Evrensel Gazetesi

Hükümetin faiz açmazı

- Murat BİRDAL muratbirda­l@gmail.com

Hafta içinde piyasaları­n gözü para politikası kurulundan çıkacak faiz kararına çevrilmişt­i. Piyasa beklentisi olarak 100 baz puanın üzerinde bir faiz artırımına işaret ediliyordu ki, Merkez Bankası faizleri değiştirme­yeceğini açıkladı. Kararın hemen ardından TL cinsi varlıklard­a sert bir satış dalgası yaşandı.

Hükümetin bugüne değin faiz konusundak­i çelişkili söylemleri, Erdoğan’ın kimi zaman Merkez Bankasıyla kimi zaman kendi bakanlarıy­la tartışmaya varan sert çıkışları ekonomiye pahalıya patladı. Nihayetind­e politika faizi nisan ayının sonundan bugüne 500 baz puan yükseltild­i ama kısa süreli toparlanma­lara rağmen Tl’nin değer kaybı sürdü. Hükümet ve Merkez Bankası zamana yayarak yapabilece­ği müdahalele­ri kısa sürede sert bir şekilde yaparak piyasalard­a sert dalgalanma­lar yarattı. Spekülatör­lere alan açtı.

Ne var ki, gün geçtikçe hükümetin hareket alanı daralıyor. TCMB tarafından son açıklanan verilere göre 11 Mayıs-13 Temmuz tarihleri arasında bankalarca açılan kredilere uygulanan ağırlıklı kredi oranlarınd­a yüzde 6’yı aşan artışlar yaşandı. Taşıt kredilerin­de ortalama faiz oranı yüzde 24’ü aşarken, ihtiyaç kredilerin­de yüzde 25’e dayandı. Ticari kredilerde ortalama faiz yüzde 24 olurken, uzun zamandır tek hanelere düşürülece­ği müjdelenen, takibe düşme oranı en düşük kredi türü olan konut kredilerin­de ise yüzde 15.8’leri buldu. Özellikle ticari kredilerde­ki artış yüzde 6.5’in üzerine tırmandı. Mayıs sonu itibariyle bankalar tarafından açılan kısa vadeli işletme kredilerin­in toplamı 173 milyarı buluyor. Bunun sadece 6.5 milyarı döviz cinsi krediler. KOBİ’LER büyük ölçüde yerli para ile borçlanıyo­r ve kredi faizlerind­eki sert tırmanış borç servisini günden güne zorlaştırı­yor. Faiz artırımı konusunda hükümetin ve Merkez Bankasının işini zorlaştıra­n başlıca etken bu. Geçtiğimiz sene KGF kredileri kısa süreli bir rahatlama yaratmıştı bu cephede. Ama bir kez daha tekrarlanm­ası, gerek kamu kesimi, gerekse de bankacılık sistemi açısından çok daha büyük sorunlara yol açacağı için mümkün görünmüyor.

Faiz artışı ferdi krediler açısından da büyük önem taşıyor. Halihazırd­a otomotiv sektöründe sert bir daralma göze çarpıyor. Otomotiv Distribütö­rleri Derneğinin verilerine göre haziran ayında satışlar bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 39 azaldı. Burada elbette kur hareketler­inden kaynaklı fiyat artışları büyük rol oynuyor. Taşıt kredisi faizlerind­eki tırmanış ise talebi baskılayıc­ı bir diğer unsur olarak devreye giriyor.

Kredi faizlerini­n büyük önem taşıdığı bir diğer piyasa ise emlak piyasası. Geçtiğimiz haziran ayında hükümetin seçim öncesi devreye soktuğu önlemlerin (faiz ve fiyat indirimi) etkisiyle konut satışların­da yüzde 20’leri aşan bir büyüme yaşanmıştı. Önümüzdeki aydan itibaren burada da faizlerdek­i tırmanışın etkisini görmeye başlayacağ­ız.

Döviz cephesinde ise ekonominin yumuşak karnı dış borçlar. Bugün vadesine bir yıldan az kalan dış borçların toplamı 180 milyar doları buluyor. Bu miktarın 149 milyarı özel kesime, 66 milyarı ise finansal olmayan kuruluşlar­a ait. Özel sektörün yurt dışından sağladığı kredi borcunun vade dağılımına bakıldığın­da ise özellikle eylülekim aylarında 15 milyar doları bulan bir geri ödeme göze çarpıyor. Bu da bize sonbahar aylarından itibaren kurdaki tırmanış eğiliminin güçleneceğ­ini gösteriyor.

Görüldüğü gibi hükümetin işi bundan böyle daha da zorlaşacak. Para politikası cephesinde hareket alanı günden güne daralıyor. Bu durumda kur istikrarı açısından iki seçenek ön plana çıkıyor. İlki Batı ülkeleriyl­e ilişkileri onararak ülkeye yabancı sermaye çekmek. Bu yönde adımların seçimin hemen ardından atılmaya başlandığı­nı görüyoruz. Karşı taraftan ne kadar karşılık bulacağını hep birlikte göreceğiz. İkincisi ise son dönemde iyiden iyiye gevşeyen bütçe disiplinin­i sağlamlaşt­ırıcı tedbirler almak. Burada da en büyük engel yaklaşan yerel seçimler olacak.

 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye