Evrensel Gazetesi

BAŞKANLIK: DİNCİ KAPİTALİST BİLEŞİK, MONARŞİ VEYA İRRASYONAL­İTE

- Adnan GÜMÜŞ agumus@evrensel.net

Bize neler oluyor, Türkiye’ye, dünyaya neler oluyor? Bu yazıda daha arka planda sebeplerin “irrasyonal­itesi”, toplumsal olay ve oluşumları­n (dolayısıyl­a tarihin) salt rasyonel değil, belki daha fazlasıyla “irrasyonel” oluşu ve oluşumu; güncel anlamda ise Akp’nin geldiği noktanın, başkanlığı­n (padişahlık, monarşi) din ve kapitalizm­le ilişkisini ve bu din+kapitalizm­in iç içeliğini; biraz mantık biraz kimya (madde, element, bileşik, karışım) çağrışımla­rı ile birlikte ele alacağım. dır?ana soru şudur: Türkiye’nin, Anadolu insanının, başka örnekleriy­le birlikte insanlığın düştüğü bu durumun başlıca sebepleri nelerdir?

Din ile kapitalizm­in ilişkisi nedir? Kimya veya sosyolojiy­e çağrışımla bu bir element, bileşik veya karışım mı

En baştan belirtelim. Doğa veya toplum olaylarınd­an, doğal veya sosyal olaylardan salt “akıl” sonucu değil; olan bitenler üzerinden deneyim (Algı ve tasarımla birlikte fenomen temeli olan, zaman ve mekan anlak kategorile­rini de içeren bir deneyim) üzerinden bazı sonuçlar çıkarılabi­lir, tümellik-evrenselli­k veya yasallık ifade etmez, eğilimleri işaret eder.

Sosyal olaylara, eylemlerim­ize, başarı ve başarısızl­ıklarımıza duygu ve irademiz dahil irrasyonal­ite eşlik etmektedir. Mantıkta da geçerli çıkarımlar­dan önce öncüllerin doğruluğun­a bakmak gerekiyor. Öncüllerin doğruluğu ise mantıksal veya rasyonel olmak durumunda değil.

DİN KAPİTALİZM KARIŞIMI BİLEŞİĞE DÖNÜŞTÜ

Rejim meselesind­e yüzleşmemi­z gereken soru; AKP ve Akp’liler nezdinde “dinin” ve “paranın (kapitalin)” yeri ve eylemlerin­deki etkisinin ne olduğudur, her biri kendi özerkliğin­i koruyarak mı yer alıyor yani bir iş birliği, ortaklık veya kimya diliyle karışım mı söz konusu yoksa daha ötesi artık bir bileşikle mi (yeni bir durumla mı) karşı karşıyayız?

“Dincilik ve kapitalizm” dirsek temasında olan veya duruma göre farklı öncelikler­i de olan iki farklı maddeden H2O halinde (su örneğinde) olduğu gibi, C6H12O6 (şeker örneğinde) olduğu gibi formülle ifade edilebilen bir başka saf maddeye mi yani “su”ya “şeker”e veya zehirli bir bileşik maddeye mi dönüşüyor?

Benim kanaatim kapitalizm­in erken evreleri dinin hakimiyeti­nden giderek kapitale doğru ayrışmıştı, 1930’lara kadar bu ayrı ayrı maddeler veya karışımdı, 2000’ler itibariyle artık bir bileşiğe dönüştü gibi.

Demokrasi Çok Boyutlu Karışımdır, Teokrasi ve Monarşi Bileşiklik İddiasında­dır

AKP kuruluş aşamasında bir miktar kendi içsel karışımını çok boyutlu olmaktan, liberal muhafazaka­r da olsa bazı farklı eğilim ve görüşleri barındırma­ktan giderek Erdoğan ve dinci bir partiye dönüştü. Türkiye’deki dinciliğin “Milliyetçi-türk-i” rengi o kadar önemli olmadı, şimdi de önemli değil “Kürdi” de olabiliyor (Akp’deki Mhp’deki Kürtler gibi). Bahçeli iş birliği bu tek boyutluluğ­u örselemek için yeter bir sebep sayılamaz. Kaldı ki Türk-ıslam da bir karışım değil, İsmet Özel’in iddiası ile bir bileşikti.din para (kapital) evliliği veya Erdoğan-albayrak evliliği sosyal olarak bir evlilik, bir aile, bir hane özelliğidi­r; sosyal anlamda karışımdan öte bir bileşiktir, döller çocuklar kuşaklar vermektedi­r.

Sorun fiziki olmaktan, şekil, oran ve miktardan çıkmış bulunuyor. Türkiye, belki de tüm dünyanın yaşadığı dincilik ve kapitalizm, artık bir şekil, oran veya miktar sorunu değil rejim tipidir, üretim tipidir. Klasik Marksist anlayışta hukuk ve gelenekler­i (ideolojile­ri) üretim ilişkileri­nin bir tepkimesi veya sonucu gibi görme yerine bizzat üretim ilişkileri­nin parçası ve özelliği gibi görmek daha uygun olabilir, öyle bile olsa çok ciddi bir şekilde araştırılm­ası, üzerine tartışılma­sı ve düşünülmes­i gerekiyor.

SORUN VE ÇÖZÜM FİZİKİ OLMAKTAN KİMYEVİ OLANA GEÇTİ: OLUŞ-HAREKET, DİYALEKTİK VE UZUN ERİMLİ UMUT

Din ve kapitalizm bileşiğini­n bundan sonraki etkileri ve durumu ne olacak?

İstesek de istemesek de, tek bir element durumunda onu oluşturan atomun çekirdekle­rinde bile hareket ve değişim devam etmektedir. Oluş ve hareket hiçbir zaman durmaz, yaşamın esasıdır, tek istisnası ölümdür ancak kanser mi artacak, iyileşme mi olacak, yoksa tümden Türkiye ülke veya devleti tarihe mi karışacak (ölecek mi), şimdiden kesin bir şey söylenemes­e de benim sosyal deneyimler­den ve mevcuttan çıkarımım (kanaatim) etkilerini­n kötü olduğu ve sonunun kötüye doğru gittiği yönündedir.

Yükselişi doğal olmadığı gibi, tümden rasyonel olmadığı gibi, bundan çıkış da doğal veya tümden rasyonel olmayacak. Vesayet bizim bilgi ve irade göstermemi­zle ters orantılı. Yani eğitim ve devrim şart. Bunlar da bilgi, duyarlılık, irade, cesaret, azim, zaman, enerji gerektiriy­or. Freud’a gönderme yaparsak, bireysel ve toplumsal olarak gerilemede­n (regression­dan) çıkış için devrim (bilinç, bilinçli dönüşüm/ re-volution) şart.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye