2024 yılı ekonomi için önemli bir dönemeç
Gaziantep ve bölgemizde geçtiğimiz yıl 6 Şubat’ta yaşadığımız asrın felaketine rağmen, 2023 yılında 10 milyar doların üzerinde ihracat gerçekleştirdik. Türkiye ekonomisi güçlüklerine rağmen üretim ve ihracat odaklı büyümesini sürdürecek.
ve bölge sanayicileri olarak maalesef çok büyük bir imtihandan geçtik ve halen de yaralarımızı sarmaya devam ediyoruz. Küresel piyasalarda yaşanan savaş gerilimi ve belirsizliklerin yol açtığı talep daralması karşısında zorlaşan ekonomik koşullar devam ederken büyük bir afetle karşı karşıya kaldık. Gaziantep ve bölgemizde geçtiğimiz yıl 6 Şubat’ta yaşadığımız asrın felaketine rağmen, 2023 yılında 10 milyar doların üzerinde ihracat gerçekleştirdik.
Yıkılan fabrikalarımız, makine parkurlarımızın zarar görmesi, İskenderun Limanı’nın deprem sonrası kullanılamaz hale gelmesi, istihdam kayıpları ve çeşitli olumsuzluklara rağmen depremden birkaç ay sonra ihracatta önemli bir toparlanma ile kayıplarımızı telafi etmeye başladık ve toparlanmaya da devam ediyoruz.
İÇ PIYASAYA ÇALIŞAN FİRMALARIMIZ FİYAT BELİRLEMEKTE GÜÇLÜK YAŞIYOR
Genel perspektiften baktığımızda ise tabii ülke ekonomimizdeki koşullar sanayimize de olumsuz yansıyor. Türkiye sanayi üretimi kasım ayı itibarıyla 5 aydır düşüş gösteriyor.
Gaziantep ihracat yönüyle bu durumu çok derin hissetmiyor ancak, iç piyasaya çalışan firmalarımızdaki kapasite kullanım oranlarında yüzde 25-30 oranında düşüşler söz konusu.
İç piyasaya çalışan firmalarımız fiyat istikrarı olmadığı için fiyat belirlemekte güçlük yaşıyor. Kurdaki yukarı yönlü dalgalanmalar ve faiz oranlarının yüksek olması özellikle iç piyasaya çalışan firmalarımızı olumsuz etkiliyor. Faiz oranları sebebiyle kredi kullanımı düşürürken nakit akışında ciddi yavaşlama söz konusu. Dış piyasada ise artan maliyetler sebebiyle tekstil ve ayakkabı sektörleri başta olmak üzere rekabet konusunda güçlük yaşıyoruz.
Yüksek miktarda ve daha çok çek olmakla birlikte senet kullanımı piyasada nakit akışını engelliyor. Uzun vadeli çekler piyasada dönüyor ve bu da sağlıklı olmayan bir ticarete neden olurken, ticaret hacmine olumsuz yansıyor.
Kur, enflasyon ve faiz konusunda bir an önce dengeyi sağlamak durumundayız. Ancak bu şekilde güven ve öngörülebilirliği tesis edebiliriz. Bu da tabi bir anda olmuyor.
ORTA VADELİ PROGRAM’A KARARLILIKLA DEVAM EDİLMELİ
Bu doğrultuda ekonomi yönetiminin uygulamış olduğu politikalarla 2024 yılını önemli bir dönemeç olarak görüyoruz. Orta Vadeli Program çok önemli (OVP) ve taviz vermeden kararlılıkla uygulanmaya devam edilmesi gerekiyor. Parasal sıkılaştırma, mali ve ekonomik dengenin sağlanması için bu ilk 6 aylık dönem başta olmak üzere 2024’ü mücadele yılı olarak öngörüyorum.
Reel ekonomi politikaları ile son dönemde uluslararası kuruluşlardan gelen olumlu değerlendirmeler ve Merkez Bankası’nın artan rezervleri ekonomi yönetiminin aldığı kararlar ve OVP’nin bu noktada önemini bir kez daha ortaya koyuyor.
Fiyat istikrarı, kur istikrarı, faiz politikalarının sonuç vermesi ve yüksek enflasyonun dizginlenmesiyle öngörülebilirlik ve piyasalarda tam manada güvenin sağlanmasıyla rahat bir nefes alacağımıza inanıyorum. Yerel seçimlerin de tamamlanmasıyla seçim belirsizliği ve gündemi de ortadan kalkmış olacak. Bu anlamda bir rahatlama ve ekonominin merkeze alınmasıyla zorlukları aşacağız. Ekonomi yönetimimiz hem ülkemiz hem de uluslararası piyasaya güven veriyor. Bu doğrultuda bizler de sanayiciler olarak üretim, ihracat ve istihdamımızla bu sürece katkı vermeye devam edeceğiz. Türkiye ekonomisi güçlüklerine rağmen üretim ve ihracat odaklı büyümesini sürdürecek.