Ticari iklim bozulursa yabancı gelmez
ARTED Başkanı Ayhan Öztürk, “Bu son kredidir, Türkiye’nin ticari iklimi bozuldu, yatırım gelmez” diye konuştu.
Tıbbi cihazda, tedarikçi şirketlerin kamudan ve üniversitelerden 4 yıla varan vadelerde 16 milyar TL'lik alacağının ödenmesi için, Maliye Bakanlığı'nın firmalardan iskonto istemesinin ardından sektördeki itirazlar büyüyor. DÜNYA’nın manşetinden duyurduğu konuya ilişkin bir açıklama yapan, üyeleri küresel firmalardan oluşan Araştırmacı Tıp Teknolojileri Üreticileri Derneği Başkanı Ayhan Öztürk “Ticaret ortamı iyileşmeden yatırım ortamında gelişme sağlamamız mümkün değil” dedi.
Tıbbi cihazda, tedarikçi şirketlerin kamudan ve üniversitelerden 4 yıla varan vadelerde 16 milyar TL’lik alacağının ödenmesi için, Maliye Bakanlığı’nın firmalardan iskonto istemesinin ardından sektördeki itirazlar büyüdü. DÜNYA, yerli üreticilerin örgütlü olduğu sektör temsilcilerinin itirazlarını 10 Temmuz günkü sayısında duyurdu. Aynı gün, üyeleri küresel firmalardan oluşan Araştırmacı Tıp Teknolojileri Üreticileri Derneği (ARTED) Başkanı Ayhan Öztürk de bir basın toplantısı düzenleyerek, iskonto uygulanmadan alacaklarının ödenmesini, gelecek dönemde de ödeme sisteminin öngörülebilir-makul bir düzene oturtulmasını talep ettiklerini açıkladı.
Türkiye tıbbi cihaz sektöründe ödemelerin uzun süredir çok geç yapıldığını, bundan önceki ödeme sıkıntısı döneminde kamunun istediği ilave indirimi yaptıklarını hatırlatan Ayhan Öztürk, bütün bu belirsiz vadeli satışlar ile ilave iskontonun firmaların kamuya finansman imkanı anlamına geldiğini kaydetti. Önceki indirimde, küresel firmaların faturası kesilmiş ve borsalara gelir olarak bildirilmiş bir meblağ üzerinden ilave indirim yaptıklarını, oluşan zararı finanse için de Türkiye operasyonlarına sermaye aktarımı gerçekleştiğini belirten Ayhan şunları söyledi: “Son iki yılda 100 milyonlarca dolar sermaye artırmak durumunda kaldılar, Türkiye’deki operasyonlarını sürdürmek için. Artık bu Türkiye’ye açılmış son kredidir. Bunun bir an önce fark edilmesi ve Türkiye’nin gerçekten yatırım ortamını iyileştirmek istiyorsa önce ticaret ortamını iyileştirmesi lazım. Ticaret ortamı iyileşmeden yatırım ortamında gelişme sağlamamız mümkün değil.”
Türkiye’nin ilaç ve tıbbi cihaz yönetim sisteminin niteliğinin çok yüksek olduğunu, bunun şirketlerce olumlu bulunduğunu, yüksek seviyeli regülasyona uyumun da maliyetli işlem olması nedeniyle gerçekte Türkiye operasyonlarının ucuz olmadığını kaydeden Ayhan, ikinci ayak olan fiyatlamada ise Türkiye’nin az gelişmiş ülkelerden bile daha geride bir ödeme sistemi uyguladığını kaydetti. Sağlık Uygulama Tebliğinin işlevini kaybettiğini söyleyen Ayhan, “Diğer tarafta fi
yatlama... Tıbbi cihazda maalesef ihmal edilen, SUT gibi artık çoktan ölmüş bir cenazeyi gömemedik, artık koktu, kokuştu. Bu son 2 yıl önce patlayan dövizle beraber güncelliğini ve referans olma özelliğini yitirdi” ifadelerini kullandı.
ARTED: Salgın sonrası fırsat var ama yabancı yatırım gelmez
Sektördeki alacağın yaklaşık 16 milyar TL, bunun da yarısının ARTED üyelerinin alacaklarından olduğunu belirten Ayhan Öztürk, “Türkiye’nin gücü bu alacakları ödemeye yeter. Yapılmak istenen Türkiye’ye yabancı yatırımcı çekmek, yerli ve milli üretim ise bu uygulama sürece ciddi zarar veriyor” dedi.
Yabancı firmaların Türkiye’deki operasyonlarını önemsediklerini, hatta bölgesel yönetimlerini Türkiye’ye taşıdıklarını hatırlatan Öztürk, son dönemde ödeme sıkıntıları ve ödeme sisteminin süresi belli bir düzene oturmaması nedeniyle, yönetici olarak kendilerinin de merkezi yönetimlerine öneri götürdüklerinde, “Ticareti dahi düzgün yapamıyoruz” yanıtını aldıklarını söyleyen Öztürk, “Biz ARTED üyeleri olarak Türkiye’nin şansıyız. Çünkü Türkiye’deki yatırım hamlesine destek verebiliyoruz. Alacak konusunun acilen, şarta bağlı olmadan, iskontoya tabi olmadan ödenmesi, tıbbi cihazda sürdürülebilir bir fiyatlama, şeffaf bir rekabet yönetimi sağlanmasıyla beraber, dönüp merkezlerimize ‘Gelin Türkiye’de bu üretimleri yapabiliriz’ diyebiliriz” diye konuştu.
Salgın sonrası tedarik zincirlerinin yeniden yapılanmasında Türkiye için bir fırsat kapısı olduğunu söyleyen Öztürk, ivedilikle ticaret sisteminin oturtulmasını ve ardından yatırım iklimi oluşturularak bu fırsat kapısının değerlendirilebileceğini vurguladı.
Sağlık turizminde rekabet avantajı kayboluyor, hizmet kalitesinde risk oluşabilir
Ayhan Öztürk, Türkiye’nin sağlık hizmet sunumunda yeni teknolojileri kullanmasının rekabet avantajı sunduğunu belirterek, küresel şirketlerin her yeni teknolojiyi tedarik ettikten sonra hekim ve yardımcı sağlık personelini eğittiğini kaydetti. Şu anda Türkiye’deki teknolojinin 7-10 yaş arasında olduğunu belirten Öztürk, yeni teknolojilere geçiş yapılmadığı takdirde sağlık turizminde rakip olan Almanya, İspanya ve İsrail’in gerisine düşüleceğini; genel olarak da sağlık hizmet sunumunda kalitenin gerileme riski bulunduğunu belirtti.