Sanatçılar ürettikleriyle kendilerini ifade eder
MÜZİSYEN OĞUZ BORAN:
TUZLUÇAYIR’DA doğup büyüyen ve müzik yaşamını okul hayatı ile şekillendiren Oğuz Boran, Halk Müziği ile dünya müziğini harmanlayarak yoluna devam ediyor. Kendine özgü tarzıyla önemli bir dinleyici kitlesine ulaşan Boran, Halk Ozanı Feyzullah Çınar Parkı’nda müziğine yön veren yaşamını anlattı.
Tuzluçayır’da doğup büyümenin birçok alanda olduğu gibi müzikal alanda da kendisini şekillendirdiğini belirten Boran “Profesyonel anlamda müzik çalışmalarına 1994 yılında başladım. 1994-1996 yıllarında kimin eserini okursam onun gibi okuyordum. Herhangi bir müzikal anlamda kendimi şekillendirme yoktu. Ama okula gitmeden önceki dinlediğim insanların etkisi mutlaka var. Aşık İhsani’nin, Aşık Halil Söyler’in Pir Sultan türküleri, Şah Hatayi, Virani gibi ozanlarımızın eserleriyle yetiştim.” dedi.
‘KALIBA SOKMAK DOĞRU DEĞİL’
Ortaokul yıllarında dünya müziğine merak salan Boran, bu süreye kadar o günün ozanlarını dinleyerek kendini yetiştirdiğini, daha sonra dünya müziğiyle ilgilendiğini söyledi: “Rock Müzikten Klasik Batı Müziğine; Blues’tan Caz Müziğe kadar birçok türü yıllarca dinleyerek hem dünya hem Halk Müziği içerisinde kendimi harmanlayarak bir tarz oluşturmaya çalıştım”
Müzikal kalıplara karşı olduğunu dikkat çeken Boran “Her şeyi kalıba sokmak doğru değil. Halk Müziği, Anadolu Rock, Protest Müzik, Pop Rock... Albümlerimde Pop Rock tınılı eserler var. Gurbet türkü formunda bir eser var. Slow Rock tarzında bir eser var. Bunda çocukluktan beri Tuzluçayır’da içinde olduğum yapının etkisi büyük. Beni şekillendiren temel Halk Müziği’dir. Kendi tarzımı yaratmama neden olan şey ise Klasik Batı Müziği ve Caz Müziğini özümseyerek dinlememdir” ifadelerini kullandı.
‘SEVGİYE VE EMEĞE İNANIYORUM’
Hayatında da müzikte de mümkün olduğu kadar kalp kırmamaya çalıştığını dile getiren Boran, umudunu nasıl koruduğunu şu sözlerle anlattı: “Sevgi ve emek… Bunlara inanıyorum. Ehlibeyt sevgisiyle dolu bir insanım. Mazlumların hep yanındayım. Duruşum bu şekildedir. Sosyal duyarlılık anlamında derneklerin, demokratik kitle örgütlerinin etkinliklerinde yer aldım. Haksızlıkları müziğimle anlatmak için sahnelere çıkıyorum. Sanatçılar ürettikleriyle kendilerini ifade ederler. Sahnede umutlarımıza dair türküler okuyorum”