Dolar endeksindeki muhtemel bir gerileme ise hammadde fiyatlarının artmasına neden olacaktır.
İhracatta en önemli değişken Avrupa ekonomilerinin büyümesi olacak. Avrupa ve Orta-Doğu’da büyüme, 2023’ten biraz daha canlı olacak. ABD’de ise daha ılımlı bir büyüme yaşanacak. Şu anda Avrupa’da halen negatif olan talep göstergeleri 2024’ün ikinci yarısında hareketlenmeye başlayabilir. Bu nedenle, ihracatta yılın ikinci yarısı ilk yarısından daha hareketli olacak.
Cari açığın 2024 sonunda 35 milyar dolar düzeyine ve GSYH’nin yüzde 3’ü civarına gerilemesi bekleniyor. Bu noktada turizmin performansı da yakından izlenecek. Turizm gelirlerinde 2024’te yüzde 8 civarında bir artış hedefleniyor. Türkiye turist sayısı açısından Covid-19 öncesine net bir dönüş yapabilmiş az sayıda ülkeden biri. Öncü göstergeler küresel turizmin canlı bir dönem yaşayacağını gösteriyor. Ancak canlanma Uzak-Doğu bölgesinde daha net hissedilecek gibi görünüyor. Tahminlerden daha çok turist girişi yaşanırsa, cari dengede hedeflenenden iyi bir sonuca ulaşılabilir.