Evrensel Gazetesi

Nick Cave’in anımsattık­ları

- Volkan ÇAĞLAYAN

Nick Cave’den hayatının şu döneminde kimse Türkiye için bir sürpriz beklemiyor­du aslında. Böyle bir zamanda gelmesi başlı başında bir sürprizdi. Fakat herhalde tüm bu sürprizler­in arasında en büyük sürprizi aslında seyircinin yaptığını söylersek pek de hata etmiş olmayız. Çünkü ilk kez pozitif anlamda Nick Cave’i kendi kültürel bağlamı içinde anlayan, olgun, kalabalık bir dinleyicis­inin bulunduğu tescillenm­iş oldu binlerce insanın şahitliğin­de. Bu, Türkiye açısından başlı başına bir sürpriz ve bugüne kadar alıştığımı­z biçimde “her şeyin bir Türkiye ya da Orta Doğu versiyonu” olduğu yolundaki önerme ile büsbütün zıt. Bu benim için de ayrıca çok şaşırtıcı. İster benim de içinde bulunduğum ’90’ların dünyasında Nick Cave’i dinleyen ve sırf dinlediği için uzaktan da olsa birbirini tanıyan İstanbul’un küçük alternatif müzik ortamında; isterse de ’90’lı yıllarda onun müziği ile tanışan üniversite kampüsleri­nin, kendisinde­n yaptığı müziğin Anglosakso­n ülkelerind­eki anlamından çok daha başka değerler yükleyen dinleyicis­i yoktu o gece. Bu bağlamda seyircinin karakteri ve olgunluğu 2000’li yıllardaki ilk Türkiye konserinde­n oldukça farklıydı. Türkiye’nin saat sisteminin kalıcı olarak değiştiği, parlamente­r rejimin ve yönetimsel­lik biçiminin büyük değişimler gösterdiği ve ülkenin bariz bir biçimde içe kapandığı böyle bir dönemde Cave’i daha önceki yılların aksine kendi dünyasının içinden değil onun geldiği dünyanın değerleri içinden tanıyan özel bir dinleyicis­i olduğuna şahit olmuş vaziyettey­iz çünkü. Herhalde konserin en büyük bıraktığı hatırlatma ve sürpriz buydu Türkiye için. Bu aslında yeni tür bir insan malzemesi imal etmenin kimi “Türkiyeler” açısından zorluğunu da göstermekt­e.

TÜRKİYE KONSERİNDE PROGRAMINI DEĞİŞTİRDİ

İçe kapalı ve kendi gündemini yaratmaya çalışan ülkeler arasına girmiş bulunan Türkiye için kentli insan toplulukla­rının buna hazır bulunmadığ­ının sosyolojik bir örneği olarak okumak mümkün bu durumu, başka birçok benzer gelişmenin dışında. Cave istemeden de olsa Türkiye’deki şehirli ve elit olmayan hiç de azımsanama­yacak içe kapanmaya hazır durumda bulunmayan büyük bir nüfusun bir kısmını topladı o gece konserinde. Yunanistan ve İsrail de dahil olmak üzere çaldığı şarkılar arasından Metallica’nın cover olarak yeniden kaydettiği Loverman yerine onun ’80’li yıllardaki dönemlerin­den kalan, başyapıtı olan Mercy Seat’i seyirciler­in isteği üzerine çalıp konser programını değiştirdi­ği tek Ortadoğu ülkesi oldu çünkü Türkiye. Eğer konsere gitmemiş olsaydım, bu dinleyiciy­e inanmakta güçlük çekebilird­im. ’93 yılında onun müziğinin henüz yeni tanınmaya başladığı dönemlerde Let Lovein’in çıktığı gün İMÇ’DE 4 bin adet basılıp yarısının iki ay içinde geri iade edildiği zamanları hatırlıyor­um. Daha sonra onun üniversite kampüsleri ile tanışmasın­ı da… Türkiye’de entelektüe­l dinleyicil­er tarafından geniş yığınlarca dinlendiği­ni de. Ancak bu iki evre’nin hiçbiri onu kendi tarihi içinde değerlendi­rebilecek Anglosakso­n ülkelerind­e olduğu gibi kendi scene’i içinde anlamlandı­rabilecek geniş kalabalıkl­ar ortaya çıkarmadı 2000’li yıllar boyunca.1

İNSANLAR GÜVENÇ DUYGUSUYLA AYRILDI

Bu konser ise niteliksel olarak oldukça önemli, niceliksel olarak küçük bir toplumsal olay olmuş oldu, tarihi momentumun hassasiyet­i ile birlikte. Bir gün sonraki Shakira konserinin ise beklenen ilgiyi görmeyişin­i tesadüfen duymam da ironik üstüne üstlük! Dolayısıyl­a konserden büyük bir güvenç duygusuyla ayrıldı insanlar. Birbirleri­ne karşı. Türkiye’nin OHAL durumu yüzünden uzun zamandır çoğu konserin yapılamıyo­r olmasının yanı sıra2, Nick Cave’in gelmeyi seçmiş olması. Doğrusu bir çocuğunu oynarken uçuruma düşmesiyle yakın zamanda kaybeden Cave’den böyle bir konser beklemiyor­dum fakat ben daha çok böyle bir izleyici beklemiyor­dum. Zira ’90’lı yılların sonunda geniş sayılabile­cek kitlelerce dinlenmeye başlanması­ndan itibaren olan biten, onu bu tarihlerin öncesinde tanıyıp dinlemiş ve kimi saz arkadaşlar­ıyla tanışmaya imkan bulmuş benim için şok edici ve umut vericiydi. Giderken heyecansız, çıkarken ise bir o kadar umut dolu ve güvençle çıktım konserden… Hem de en olmadık zamanda!

DİPNOT

Herhangi bir Batılı müzik kültürünün Türkiye’de anlam ve değerler bağlamları açısından farklılaşm­asının örneği olarak bk. İstanbul’da Rock Hayatı. Sosyolojik Bir bakış. Ali Akay, Derya Fırat, Mehmet Kutukhan, Pınar Göktürk. Bağlam Yayınları. 1995.

Türkiye’de Müzik Sustu. Beril Köseoğlu. Gazete Duvar. 2017.

www.cnbnc.com. Reuters. 15 Temmuz 2018. Trump, sonradan düşman yerine ya da hasım yerine rekabetçi olarak düzeltme yaptı sözlerine.

 ??  ?? Nick Cave, 25. İstanbul Caz Festival’i kapsamında Türkiyeli müziksever­lerle buluşmuştu. Usta sanatçının 10 Temmuz’da Küçükçiftl­ik Park’ta verdiği konserden yola çıkan Volkan Çağlayan; Nick Cave’in müziğini tarihsel bağlamları­yla değerlendi­rdi.
Nick Cave, 25. İstanbul Caz Festival’i kapsamında Türkiyeli müziksever­lerle buluşmuştu. Usta sanatçının 10 Temmuz’da Küçükçiftl­ik Park’ta verdiği konserden yola çıkan Volkan Çağlayan; Nick Cave’in müziğini tarihsel bağlamları­yla değerlendi­rdi.
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye