Filistinlilere asimilasyon ve sürgün dayatılıyor
ORTADOĞU UZMANI FAİK BULUT İSRAİL’İN YENİ YASASINI DEĞERLENDİRDİ:
İsrail meclisinin ırkçı olmakla eleştirilen “Yahudi ulus devlet” yasasını Ortadoğu Uzmanı, Gazeteci-yazar Faik Bulut gazetemize değerlendirdi. Bulut, “Filistinliler ikinci sınıf vatandaş konumuna düşüyorlar” diyen Bulut, Filistinlilerin asimilasyon ve ikinci sürgün tehdidi ile karşı karşıya kalacakları uyarısında bulundu.
Yasayı “ırkçı” olarak tanımlayan Bulut şunları söyledi: “Eskiden Yahudi din adamları hahamların tanımı biraz daha farklıydı. Tevrat’a uyarak tanımlıyorlardı. Mevcut politik duruma göre yapmıyorlardı. Genel olarak Musevi ve Yahudi olan herkesi bağlıyordu. Şimdi ise bir devletin Yahudi olması ve bunun da uluslararası alanda kabul edilmesi çok ciddi bir risk. Şöyle bir risk: Filistinliler ikinci sınıf vatandaş konumuna düşüyorlar. Esas olarak 1948’de toprağı işgal edilen Filistinliler, göçmediler. 1967 öncesi İsrail’in kurulduğu topraklarda yaşadılar ve vatandaşlık hakkı aldılar. Evet bir ayrımcılık yapılıyordu Filistinlilere; İsrail devletinin hassas saydığı teknoloji, askeri fakültelerine Filistinliler giremiyorlardı. Ama bunun dışında temel olarak fazla bir ayrımcılık yoktu. Şimdi ise tersine, tümüyle bir ayrımcılık söz konusu. Çünkü bu Tevrat’a göre belirlenmiş bir yasa, İsrail devleti bir Yahudi devleti deniyor.”
İKİNCİ SÜRGÜN DAYATILIYOR
1948’den beri İsrail’de olan bir buçuk milyon Filistinli’ye Yahudiliği kabul etmelerinin ya da ikinci bir sürgünün dayatıldığına dikkat çeken Faik Bulut, Yahudiliğin kabul edilmesiyle ise asimilasyon sürecinin başlayacağını söyledi. Bu süreci “tümüyle Yahudileştirme” olarak tanımlayan Bulut, bunun eğitim başta olmak üzere devletin bütün kurumlarında ve bürokraside yaşanılacağını ve çalışanların da sadece Yahudilerden olacağını belirtti.
Bulut, bu durumu kabul etmeyen Filistinler için de “1948’de göç etmediyseler bin pişman olacaklar, ya da ezilecekler. Göçmediklerinde ise bu sefer mülteci
durumuna düşecekler. Ya yurt dışına çıkarak, Ürdün, Lübnan vs. ülkelere gidecekler, ya da şu anda Filistin yönetiminin bulunduğu bölge mülteci bölgesi haline dönüştürülecek” değerlendirmesinde bulundu.
TRUMP’IN KUDÜS KARARINI GÜÇLENDİRDİ
Bulut, ABD Başkanı Donald Trump’un “Kudüs’ün İsrail’in başkenti olduğu” tezinin bu yasayla birlikte güçlendiğine dikkat çekti. Bulut şunları söyledi: “Halbuki, uluslararası anlaşmalar, Birleşmiş Milletler kararı şunu öngörür: Bir Kudüs vardır. Ama Kudüs’ün doğusu var. Doğu Kudüs, kurulması düşünülen Filistin devletinin başkenti olacaktır”
Yasayla Kudüs’ün bir Yahudi şehri yapılmak istendiğine vurgu yapan Bulut, bunun aynı zamanda Kudüs’ün kültürel dokusunun bozulması anlamına geldiğini
de belirterek, “Şu an Doğu Kudüs’te yaşayan Filistinlilere tanınmış imtiyazlar vardı. Şimdi ise bu imtiyazlar ellerinden alınacak” dedi.
ARAPÇA MÜFREDATTAN ÇIKIYOR
İsrail’in bugüne kadar iki resmi dili olduğunu ve yeni yasayla Arapça’nın resmi dil olmaktan çıkartıldığına dikkat çeken Faik Bulut, “Arapça özel bir dil haline getirilmiş olacak. Bu demektir ki okullarda Arapça müfredat giderek azalacak. Onun yerine İbranice’nin okutulması, geliştirilmesi ve İbranice müfredatın yaygınlaştırılması esas alınacaktır” dedi.
Yasanın sosyal ve ekonomipolitik etkilerinin olacağını da anlatan Bulut, “Çünkü devletin bütçesinden bu sefer Yahudi kurumlarına daha fazla bütçe verilecektir. Buna karşılık Yahudi devletinin 1948’de kabul ettiği Filistin dernekleri de belki yasa dışı ilan edilecek. Ya da bir takım haklardan men edileceklerdir” değerlendirmesinde bulundu.
Yasanın, Tevrat’a dayalı bir devlet kurulması anlamına geldiği için “Yahudileştirme” programının sadece 1948’lerdeki Filistinlilere dayatılmayacağını belirten Bulut, “Oslo süreci içinde” kabul edilen Filistinlerin bulunduğu yerlerin de giderek Yahudileştirileceğini vurguladı ve “Filistinler için deyim yerindeyse ikinci bir tehcirin, asimilasyonun, ya da sürgünün başlangıcı sayılabilir” dedi.