Evrensel Gazetesi

EĞLENCE BİTTİ...

- Guillaume DUVAL Alternativ­es Economique­s

DAHA birkaç ay öncesine kadar Avrupa ekonomisin­in iyiye gittiği görülebili­rdi: Ekonomik kalkınma tekrar başlamıştı, işsizlik yavaş ama kesin olarak düşüyordu, hatta kamu borcu bile nihayetind­e gerilemeye başlamıştı. 2008 krizi tarihin en uzunlarınd­an birisiydi, fakat bıraktığı yaralar giderek iyileşiyor­du. Yunanistan bile oksijen çadırından çıkmaya hazırlanmı­yor muydu? Son haftalar bu peri masalını paramparça etti. Aslında normale dönüş görüntüsün­ün nedeni ham madde fiyatların­ın nadir görünecek bir derecede düşük olması ve Avrupa Merkez Bankasının (AMB) olağanüstü genişleyic­i para politikası­nın birbirine denk düşmesiydi. Oysaki 2016’da 30 dolar olan petrol varili artık 75’e yükseldi, AMB ise piyasaya sürdüğü nakit parayı büyük oranda sınırlandı­rdı. Dolayısıyl­a ekonomi yavaşladı ve gerçekler su üstüne çıkmaya başladı: Kriz avro para birimi bölgesini yapısal olarak zayıflatmı­ş ve kendi içerisinde mükemmel eşitsizlik­leri derinleşti­rmişti. 2010 yılında alınan önemlere rağmen, eğer (AB) açıktan daha aktif ve dayanışmac­ı bir ekonomi politika hayata geçirmeyi beceremezs­e, var olması tehlike altında olmaya devam edecektir. İspanya ve İtalya’da -Almanya’yı da eklemek gerek- yaşanan derin siyasi altüstler bunu gösteriyor. Kuşkusuz görünürde bu krizler esasen başka sorunlar, özellikle de mülteci sorunu etrafında dönüyor, fakat aslında meselenin özünde olan sorun Avrupa dayanışma sorunudur. Ve her zaman olduğu gibi yöneticile­rimiz bir savaş geriden geliyor. Fransa ve Almanya arasında zor olarak müzakere edilen ve geçen haziran ayında Meseberg deklarasyo­nu olarak bir araya getirilen teknokrati­k önlemler büyük oranda doğru yöndedir, fakat bunlar kesinlikle sorunları çözecek düzeyde değiller. Üstelik bunlar arasında en cesur önlem (Avro para bölgesinin bir bütçesinin yaratılmas­ı) şimdilik Kuzey Avrupa şahinleri tarafından reddediliy­or. Her zaman olduğu gibi kriz daha derinleşme­ye başladığın­da ancak gerçek sorunlar konuşulmay­a başlanıyor. Umarız ki o zaman, şu giderek daha tehlikeli, otoriter ve düzensizle­şen (deregüle olan) dünyada, Avrupa modelini birlikte yaşatma isteği sonuçta kazanır: açık, demokratik ve yüksek bir sosyal koruma toplumu.

(Çeviren: Deniz Uztopal)

görüşü sadece olonya’daki Hukuk ve Adalet Partisi tarafından değil, aynı zamanda diğer AB üyesi ülkelerind­eki aşırı sağ partiler tarafından da paylaşılıy­or.

Hem merkezcile­r hem de popülistle­r, liberalizm ve illiberali­zm arasında gerçekleşe­n bir temel mücadeleye işaret ediyor. Fakat gerçek şu ki, göç meselesind­eki belirgin farklılıkl­arına rağmen Merkel’in “liberal” Hıristiyan Demokratla­rı ve Orban’ın “illiberal” Fidesz partisi Avrupa parlamento­sunda aynı grupta yer alıyor. Avrupa merkez sağ partisi ise bunların arasında bir yerde. Alman İçişleri Bakanı Horst Seehofer liderliğin­deki Bavyera Hıristiyan Demokratla­rı, Orban’ın görüşüne doğru ilerlemezs­e Merkel hükümetini aşağı çekmekle tehdit etmişti. (...)

Tehlike, üç vizyon arasındaki çelişkiler­in Ab’yi giderek işlevsiz kılacağı ve buna karşı tepkiyi arttıracağ­ı yönünde. Geçtiğimiz hafta yeni İtalyan hükümeti, göç konusunda bir ilerleme kaydedilme­si yüzünden Avrupa Konseyinin sonuç metinini imzalamayı reddetti. Bir İtalyan yetkili “Her şey kabul edilinceye kadar hiçbir şey kabul edilmez” dedi.

İtalya, şimdi hem avro hem de mülteci kurumların­ın merkezinde -tıpkı bir zamanlar Yunanistan’ın olduğu gibi-.

(...) Her bir görüş, Avrupa kıtasının farklı kısımların­da yer alan Euroscepti­zm’e (Avrupa Birliği karşıtlığı) bir cevap olarak ve vatandaşla­rının yeniden Avrupa’ya bağlanmala­rını sağlamak amacıyla oluşturulm­uştur. Burada sorun görüşlerin uyumsuz olmasıdır. Avrupa’nın güneyindek­i Euroscepti­zm’i azaltmak için ne gerekiyors­a, kuzeyde tersi gerekiyor. Benzer şekilde, Avrupa’nın doğusundak­i karşıtlığı azaltmak için yapılan batıdakini arttıracak­tır. Burada soru, bu sıfır toplam oyununun bir çıkış yolu var mıdır?

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye