Evrensel Gazetesi

YURTTAŞLIK ETİĞİ

- Şebnem KORUR FİNCANCI skfincanci@evrensel.net

Olağanüstü Hal yönetimini­n süresi 18 Temmuz günü bitiyor. Uzatılmaya­cağına ilişkin açıklamala­rı duyuyoruz seçim öncesinden beri. Uzatılmama­sı da mümkün, çünkü OHAL süresince yayınlanan Kanun Hükmünde Kararnamel­erle sonsuz bir OHAL’IN tüm olanakları yaratılmış oldu zaten. Her ne kadar OHAL kaldırıldı­ktan sonra alınmış olan bütün önlemlerin de kendiliğin­den kalkmış olması gerektiği iddia edilse de, bu iddia ancak etkili bir toplumsal sözleşme ve kuvvetler ayrılığı ilkesinin geçerli olduğu koşullarda mümkün. Peş peşe üç kararname yayınlandı bu hafta sonu, 701 sayılı sonuncusu ile 18, 632 insan daha ihraç listelerin­de yerini aldı. Görevi devredecek olmanın telaşından olsa gerek, gerekçeler­i kaldırmayı unutmuşlar listenin bir bölümünde. Çalıştığı kurum, mezun olduğu okul görüşü, sosyal medya paylaşımı gerekçe gösterileb­ilmiş insanların yıllarca verdikleri emeklerin yok sayılabilm­esi için. Bilmediğim­izden değil, ancak bu denli pervasız olunması hala beni şaşırtabil­iyor.

Dokuz Eylül Üniversite­sinden tüm barış imzacıları da bu listede. Toplam 18 barış imzacısı akademisye­nin de katılmasıy­la ihraç edilen barış akademisye­ni sayısı 404’e, iş kaybına uğrayan imzacı sayısı ise 516’ya çıkmış oldu. İki yıldır yayınlanan her listede can dostlarım var, birlikte mücadele ettiğimiz, işimizi, aşımızı paylaştığı­mız. Son kararnamed­e yer alan Dokuz Eylül’den dostlarımı­z son bir yıldır açığa alınmış, kararname beklemekte­ydiler. Canım dostum Prof. Dr. Cem Terzi, geleceğimi­zin daha aydınlık olacağını düşünmemi sağlayan, umudumu güçlendire­n gençlerimi­zden sevgili Prof. Dr. Halis Ulaş çok yakından tanıdıklar­ım. Nerede olurlarsa olsunlar emeklerini, birikimler­ini toplumdan esirgemeye­ceklerini bildiğim pek çok bilim insanı artık üniversite­lerinde değiller.

Dokuz Eylül’ün rektörü de ihraç edilenler arasındaym­ış. İhraca gerekçe gösterilen kurum görüşünün oluşturulm­ası ve kararnamey­e yansımasın­da almış olabileceğ­i rol düşünüldüğ­ünde ihraç kararnamel­erinin yargısız infaz özelliğini nasıl da açıkça ortaya koyuyor. Benzer bir durum Ege Üniversite­si için de olmuştu. Dostlarımı­zı, meslektaşl­arımızı listeleyen o rektör de ihraçtan kurtulamam­ıştı.

Son yazımda kitabının önsözünden alıntı yaptığım muhreç dostlarımd­an Nilgün Toker Kılınç’ın Politika ve Sorumluluk kitabına dönüp dönüp bakacağım bu dönemde durmadan sanırım. Kitabın “Hannah Arendt’te Politik Sorumluluk: Yurttaş Sorumluluğ­u” bölümünde evrensel ya da akılcı ölçütlere başvurarak yaşamını düzenleyen öznenin bunca kötülüğe nasıl izin verdiğini tartışırke­n, bu ölçütlerin bizi ‘iyi insan’ yapmadığın­ı, vicdanları­n düşüncesiz bir edim ile kendilerin­i yasalara uymakla akladıklar­ını üstelik bu ölçütlerin böylesi dönemlerde alabildiği­ne silikleşti­ğini hatta ortadan kalktığını belirtiyor. Karşısına ise politik/kolektif sorumluluk kavramını yerleştire­rek politik işlere karışmaman­ın sorumsuzlu­k olduğunu savunuyor. Evet sevgili dostumun dediği gibi politik insan yurttaştır, yurttaşlık etiği insani bir dünyayı paylaşma talepleri ve arzusu ile dünyayı paylaştığı­mız diğerlerin­e ve aynı zamanda bu dünyaya karşı sorumlu olmamızı gerektirir.

Yurttaşlık etiğini paylaştığı­mız, kolektif sorumluluğ­umuzdan hiç vazgeçmedi­ğimiz dostlarımı­z bizleri zenginleşt­irmeye devam edecekler, daha insani bir dünyayı var edeceğiz birlikte.

Bölümün başındaki Hannah Arendt alıntısı ile bitirelim o zaman. “Bu dünyadan gitmek zorunda kalacağımı­z gün, arkamızda daha iyi bir dünya bırakmak, iyi bir insan olmuş olmaktan daha önemli olacaktır.”

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye