SERDAROĞLU İŞÇİLERİN İDDİALARINI REDDETTİ
Tuzla Organize Sanayi Bölgesi’nde bulunan DİSK’E bağlı Birleşik Metal-ış Sendikasının örgütlü olduğu Mata Ahşap Automotiv’de ikisi temsilci olmak üzere toplam 35 işçi, iş barışını bozdukları gerekçesiyle işten atıldı. İşten atmaların sendika merkezinin bilgisi dahilinde olduğunu ifade eden işçiler, sendikacıların yanlarında durmadığını söyledi. Patronun işten atmanın ardından “Birleşik Metal-ış’le bir sorunumuz yok. Mata ile Birleşik Metal-ış Sendikası el ele yürümektedir” diye mesaj attığı bilgisini veren işçiler tepkili. Konuyla ilgili aradığımız Sendika Genel Başkanı Adnan Serdaroğlu ise işçilerin iddialarını reddetti.
Mata Ahşap Automotiv işçilerinin anlattıklarına göre fabrikada yaklaşık üç yıl önce, üç günlük bir direnişin ardından Birleşik Metalış’in yetkili olduğu kabul edildi. Bu sırada Mata patronu bir taraftan fabrikanın ağaç iş kolunda olduğunu iddia ederek itirazda bulunurken diğer taraftan Birleşik Metal-ış’le görüşmesini sürdürdü.
İŞTEN ATILMA KORKUSU
TOPLUSÖZLEŞME aşamasında sendikanın “Fazla diretmeyelim mahkeme var” dediğini belirten işten atılan bir işçi şunları söyledi: “Biz de kabul ettik. Ve ilk sözleşme üç yıllık oldu. İkinci sözleşmede durum yine aynı. Temsilci seçimleri yapılmadı. Çok kısık sesle de olsa sorduk çok gerekçe saydılar gerekçelerinden biri yine bu mahkeme süreci oldu. İşçi atılıyor hadi bir şeyler yapalım dedik. Olmaz zaten mahkeme var deyip bu zamana kadar geldi. 1 Mayıs sonrası yapılan Temsilciler Kurulu toplantısının ardından mahkemeyi kaybettik diye bir söylenti yayıldı. Buna tepki olarak da fazla mesaiye kalmama kararı var, kimse kalmayacak dediler. Biz de kalmadık ve bunun üzerine patron bizimle toplantı yapmak istedi. Ama temsilciler biz katılmayacağız dediler biz de katılmadık. Sonra da bizi işten çıkardılar. Bu süre içerisinde sendika merkezinden kimse bizi aramadı, ben bu duruma tepkiliyim, ben şuna inanıyorum sendika merkezi isteseydi bu işi çözerdi.”
Daha sonra Birleşik Metal-ış toplusözleşme sürecinde 4 temsilci atadı. 2016 yılının temmuz ayında imzalanan sözleşme döneminde önce “Temsilcilik seçimleri yapılacak” denildi. Ancak daha sonra mahkeme süreci ve “Eğer seçim olursa gerici işçiler seçilir” gerekçesini ileri sürerek seçimden vazgeçti. Buna itiraz eden işçiler ya işten atıldı ya da gönüllü çıkış adı altında tazminat ve teşvikler verilerek çıkarıldı. Bu yaşananların sendikanın bilgisi dahilinde olduğunu belirten işçiler, “Sendika bu olup bitenleri bilmesine rağmen, temsilcilerin sınıf dışı tutumuna göz yumdu. Hatta iş öyle bir noktaya varmıştı ki kimin işe alınacağına kimin çıkarılacağına temsilciler karar verir duruma gelmişti” dedi. Yaşananlar rahatsızlık yaratmasına rağmen işçiler işten atılma korkusuyla sessiz kaldı.
İNİSİYATİFİ BIRAKINCA...
Daha sonraki dönemde temsilci seçimlerinin yapılmamasına ise patronun iş kolu itirazı sonucu açılan dava gerekçe gösterildi. 1 Mayıs sonrasında yapılan Genel Temsilciler Kurulunun ardından işyerinde, sendikanın bilgisi dahilinde fazla mesaiye kalmama ve iş yavaşlatma eylemleri başlatıldı. Bu eylemler sürerken patron, işçilere toplantı çağrısında bulundu ancak işçiler temsilciler toplantıya katılmayacaklarını söyledi. “Ben bu fabrikayı kapatırım yine de sizi çalıştırmam” diyen patron ise 2’si temsilci olmak üzere 35 işçiyi iş barışını bozdukları gerekçesiyle işten çıkardı. İşten atmaların ardında iş kolu metal iş kolu olarak teyit edildi. Sendikalı olmanın örgütlü olunduğu anlamına gelmediğine dikkat çeken işçiler, “Bizim de hatalarımız var. Biz işçiler her şeyi temsilcilerin inisiyatifine bıraktık. Bölümlerimizde gerekli örgütlülüğü sağlayamadık ve sonuç bu oldu” dedi. İDDİALAR üzerine ulaştığımız Birleşik Metal-ış Genel Başkanı Adnan Serdaroğlu şöyle konuştu: “İddiaların hepsi yalan. Bir süre işverenle pazarlık yaptılar, 6 aylık ücret aldılar. ondan sonra da sendikanın üzerine atarak işten kurtulmaya çalışıyor 29 kişi. Üzerine 4 tanesi daha kendi isteğiyle çıkacağını belirtmiş, işverene bildirmiş. Pazarlığını yaptılar çıktılar. Bizimle bir ilgisi yok. Teşvik aldılar çıktılar. Sendika işçi çıkışını sağlayacak bir girişimde bulunur mu? Yetkili olduğumuz yerde neden böyle bir şey yapalım?”