ÜNİVERSİTELERİMİZE DÖNDÜRÜLMEMEYE HAZIRLIKLI OLMAMIZ GEREK
OHAL 18 Temmuz’da uzatılmadı ancak yerini üç yıl süreyle daha olağanüstü bir döneme bırakıyor. 2015’te fiilen ilan edilen OHAL, 1 Kasım 2015 seçimlerinin kazanılmasında önemli bir rol oynadı. 16 Nisan Referandumu ve 24 Haziran seçimleri de 21 Temmuz 2016’de resmen ilan edilen OHAL koşullarında yapıldı. Önümüzdeki günlerde Meclis Genel Kurulu’nda kabul edilmesi beklenen yeni yasanın işlevi ne olacak?
Türkiye’de OHAL sürecinin 24 Haziran sonrasında da devam edeceğine yönelik bir çıkarımda bulunmak için çok uzak görüşlü olmak gerekmiyordu. İktidarın kendisini oluşturma dinamiklerine bakıldığı zaman, çelişkiler üzerinden kendisini besleyen bu yapının baskıyı ve kutuplaştırma politikalarını sürdüreceğini zaten bekliyorduk. OHAL’IN bu yeni aşaması, olağanüstülüğün olağanlaştırılması ve bunun devamı konusunda önemli bir karine.
24 maddelik yasa teklifi valilere tanınan yetkilerden gözaltı sürelerine pek çok önemli düzenlemeyi içeriyor. Ancak OHAL Khk’leriyle ihraç edilmiş ilk isimlerden biri olmanız hasebiyle, teklifin 19. maddesini soralım. İhraç edilen kamu görevlileri ve öğretim üyelerinin ‘aklanmaları halinde’ yeniden göreve dönme şartlarını düzenleyen bu madde sizde nasıl bir hissiyat uyandırdı?
Bir göz bağlama faaliyeti çerçevesinde (Batıya doğru bir mesaj olması bakımından da) demokratik ilerleme için sürecin değiştiği izlenimini verecek küçük parçalı değişimler olabilir. Ama bunların kesinlikle dönemin siyasal aklının temel dinamiklerini değiştiren şeyler olmayacağı konusunda izlenimim var. Bulundukları ortamda siyasal, sosyal hayatın parçası olan, bulundukları kentin üniversitesinde, sendikasında, Stk’sında toplumsal ve siyasal hayatın dönüşümüne emek veren kişilerin üniversitelerine döndürülmemeye hazırlıklı olmaları gerektiğini düşünüyorum. Ama akşam haber bültenlerinde sekiz saniyelik bir haber aralığında “KHK’Lİ akademisyenler üniversiteye döndü” şeklinde bir göz bağlamacılığına imkan tanıyacak kısmi örnekler olabilir. İhraç yetkisinin kurumlara, üniversitelerde de rektörlere kadar düşürüldüğü bir ortamda, açıkçası üniversiteye dönüş konusunda iyimser değilim.
Dolayısıyla üniversitelerde yüzünü bilime, barışa, demokrasiye dönen akademisyenler üzerindeki tehdit daha güçlendirilmiş oldu...
Evet. Sizinle yaptığımız bir söyleşide, KHK ile ihraç edilmiş akademisyenlere ilişkin bir sorunuza daha akademik üretime yönelik cümlelerle yanıt verdiğimi hatırlıyorum. Oysa KHK ile ihraç edilenleri bugün tutuklamalar, hapislikler ve benzeri bağlamlarda konuşur olduk. Bu yüzden siyasal iktidar sahiplerinin lafzından çok, toplumsal dinamiklere bakmak gerekli. Görünen ve aslında olan ayrımına gelince şunun altını çizmek isterim: 24 Haziran akşamı yaşadığım İzmit’te saat 21.00’da düğmeye basılmışçasına sokaklara dökülen kitlenin, yaratılan gürültülü şenlik halinin, saklanma ihtiyacı duyulmayan silahlarla ateş açmaları seçim sonrasında çıkarılan Khk’larla bir arada düşünmemiz gerektiği inancındayım. Rejimi yazılı resmi metinler üzerinden değerlendirmek tabii ki önemli, bunlar satır satır okunmalı ve eleştirel değerlendirmelerin konusu olmalı. Ancak bunu yaparken sokakta, fabrikada, okulda olup bitene kulağımızı tıkamamak gerekiyor. Oralardaki, bir kısmı tuhaf, işaretler anlaşılmayı bekliyor.