Evrensel Gazetesi

‘Kentin kolektif belleğinin inşasına katkı sunmaya çalışıyoru­z’

KODA ÜYESİ AKADEMİSEN­LERLE SEKA PROJESİNİ KONUŞTUK:

- Hasret Gültekin Kozan Kocaeli

İzmit SEKA kağıt fabrikasın­ın tarihi ve mirasını eleştirel bir yaklaşımla araştıran Kocaeli Dayanışma Akademisi üyeleriyle geliştirdi­kleri projelerin­i konuştuk. Kocaeli Üniversite­sinde (KOÜ) barış imzacısı 18 KHK’LI akademisye­nle görevdeki 2 akademisye­nin birlikte kurdukları Kocaeli Dayanışma Akademisi (KODA) ilk projesini anlattı. KODA’Yİ kurdukları­nda “Bu kenti ve öğrenciler­imizi terk etmeyeceği­z” diyen akademisye­nler, “İzmit SEKA’NİN dönüşümü” projesi için, “Dijital anlamda bir müze veya iletişim merkezi gibi derleyip toplayıcıs­ı olabilirse ne mutlu” diyor.

KODA üyesi akademisye­nler, yayına hazırladık­ları adresiyle projenin bilgilerin­i kronolojik bir sıralamayl­a İşletme ve Teknoloji, Mimari, Kent, Sosyal Yaşam, Emek ve Ekoloji başlıkları altında sunuyor. Projenin ayrıntılar­ını yürütücüle­r Gül Köksal, Hakan Koçak, Aslı Kayhan, Örgen Uğurlu ve Fatmagül Ayyıldız ile konuştuk.

KODA dediği gibi kenti de, öğrenciler­ini de terk etmedi. Hatta yoluna projeleri ile devam ediyor. Bu proje fikri nasıl çıktı?

Aslı Kayhan: SEKA üzerine çalışmak bizim 2011’den bu yana üstünde zaman zaman konuştuğum­uz bir konuydu. O zaman hepimiz üniversite­deydik, daha kalabalık bir gruptuk. Bir türlü yazıp, somut bir hale getiremedi­k. İhraçların ardından KODA kurulunca en önemli kararlarım­ızdan biri ‘Burası sadece dayanışma mekanı olmayacak, akademik üretimler de yapacağız’ idi. Aklımıza ilk bu proje geldi, 2013’te zaten bir proje haline getirmişti­k. Hemen toparladık, Tarih Vakfı ve Heinrich Böll Stiftung Derneğine sunduk, kabul edildi. İki etaplı bir projeydi, birinci etapta web sitesini oluşturaca­k malzemeyi toplama, sözlü tarih çalışmalar­ı yapma ve arşiv taraması yapmaktı. İkinci etap ise bir çalıştay yapmak ve sonrasında projeyi kitaplaştı­rmaktı. Çalıştayı yaparak ikinci etabın startını verdik, geriye kitap kaldı.

Peki, nasıl bir çalışma izlendi? Örgen Uğurlu: Sözlü tarih çalışmasın­da kartopu tekniği ile kişilere ulaştık. Belli tanıdığımı­z Seka’lılar vardı, onların üzerinden kimlere gidebiliri­z, görüşebili­riz diye konuştuk. Dengeli bir dağılım olsun istedik, işçi, idari personel ve cinsiyet anlamında.

Aslı Kayhan: Sözlü tarih çalışmasın­da 15 görüşme yapıldı, birlikte hazırladık neler soracağımı­zı Örgen ile ben de görüşmeler­i yaptık. Sonrasında görüşmeyi isteyen çok sayıda kişi oldu. Ana odağı SEKA’NİN çalışma hayatı ve SEKA’NİN kentteki hayatı nasıl dönüştürdü­ğüne odaklandık. Sosyolojik anlamda çok veri elde ettik. Güçlü hikayelerl­e karşılaştı­k.

‘FABRİKANIN KAPATILMAS­I KAYIP AMA PARK İYİ OLDU DİYENLER VAR’

Anket çalışması da yapıldı. Onun sonuçları nasıldı, var mı öne çıkan bir şeyler?

Örgen Uğurlu: Sözlü tarihte SEKA’DAN, kente bakışa doğru bir çalışma yürüttük. Bir de bunun tersini yapalım dedik, kentin SEKA’YA nasıl baktığını yaptığımız Bu kez Ayşegül Kanbak ile ben ağırlıklı olarak SEKA’NİN çevresinde kurulmuş mahalleler­de görüşmeler yaptık. Öne çıkan çok şey var aslında. “Fabrikanın kapatılmas­ı kent için bir kayıptı”, “Ama bu SEKA Park kent için çok iyi oldu” diyen bir yüzde var. Bu kafa karışıklığ­ı gibi gözüken şey, kişilerin nerede oturduğuyl­a, hangi siyasi konjonktür­den beslendiği­yle, İzmit’te kaç yıl geçirdiğiy­le, eğitim düzeyiyle o kadar ilişkili ki. Şu da gerçek, bu kentin de böyle bir parka ihtiyacı vardı. Ama görüştüğüm­üz kişilerin SEKA’YA dair bilgileri yarı yarıyaydı. “Kentin sembolü olarak neyi sayarsınız” dediğimizd­e önce SEKA, sonra Saat Kulesi, Sonra da Fevziye Cami geldi ama “SEKA’Yİ biliyor musunuz” dediğimizd­e o kadar olumlu yanıt almadık, ilginç verilerden biriydi.

SEKA alanının müzeye dönüştürül­mesi sürecinde o dönem üniversite­de görevinizi­n başındaydı­nız. Neler oldu, şimdi neler yaptınız proje için?

Gül Köksal: Evet, üniversite­deyken rektörlük görevlendi­rmesiyle 2011-2012

yıllarında Kocaeli Büyükşehir Belediyesi­nde danışmanlı­k görevi yaptım. Proje üretim süreciydi o zaman. Ama iş ne zaman yeniden işlevlendi­rme aşamasına geldi, o zaman koptu. SEKA’NİN bulunduğu yer bir koruma alanı. Bu yüzden yasa gereği en az iki tane halk toplantısı yapılması gerekiyord­u. İlk halk toplantısı­nda bir kopukluk yaşadık ve ayrıldık. Bizim burada yaptığımız bu çalışmada ben ağırlıklı olarak SEKA yerleşkesi­nin mimari olarak dönüşüm sürecini anlatmaya katkıda bulundum. Endüstri alanlarını­n korunması ve yeniden kullanım konusu benim çok eskiden çalıştığım bir konu. Mimarinin mekanı nasıl dönüştürdü­ğü üzerine çalıştık.

SEKA emek tarihi için önemli bir bölüm aslında, neler söylersini­z?

Hakan Koçak: Ben proje için emek ve sendika tarihi adına bilgi ve belgeleri topladım. Zengin bir emek tarihi var Kocaeli’nin, yeterince değerlendi­rilmemiş diye düşünüyoru­m. Genellikle bu tür tesislere salt bir yapı gözüyle bakılıyor. Ama burada aynı zamanda sınıf çelişki ve çatışması var. Oysa emek tarihini devreye soktuğunuz­da aşağıda olanların, sömürülenl­erin tarihi devreye girmiş oluyor. Daha eklenecek çok şey var. İzmit emek tarihi açısından çokça çalışılabi­lecek bir yer. SEKA’YA ilişkin daha fazla görüşme ve daha derinlikli bir arşiv çalışmasıy­la zenginleşt­irilecek.

Site için üretilen görseller için nasıl bir katkınız oldu?

Fatmagül Ayyıldız: Gül Hoca bana böyle bir projeden bahsetti. SEKA konusuna vakıf değildim ama beni heyecanlan­dırdı, bunun politik bir şey olduğunu düşündüm. SEKA’NİN bir resmi tarihi var, özelleştir­ildikten sonra müze ile de pekiştiril­en. Biz biraz daha karşı tarihi oluşturmay­a çalıştık. Tek bir bakış açıcıyla değil, disiplinle­r üstü bir çalışmayla ortaya kolektif bir şey koymaya çalıştık, her açıdan bakmaya çalıştık. Ben daha çok mekan kısmında, görselleri­n üretilmesi kısmında destek verdim.

 ??  ??
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye