ELEŞTİRECEK OLSAM VERGİ KONUSUNDA YAPARDIM’
İŞLETMEDE sözü geçen, dışarıda kendi dükkanında çalışan AKP’LI bir işçi yüzünde pek de mağrur olmayan bir ifade ile “Sana kazanacağını söylemiştim. Belliydi, çünkü bizim insanımız sola oy vermez, zamanında çok çekmiş. Ben artık önümüzdeki herhangi bir dönemde solun kazanabileceği bir seçim olacağına ihtimal vermiyorum. Neden destekledim? Başarılı bir hükümet. İstikrar da var yatırım da. Bak HABAŞ’A yüzde 100 yerli sermaye. 2 milyarlık yatırım yapıyor, soğuk vermesi olarak sıralarken “Ben Suriyelileri şimdi olmasa bile 10 yılda tehdit olarak görüyorum. Ülkelerine geri dönmeliler. Artık bir milletvekilleri de var ve ilerde daha örgütlü olacaklar. İtilip, kakılan ezilen, horlanan bu insanların çocukları benim 5 yaşındaki çocuğumla aynı nesilden. Çocuklarımız öfkeyle büyüyen bu insanların tepkisiyle yaşayacak. Ne yapacakları belli mi? İnce’yi onları göndereceğim dediği için de desteklemiştim” diyor.
‘MECLİSTE HDP’YE OY VERENLER YAFTALANIYOR’
Muharrem İnce için çabalayan bir başka işçi seçim gecesi ne olduğunu sac haddanesini genişletiyor, çelikhaneyi büyütüyor… İstikrar olmasa, güven olmasa yatırım yapar mı? Dev gibi tesis oldu. Böylece 5 bin insan ekmek yiyor” diyor. HABAŞ’İN devlet teşviki ile genişlediğini belirttiğimde ise şöyle devam ediyor: “Olsun, ne olmuş? Yatırım yapıyor hepimiz ekmek yiyoruz sayesinde. Başaran (fabrikanın sahibi) tek başına bir insan, ailesi de yok miras bırakacağı, kime kalacak bu fabrika? Bize kalacak millete kalacak işte. Biz çalışıyor ekmek yiyoruz.” açıklayamıyor. Cevabı bilinmeyen türlü senaryolar üzerine konuşuyoruz. Sonra sonuçlara geçiyoruz: “Benim çevremde, mahallede ya da işyerinde olsun Mecliste HDP başkanlıkta İnce’ye oy veren çok oldu. Şimdi herkes Akp’liler tarafından ağır baskı altında. Herkesi PKK’Lİ diyerek yaftalıyorlar.” İşçinin İnce’yi desteklemesinin ilk sebebi iktidar değişimi isteği, sonrasını “Demokrasi, gelişim, huzur getirir diye düşündüm. Herkesin kabul edebileceği biri sanıyordum” diye açıklıyor. Şimdi o vaatlerle ilgili bir beklentisi kalmadığını çünkü İnce’nin kazanamadığını söylüyor. İşçilerin gözünde Chp’nin sorunları çözme yeri Meclis.
Benzer bir tartışmayı yürüttüğümüz rafineri işçisi de AKP’LI arkadaşının SOCAR’İN Star rafinerisi yatırımlarını öve öve bitiremediğini, PETKİM satılmasa bunun yapılmayacağını, yeni bir PETKİM daha yapılacağını bunların büyüme anlamına geldiğini söylediğini aktarıyor. Kendisinin bütün bunların Azerbaycan’a ait olduğunu söylediğinde AKP’LI işçinin “Sayesinde ekmek yiyoruz. Yoksa PETKİM çürüyecekti” diye anlattığını söylüyor.
Erdoğan’ı ve AKP’YI destekleyen demir çelik işçisi Erdoğan konusunda herhangi bir eleştiriye açık değil. Eleştirecek olsa neyi eleştirirdin diye sorduğumda vergilerin yüksekliğinde dert yanıyor. Ancak daha sonra aynı işçi dış politikadan duyduğu memnuniyeti, eğitim sisteminin kendisince çok olumlu olduğunu söyleyip kendi çocuğunun devlet okulunda okuduğunu, özel okullardan rahatsız olmadığını “Zengin olsam ben de yollardım” diyerek açıklıyor.
Fabrikaların milletin olduğunu, kendilerine düşenin ise çalışıp ekmek yemek olduğunu vurgulayan AKP’LI işçi “Devlet bakkal çalıştırır gibi fabrika sahibi olmaz” diye savunuyor, eğitim ve sağlık gibi hizmetlerle ilgili konuştuğumuzda “Şehir hastaneleri üniversiteler yaptı” diyor. Gelecekte kriz olasılığı görmediğini, Türkiye’nin gelişmesini istemeyen dış güçlerin müdahalesi olsa da bunu Erdoğan’ın çözeceğini düşünüyor.
Muharrem İnce’nin kazanması için bu kadar çabalayan birisi olmasına rağmen şunu da söylüyor “İnce kazanmış olsaydı kriz çıkması ya da krizin daha büyük olması da daha olası olabilirdi. Çünkü binlerce kadroyu değiştirecek, her şeye yeniden başlamaya çabalayacak istediğini yapabilecek kadroları kurması en az 5 sene sürecekti. O sırada sorunlarla da uğraşmaya çabalayacak, onu engelleyecekler derken 510 yıl geriye gitme riski de vardı. Ama sonu iyi olurdu, olmadı” derken klasikleşmiş “Bakalım göreceğiz” kalıbı ile bitiriyor.