EN BÜYÜK TEMENNİSİ ÇOCUKLARININ İYİ EĞİTİM ALMASI
PERVİN çocuklarının eğitimi için onlara bol bol kitap okutan, onlarla sohbet eden bir kadın. Savaşın en vahşi hallerine maruz kalan çocuklarından ikisi de kendi kararlarıyla vejeteryan olmuşlar. Çünkü belli ki insan ölümlerinin derin yaralar açtığı bu küçük çocuklar hayvanların ölümü fikrine alıştıramıyorlar artık kendilerini. Pervin’in en büyük talebi çocuklarının eğitimini devam ettirmesi ve çocuklarıyla kendine ait bir hayat kurmak, “Çok büyük bir isteğim yok, bizim gibi küçük bir hayat.” Böyle bir hayat için kimseden de bir beklentisi yok Pervin’in. Emeğinin karşılığını almak ve bir insan olarak kabul görmek istiyor sadece.
AYRIMCILIK, NEFRET SÖYLEMİ, KENDİNİ KABUL ETTİRME ÇABASI...
Suriyeli olduğu anlaşılınca çok fazla nefret söylemine ve ayrımcılığa maruz kaldığını ancak genelde çok iyi Türkçe bildiği için Suriyeli olduğunun anlaşılmadığını söylüyor Pervin. Türkçe’yi, küçükken evlerinde sadece Yeşilçam filmlerini gösteren bir kanal çektiği için o filmleri izleye izleye öğrenmiş. Kitap okumayı çok sevdiğini söyleyen Pervin, Arapça kitapları Suriyeli olduğu anlaşılmasın diye toplu taşımalarda okumamayı tercih ediyor, “Arapça kitapları otobüste okuduğumda alaycı gözle bakıyorlar.” diyor.
Pervin bir toplu taşıma anısını anlatıyor bu arada gülerek, “Bir gün otobüste
giderken önümüze iki Suriyeli kadın oturdu. Yüksek sesle Arapça konuşuyorlardı. Yanımda da Türk bir kadın vardı. Ben Türkçe yazılmış bir kitap okuyordum. Yanımdaki kadın öndekileri işaret ederek ‘bir şunlara bak bir de bizim insanımıza bak (beni göstererek). Bizimki kitap okuyor onlar bağırarak konuşuyor’ dedi. Bilmiyordu benim de Suriyeli olduğumu. Fark yok ki aramızda. Onlar sadece farklı yetiştirilmiş. Kültür farkı var.”
Türklerin Suriyelileri önyargıyla çok “görgüsüz” gördüklerini anlatıyor...