Biz elimizi ayağımızı hiçbir şeyden çekmedik
MAHKEME KARARINA TEPKİ GÖSTEREN SOMALI MADENCİ AİLELERİ:
Mahkeme başkanı kararını açıkladığında, evlatları, eşleri için yıllardır adalet talebinde bulunan madenci aileleri daha fazla dayanamadı artık. Mahkeme başkanının Can Gürkan’a 15 yıl, diğer birkaç sanığa 22.5 yıl verildiği yönündeki sözleri henüz tamamlanmadan duruşma salonunda oturan madenci eşlerinden biri isyan etti artık, tüm diğerleri adına da: “Yeter ya 4 seneden beri yeter. Dün benim çocuğum babasının fotoğrafına bakarak sana dondurma alayım mı diyor. 301’in anası vardı, evladı vardı, eşi vardır. 301 kişinin ölümü 15 sene mi yani? Ölsem de bu davanın peşindeyim çıkmayacağım. İnsan hakları mahkemesi, her yere gideceğim. İki yetimimin hakkını arayacağım. 301’in eli sizin yakanızda artık. O toprağa siz girmeyecek misiniz?”
Sanıklar zaten ailelerle yüzleşmek istemiyor ancak mahkeme heyetinin salonu koşar adım terk etmesi de ne öyle, sanki suç işlemiş gibi! Madenci eşi mahkeme başkanına da tepki gösteriyor: “Okumuş hakim olmuş ama baba olamamış, evlat yetiştirmemiş kendisi.”
İçeride bunlar yaşanırken dışarıda da göze çarpan ilk şey birkaç madenci yakınının duruşma salonundan sedye üzerinde çıkarılması oluyor. Gazeteciler, kameralar fotoğraf makineleri ve telefonlarla kaydediyor bu görüntüyü. Başkaları ise gözlerinin gördüklerini hafızalarına kazıyor.
DALGA GEÇİYORLAR
Dışarıda bekleyenler henüz ayrıntılara sahip olmasa da yaşananlardan yola çıkarak bir şeylerin kötü gittiğini anlıyor. Yavaş yavaş netleşmeye başlıyor durum dışarıdakiler için. Önce “Can Gürkan 22.5 yıl” deniyor. Herkes tepkili... Sonra düzeltiliyor: “15 yıl.” 301 işçinin ölümünden yargılanan, yeri geldiğinde ölen işçileri suçlayan, yeri geldiğinde “FETÖ’NÜN cinleri yaptı” diyen, bu da yetmezmiş gibi evrakta sahtecilik yapan Can Gürkan’a topu topu 15 yıl hapis cezası verildiği söyleniyor.
“Dalga geçiyorlar” diyor bir madenci eşi: “Ölenler için 1’er ay verseler bile daha fazla yapar 15 sene ne demek ya? 4 senedir geliyorum. Sabah ezanında çıktım yatsı ezanında döndüm evime. 15 yıl dalga geçiyorlar. 15 yılla neyin hesabını soruyor. Benim çocuğum babası öldükten sonra doğdu yazık değil mi ya? Yazık ya ne eşim gördü çocuğunu ne çocuğum babasını. Ellerim kınalıydı daha o gittiğinde. Çocuğum çizgi filmde görse babam gelecek mi diyor. Cevap veremiyorum. Hesap sormak çocuklarımıza kalmasın diye 4 senedir geliyorum buraya.”
6-7 yaşlarında bir çocuk... Köşeye çekilmiş, çok kimsenin göremeyeceği bir yere... Hiçbir şey söylemiyor, sadece ağlıyor. İçeride dayanamayıp da kendini dışarıya atanlardan kimi ağlamaya başlıyor. Kimisi etrafındaki objektiflere haykırıyor: “Çekmeyin artık çekmeyin.” Başka biri “Çekin kardeşim, yazın halimizi. Adaletin olmadığını yazın” diyor. Yaşananlar tam bir kriz hali.
Davanın başından sonuna, her duruşma burada olanlardan biri madenci annesi Elmas Kaya. “Parayı tercih ettiler” diyor: “Yukarıdakileri tercih ettiler, bizi mahvetti.” Üzerine basa basa selam söylüyor mebus şehri Ankara’ya: “Özellikle birine, millet onu yükseltti o milleti düşürdü helal olsun.”
BİR ÇEK HEDİYE ETMEDİĞİ KALDI
Oğlunu yitiren İsmail Çolak da davanın başladığı günden bugüne hep yollarda. Aynı zamanda Soma 301 Madenciler Sosyal Yardımlaşma Derneği Başkanı olan Çolak bu yönde bir karar verileceğine ilişkin bir öngörülerinin olduğunu anlatıyor: “Mahkeme başkanının neredeyse birer çek hediye etmediği kaldı. Mahkeme başkanı atanınca onu araştırdığımızda hakkında öğrendiklerimizden yola çıkarak bir öngörümüz vardı.” Mahkeme başkanının geçmişine sanıkların gücü de ekleniyor
tabii. Çolak, “Karşı tarafın parası var, siyasi gücü var, zaten adalet olmayan bir ülkede yaşıyoruz. Bunlar birleşince böyle bir karar çıkıyor. Bu adamlara da sizi 3-5 sene sonra serbest bırakacağız derler” diyor.
“Adil bir yargılama yapılmadı, çünkü yapılsaydı ucu kendilerine dokunacaktı” diyor: “Çünkü bu ocaklar devletin ocaklarıydı. Denetleme görevleri de kendilerinindi. Kendi suçlarını da örtbas ettiler. Yargılanması gerekenler korundu. Eğer adil bir yargılama yapılsaydı, bakanlıklara, hükümete kadar çıkacaktı. Mahkemeye göre bizim çocuklarımız boşuna ölmüş. Verdikleri adaletsizce kararla bir kez daha ölüm yaşattılar bize” diyor.
438 YETİM VAR
Madenci eşi Gülten Kavas, “Biz eşlerimizin çocuklarımızın geri gelmeyeceğini biliyoruz tabii. Soma’da sırf bu sebepten 438 tane yetim kalan çocuğumuz var. Bizim istediğimiz onlar için adalet. Geride kalan işçiler için bizim mücadelemiz. 4 seneden beri tırnaklarımızla kazıdık ama maalesef adaleti bulamadık. Adaleti şimdi bulamadık ama canımızı verene kadar arayacağız. Biz çocuklarımızı sokakta bırakıp geliyoruz” diyor.
Adaleti bulamayan madenci aileleri bu işin burada bitmediğini söylüyor. Daha önce sahiplenme çağrısı yaptıkları sırada dile getirdikleri, “Bir daha iş cinayetleri yaşanmasın, Somalar olmasın diye” sözleri yine dökülüyor ağızlardan: “Karar açıklandı, tamam artık köşemize çekilelim değil. Ortada bir adaletsizlik var.biz elimizi ayağımızı hiçbir şeyden çekmedik. Mücadele etmeye devam edeceğiz.”