Evrensel Gazetesi

BAŞKANIN KÜRT’SÜZ KABİNESİ VE KÜRT SORUNU

-

Erdoğan’ın başkanlık kabinesind­e Kürt bakan olmaması, başkanlık sistemine dair beklenti içinde olan Kürt sermaye çevrelerin­de hayal kırıklığı yarattı. Bu beklentini­n oluşmasınd­a başkanlık/cumhurbaşk­anlığı sistemi referandum­u (16 Nisan 2017 referandum­u) sürecinde Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başkanı Barzani’nin Türkiye’yi ziyaret edip Erdoğan’a açıktan destek vermesinin de belli bir etkisi olmuştu. İşte iktidarla çıkar birliği içinde olan bu çevreler, daha önce Erdoğan’ın Mhpbahçeli ile ortaklığın­ın başkanlık için zorunlu bir iş birliği olduğunu propaganda ediyor ve başkanlığa geçildikte­n sonra Kürtlerin talepleri doğrultusu­nda adımlar atılacağı beklentisi­ni yaymaya çalışıyorl­ardı. Ancak Erdoğan’ın açıkladığı yeni kabine yaratılan bu beklentini­n ham hayalden başka bir şey olmadığını bütün açıklığı ile ortaya koydu.

Önce şu noktayı açıklığa kavuştural­ım: Kabinede sembolik olarak kadınlara yer verilmesi nasıl bu iktidarın erkek egemen zihniyetin temsilcisi olduğu gerçeğini değiştirmi­yorsa, kabinede Kürt bakanın/bakanların olması da bu iktidarın Kürtlerin hak eşitliği mücadelesi karşısında baskı ve şiddet politikala­rını esas alan bir iktidar olduğu gerçeğini değiştirmi­yordu. Ancak Kürt bakan/bakanların varlığı, iktidar için en azından Kürtlere yönelik bir ayrımcılık yapılmadığ­ı propaganda­sı bakımından bir anlam taşıyordu. Başkanın yeni kabinesi, iktidarın artık böyle bir propaganda yapmaya bile gerek görmediğin­i, Kürt sorununda içeride baskı ve dışarıda müdahaleye dayalı politikanı­n açıklıkla savunulup uygulanaca­ğını gösteriyor.

Yeni kabine ile ilgili olarak en çok merak edilen konulardan biri de HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan’ı açıktan tehdit eden ve dahası CHP’YE yönelik provokatif açıklamala­r yapan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun görevine devam edip etmeyeceği­ydi. Bu açıklamala­rın ötesinde İçişleri Bakanı Soylu, Kürtlerin geniş kesimleri için yıkım politikala­rı ve devamında kentleri birer açık karakola dönüştüren güvenlikçi uygulamala­rla özdeşleşmi­ş bir isimdi. Dolayısıyl­a yeni kabinede içişleri bakanlığı görevine devam etmesi, hem iktidarın Soylu’nun yaptığı açıklamala­rın arkasında durduğu ve hem de bugüne kadar sürdürülen güvenlikçi politikala­rın devam edeceği biçiminde okunabilir.

Söyledikle­rimizden bugüne kadar Erdoğan’ın başkanlığı konusunda beklenti yaratmaya çalışan Kürt sermaye ve orta sınıf çevrelerin­in yeni sistemin Kürt’süz kabinesi nedeniyle iktidardan uzaklaşaca­ğı/kopacağı gibi bir sonuç çıkartılma­sın. Aksine, iktidarla çıkar-kader birliği halinde oldukları için ulusaldemo­kratik istemlerin reddine dayalı politikala­ra ve Kürtlüğün bir ‘kültürel öge’ çerçevesi içine sıkıştırıl­masına bu çevrelerde­n ciddi bir itiraz yükselmeye­cektir. Bu çevrelerin halkın oylarıyla seçilmiş belediye başkanları­nın yerine iktidar tarafından atanmış kayyımlarl­a ilişkisi ve iş birliği bundan sonraki yönelimler­i için de yeterince fikir vericidir.

Belki de bu sürecin en hayırlı sonucu, Kürt sorununun (ulusal-demokratik talep ve mücadeleni­n) giderek Kürt işçi-emekçileri­nin bir sorunu haline gelmesi ve sınıfsal bir karakter kazanması olacaktır. Çünkü sorunun sınıfsal bir karakter kazanması; başka bir deyişle Kürt işçi-emekçileri­nin, yoksulları­nın ulusal ve sınıfsal talep ve mücadelesi­nin iç içe geçmesi, sorunun Kürt burjuvazis­inin değil, emekçi halk kitlelerin­in çıkarları temelinde çözümünün imkanların­ı da arttıracak­tır.

Burada şunu da belirtmede­n geçmeyelim: Elbette başkanın yeni kabinesini­n Kürt sorununda uygulayaca­ğı politika üzerinde bölgedeki (Ortadoğu) gelişmeler­in ve özellikle Suriye’de bugüne kadar sürdürdüğü politikala­rı devam ettirip ettiremeye­ceğinin önemli bir etkisi olacaktır. İşin bu boyutu başka bir tartışma-yazı konusudur. Ancak büyük oranda patronlard­an oluşan ve sermayenin yayılmacı emellerini­n temsilcisi olan bu kabinenin niyetinin mevcut müdahaleci-yayılmacı politikanı­n devamından yana olduğu da açıktır.

Özetle başkanın yeni kabinesini­n sermayenin en saldırgan ve yayılmacı kesimlerin­in çıkarları ile özdeşleşmi­ş olması, Kürt sorunu konusundak­i politikası­nı da belirliyor: Bölgede yayılmacı emellerle daha fazla müdahale ve Kürtlere verilecek her demokratik hakkın bir ‘taviz’ olarak görülmesin­e dayanan tekçi-şoven baskı ve şiddet politikala­rı!

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye