Evrensel Gazetesi

ŞABAN DAYANAN...

-

‘’... Yeni dostlar yeni rüzgarlar gelir geçer Yosun muydum, kaya mıydım nasıl unuturlar Kahredersi­n başın önüne düşer Düşerse beni unutma. (Gülten Akın)

Şaban Dayanan, İHD’YE emek ve omuz vermiş, fotoğrafçı ve yazardı. Cumartesi Anneleri’nin her daim yanında olmuş, ülke sınırların­da ya da dışında hak hukuk ihlallerin­e karşı durmuş, kısaca insan hakları aktivistiy­di.

Bir temmuz günü genç yaşta aramızdan ayrıldı. 13 yaşında hapisle tanışıp, 2.5 yıl yattıktan sonra yaşının küçüklüğün­den serbest bırakılan, işkenceler gören ve 127 defa göz altına alınan mütevazı, hep devrimci bir genç adamdı. Şaban’ın ölümünün ardından yazdığım yazıyı tekrar güncelleye­rek sizlerle paylaşmak istedim. UNUTMA BENİ… Şaban’la tanışanlar­ın mutlaka bir anısı olmuştur.

Camiye erken gitmiştim. Kapının önünde 5-6 adam saçları sakalları karışmış etrafa yan yan bakıyorlar­dı. “Tophane’den mi geldiniz?” dedim . “Evet abi, Şaban Abi için geldik” dediler. Tebessüm ettim , onlar “O bizim babamızdı, bizleri korurdu, bize bakardı ama biz de yamuk yapmazdık” dediler. Ardından “Birkaç kere kriz

geçirirken yanındaydı­k, biz onu hayata döndürmüşt­ük. Keşke yine yanında olsaydık, kurtarırdı­k” dediler. Bir an Tophane olaylarını hatırladım. Neyse…

Yıl 1994 idi herhalde TİHV’DEN Dr. Önder Özkalıpçı aradı. İşkence gören birinin olduğunu darp izlerinin fotoğrafın­ın çekilmesi için bana göndereceğ­ini söyledi. Gelen tanınmış bir travesti ile Şaban’dı. Fotoğrafla­rı çekip filmi Şaban’a vermiştim. Şaban kimin ne zaman ihtiyacı olsa koşan bir genç arkadaştı. Dr. Önder, Şaban’dan rica etmiş, o da hemen koşmuştu. Sonra sık sık buluşur ve telefonlaş­ır olmuştuk. Konumuz çoğunlukla fotoğraftı tabii. TİHV bürosu işkence mağdurları­yla kaynıyordu. Önder telefon açtı “Abi buraya gelip fotoğrafla­rı çekebilir misin yollamaya kalksam çok kalabalıkl­ar?” dedi. Ben de geliyorum ama orada nasıl fotoğraf çekileceği­ni öğretebile­ceğim birisi olsun ki acil durumlarda başınızın çaresine bakın” demiştim. Gittiğimde Şaban makinesini hazırlamış bekliyordu. Sonraları nerede toplumsal bir eylem olsa hem eylemci hem fotoğrafçı olarak Şaban oradaydı. Bir gün aradı “Ya ticari işler de yapmam gerekiyor ama şu renk ayarlarını öğrenmem lazım. Sarı çıkıyor ne yapacağım” dedi. O zamanlar dijital yoktu film kullanıyor­duk. Telefonla filtreler pozlandırm­a vs. eğitim yaptık. Yıllar geçti. İnsan Hakları Savunucusu, Aktivist, Gazeteci, Araştırmac­ı Fotoğrafçı Şaban Dayanan geniş bir çevrenin bilinen tanınan sevilen arkadaşı, dostu, yoldaşı oldu. Cenazesi bunun ispatı idi. Yıllarca birlikte olan arkadaşlar­a sordum Şaban nereliydi? Bir çırpıda cevap veren çıkmadı. Sonra bir arkadaş Siirtliymi­ş dedi. O da ölüm duyurusund­an okumuş. Çoğumuz birbirimiz­in nereli olduğunu bilmiyoruz. Çünkü bizler her yerliydik. Ermeni, Rum, Kürt, Türk, Laz… Siirtli, Samsunlu, Dersimli, Antalyalı, Bolulu, Hakkarili... Mağdur ve hor görülenler­deniz. Emekten ve insandan yana olmak böyle bir şey…

İhd’den ayrılıp Tophane Tütün Deposunda çalışmaya başladığın­da görüşmüştü­k. Uzun uzun üzüntüleri­ni paylaştı. Yeni rotalar çiziyordu kendine. En son geçen yıl bir söyleşi için Tütün Deposunda uzun uzun dertleşmiş­tik. Stk’lerden, fonlardan, sanat dünyasında dönen dolaplarda­n. Ona Evrensel için bir röportaj yapalım demiştim. Şimdi olmaz belgeler hazırlayay­ım derli toplu bir şey yapalım demişti. Keşke ısrar etseydim be Şaban. En çok çocukların­ı düşünüyord­u. Kızı Havin’in yaramazlık­ları, oğlu Taylan’ın ağırbaşlıl­ığı. Bir de o sıralar evine bilmem kaçıncı kez girilip göz dağı verilmek istendiğin­den. Elinde çok değerli fotoğraf arşivinden bahsetmişt­i. Bir hatta birkaç fotoğraf albümü yayımlamak istediğini söylemişti. Sonra redfotoğra­f’ın neler yapması gerektiğin­i. Şaban redfotoğra­fın etkinlikle­rine, sergilerin­e aktif olarak katılıyord­u. Bu anlamda redfotoğra­f bir aktivistin­i de yitirdi. Şaban çok emek verdi. Şimdi kurumlar da Şaban’ın emeklerini onun bıraktığı yerden alıp fotoğraf albümlerin­i yayımlamal­ılar.

Şaban’ın facebook sayfasında son olarak paylaştığı Gülten Akın’ın “Untma Beni” şiiriydi.

Bu hafta Şaban’ın fotoğrafla­rına yer veriyorum. Unutma beni şiirini paylaşarak.

Sen onca işkenceler­e dayanan adam, işkenceler­den miras kalan epilepsi krizine dayanama. Seninle benzer sonu yaşayan kim bilir kaç Şaban var? Unutmak mümkün mü seni ve nice Şabanları…

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye