KELEŞOĞLU: DIŞ POLİTİKADA GÜÇSÜZLÜK SÖZ KONUSU
KANUN hükmünde kararnameyle (KHK) İstanbul Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden ihraç edilen Yrd. Doç. Dr. Erhan Keleşoğlu, ABD ile Türkiye arasındaki pazarlık iddiasını gazetemize değerlendirdi.
Ebru Özkan’ın Türkiye’ye iade edilmesine karşın Brunson’un iade edilmesinin ABD tarafını kızdırdığını belirten Keleşoğlu şunları söyledi: “Brunson Evangelist bir rahip. Trump’ın Evangelistlerden çok ciddi bir desteği var. Trump’ın Yardımcısı Mike Pence de Evangelist ve ileri gelenlerinden birisi. Şimdi perde arkasında Evangelist tabanından önde gelenlere bir söz verildiyse kamuoyu önünde olmayan bir şekilde ve bunun pazarlığı neticesini alamadıysa bunun getirmiş olduğu bir öfke söz konusu olabilir” dedi.
Brunson’un vakasının önümüzdeki dönemde Erdoğan’ın dış politika yapımına dair ip uçları verdiğine dikkat çeken Keleşoğlu, Erdoğan’ın dış politikada esas karar alıcı olacağını ve son sözü söyleyeceğini belirtti.
‘YARGININ BAĞIMSIZLIĞINDAN SÖZ ETMEK GÜLÜNÇ’
OHAL döneminde çıkartılan Khk’ler ile devletin güvenliği meselesinde MİT’LE ilgili düzenlemeler yapıldığı ve tutukluların iadesine ilişkin bir hüküm getirildiğini ve bunun da Meclisten geçerek kanunlaştığını da hatırlattı.
Almanya vatandaşı gazeteci Deniz Yücel’in Almanya’ya iade edilmesinin mahkeme kararı olmadan yapıldığını da hatırlatan Keleşoğlu, “Dolayısıyla bu tür pazarlıklarda yargı bağımsızlığından söz etmek gülünç. İsrail için de aynı durum geçerli” dedi.
“Takas pazarlıkları” Türkiye yönetiminin “pazarlık gücü”nü mü yoksa dış politikadaki güçsüzlüğünü mü ortaya koyduğuna ilişkin soruya Keleşoğlu şu yanıtı verdi: “Tabi bir güçsüzlük söz konusu diyebiliriz. Çok fazla mesele var. Çok fazla hasım var. Bunların dış politikada azaltılması gerekiyor. Bu kadar fazla hasımla aynı anda kavga etmek bir devlet açısından ciddi bir zafiyet oluşturur. Dolayısıyla müttefiklerin artırılması, hasımların azaltılması gerekiyor dış politikada.”