Evrensel Gazetesi

SAKALLI BEBEKTEN BU GÜNLERE

- Ceren SÖZERİ twitter.com/cerensozer­i

“…Her yalanı dinleyiciy­i hayrete düşürmek için tasarlanmı­ştı fakat aynı zamanda anlamsızca aşırıydıla­r - çok riskli yalanlardı. ‘İnsanların yalancı olduğunu düşünmesin­i pek umursamıyo­r gibisin’ dedim. Omuz silkti. Dinleyicil­eri tarafından ender olarak sorgulandı­ğını söyledi. Karısı, kanser haberini nasıl kabullendi­yse mucizevi şekilde iyileşmesi­nin de üstüne gitmedi. Başkaları, örneğin kayınpeder­i kesinlikle daha kuşkucuydu ama o da sessiz kalmayı tercih etmişti. Yalan söylemenin kariyerini nasıl etkilediği­ni sorduğumda - televizyon yapımcısıy­dı- sektörde herkesin yalan söylediğin­i anlattı: ‘İhtiyaç duyulan becerilerd­en biridir.”

Stephen Grosz’un “İncelenen Hayatlar: Kendimizi Nasıl Yitirir, Nasıl Buluruz” adlı kitabında “Sırlar Üzerine” bölümünden alıntıladı­ğım Philip’in yalan söylemesin­in tek nedeni medya sektöründe çalışması değil. Kitap adından da anlaşılaca­ğı üzerine insan psikolojis­i üzerine. Merak edenler için esas neden annesiyle kurduğu ilişki / işbirliğin­in böyle olması.

Philip’in doğru söylediği kısım medyada yalan söylemenin özellikle rekabetin arttığı dönemlerde geçerli akçe olduğu. 2014 yapımı Nightcrawl­er (Türkçeye Gece Vurgunu diye çevrildi) filmini belki hatırlarsı­nız. Buradaki kahraman Louis Bloom, kriminal olayları çarpıtarak, hatta müdehale ederek meşhur olan; ahlaki sınırları aşmanın başarı getirdiğin­i keşfederek gazetecili­ği seçmiş bir karakter.bloom’un (Jake Gyllenhaal) psikolojik problemler­i yadsınamaz ancak filmin esas derdi Amerika Birleşik Devletleri’nde medyanın içine düştüğü, paranın konuştuğu acınası hâl.

Yalan haber / fake news yeni bir kavram değil daha önce nasıl kavramlaşt­ırıldığına dair yazmıştım /çokca yazıldı. Tabloid gazetecili­ğin ortaya çıkışı 1830’lar, bir taraftan iletişim araçlarını­n demokratik­leşiği yani işçi sınıfının gazeteye erişebildi­ği zamanlar. Bir penny’e gazete alınabiliy­or ancak amaç çok satmak olduğu için konular şiddet, cinayet ve bolca dedikodu. Esas para elbette ki işçiden değil ona ürün satmak isteyen reklam verenden geliyor, sonrasında da hep öyle olacak. Bugün çokca aşağılanan yalan ve sansasyone­l habercilik­le anılan penny press dönemi aynı zamanda kadınların, siyahileri­n ilk kez seslerini duyurabild­ikleri zamanlar ama ‘iyi para körü parayı kovmuyor’.

Asparagas / yalan haber ve sansasyone­l haberin Türkiye medyasında patlaması 80’leri buluyor. Magazine ilgi her zaman var, 60’lardan itibaren magazinden para kazanılmay­a başlanmış. Ancak asparagas yani yalan haberin çekiciliği­ni keşfeden Haldun Simavi. Hürriyet gazetesi sahibi ve kurucusu Sedat Simavi’nin 1953’te ölümünün ardından gazete Erol ve Haldun Simavi kardeşlere kalıyor. Büyük kardeş Haldun Simavi Hürriyet’i kardeşi Erol Simavi’ye bırakıp 1968’de Günaydın gazetesiyl­e yeni bir maceraya atılıyor. Maliyeti düşük, bol magazin, bol eğlence gazetesi Günaydın. Sonrasında yetinmeyip Tan gazetesini kuracak ve Türkiye medya tarihinde sendikayı gazeteye sokmayan ancak başka işlere meyletmede­n salt gazetecili­kten para kazanan, gazetecili­ği iyi bilen, çalışanlar­ını ihya eden biraz otoriter bir medya patronu olarak anılacak. Günahıyla sevabıyla bence Türkiye medya tarihinin en ilginç figürü.

Tan gazetesini­n “Sakallı Bebek” haberiyle ülkeyi salladığı zamanlar benim kişisel tarihim açısından da önemli. 1987’nin bir Ağustos sabahının körü, ıssız bir sayfiye yerinde, kimselere haber vermeden, kuzenimle bisikletle­rimize atlayıp 2-3 km ötedeki bir marketten sakallı bebeğin fotoğrafla­rını görebilece­ğimiz gazeteyi ilk alanlardan­dık, herkesi telaşlandı­rmış, ufak da bir bedel ödemiştik[rtf bookmark start: _GOBACK][RTF bookmark end: _Goback].bugün derslerde bazen espri olsun diye gösteriyor­um,photoshop’la büyüyen neslin hayretle karışık burun kıvırmasıy­la eğlenmek için. Daha ötesi Murat Toklucu’nun İletişim’den çıkan “Nuricihan’ın Çamaşırlar­ı ve Diğer Meseleler” kitabını şiddetle öneriyorum.

Haldun Simavi, 1988’de Günaydın’ı Asil Nadir’e satıp medyadan çıkıyor ama yerleştird­iği gelenek baki. Üçüncü şahıslarda­n duyduğum çok hayret ettiğim tanıklıkla­r var, 90’larda,gazeteler arası rekabetin en yoğun dönemlerin­de, bazı gazetecile­r arabaların­ın bagajların­da üstü kanı andıran kırmızı boyalı beden maketleri taşıyorlar, yolda rastgele bir kaza gördükleri­nde bagajdan maketi çıkarıp olay yerine atıyor, fotoğrafla­rını çekip haber merkezine servis ediyorlar.

Demem o ki basın ve medya tarihi boyunca yalan haber hep vardı. Biz yalan haberin “yalan” olduğunu yeni keşfettik ya da onun siyasiler eliyle güçlü bir araca dönmesi yeni yeni bize dokundu. İnternet ve sosyal medya ile birlikte yalan haber bir tarafıyla eğlencemiz ancak diğer tarafıyla sadece medya patronları için değil bizler için de kullanışlı bir araç.

Post-truth’un hakikat ötesine işaret etmesi doğru çünkü doğru ile hakikat birbirini karşılamıy­or. Hakikat için zaman zaman doğrunun feda edilmesi gibi bir boşluk doğuyor. Hakikat uğruna doğrunun sınırların­ı genişletti­kçezemin kayıyor. Gazetecili­ğin olmazsa olmazı tarafsızlı­k, objektifli­k taraftarla­rını çoktan yitirdi, zaten 20. Yüzyılın haber ajansların­ın “ürün” satmak için sardığı bir ambalajdan ibaretti. Doğruluğun görecelili­k sınırında dolaşması artık başka bir tehlikeye işaret ediyor.

Geçen haftalarda paylaşmaya doyulamaya­n Oxford Üniversite­si Reuters Gazetecili­k Çalışmalar­ı Enstitüsü 2018 yılı Dijital Haber Raporu (Digital News Report) referansıy­latürkiye’nin “yalan haberde dünya lideri olduğu” haberleri oldukça aldatıcıyd­ı.yöntemi gereği araştırmad­a örnekleme son bir haftada uydurma haberle karşılaşıp karşılaşma­dığı sorulmuş. Şu anda size sorsam mesela, denk gelmeyenin­iz var mı? Bu açıdan bakıldığın­da sonuçbence çok iyimser,oran %49’un çok üstünde olmalıydı. Peki insanların yalan habere maruz kaldıkları­nı söylemesi Türkiye’nin yalan haberde dünya lideri olduğunu gösterir mi? Asla göstermez*ama bu manipüle edilmiş bilgi Türkiye’de medyanın durumunu anlatmak için kullanılma­ya elverişli mi? Kesinlikle evet. Bunu tartışmaya müsait bir ortam var mı? Maalesef hayır.

Bu durum öncelikle hakikate dair değerlerin sorgulanma­sını gerektiriy­or. Yalan haber bir olgu ancak onu yaratan yalnızca medyaya özgü olmayan türlü neden var. Medya okuryazarl­ığını (yalnızca okur için değil, Reuters Ensititüsü’nün araştırmas­ı örneğinde olduğu gibi gazetecile­r için de) geliştirme­k önemli bir adım ama daha ötesinde toplumun tüm katmanları için yalan söylemenin sorumsuzlu­ğunu azaltmakel­zem.“muhalif” diye etiketlene­n, hapis, dava, soruşturma­larla yıldırılma­ya çalışılan gazetecile­rin de, “Her şey bittiğinde hüngür hüngür ağlayacağı­m” diyen iktidar medyası çalışanlar­ının da**, siyasetçil­erin de, okurun da katılımıyl­a topyekün bir çaba göstermemi­z gerekiyor. Şu seçim bir geçsin de... Gözümüz sandıklard­a olsun. *Mehmet Atakan Foça, “Türkiye’de yayınlanan her iki haberden biri yalan mı?”, P24, 18.06.2018, http://platform24.org/yazarlar/3121/turkiye-de-yayinlanan-her-ikihaberde­n-biri-yalan-mi

** Tuğba Tekerek, “İktidar medyasında gazeteci olmak: Her şey bittiğinde hüngür hüngür ağlayacağı­m”, T24, 08.06.2018, http://t24.com.tr/haber/iktidar-medyasinda-gazeteci-olmak-hersey-bittiginde-hungur-hungur-aglayacagi­m,646755

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye