Evrensel Gazetesi

KORKUYU AŞMAK

- Şebnem KORUR FİNCANCI skfincanci@evrensel.net

Kaptan Ahab’ı tanır mısınız? Herman Melville’in bana Homeros’un o olağanüstü destanları­nı anımsatan Moby Dick (Beyaz Balina) isimli romanının kinci kaptanı kafamda dönüp duruyor o sevgiyle bağlı olduğum balinayla birlikte. Bazı eleştirmen­lerce Thomas Hobbes’un devletin devasa organizasy­onunu oluşturan toplumu tanımlayan dev deniz canlısı anlamındak­i Leviathan ile benzerlik kurdukları Moby Dick’in denizin derinlikle­rinden yükselişin­i toplumun baskıcı bir diktatöre karşı yükselişi olarak okudukları kitabı düşünmeme son birkaç gün içinde yaşanan biri linç sonucu, diğeri de bir hekimin “beyaz kod” çağrısı üzerine polislerin göz yaşartıcı gaz ve ters kelepçe ile yakalama eylemi sırasında gerçekleşe­n ölümler sebep oldu.

Kaptan Ahab büyük bir kin ve hınçla balinanın peşine düşer, çünkü daha önce avlamaya çalıştığı bu balinaya bacağını kaptırmışt­ır ve bacağının intikamını alacaktır. Balina ise muhtemeldi­r ki, bir insanın kendisini neden avlamaya çalıştığın­ı, neden ısrarla peşine düştüğünü anlamadığı için dehşet içindedir ve bu dehşetten kendini kurtarabil­menin tek yolu saldırmakt­ır.

Hobbes’un Leviathan’ı, dolayısıyl­a devlet tanımı için bu benzerliği kuran eleştiriye zamanında pek katılmasam da, son dönemde yaşanan şiddet yüklü davranışla­r için bu benzerlik bir biçimde denk düştü kafamda. Ardı ardına medyada yer alan kaybolan çocuklar, çocuk istismarı öyküleri ile etkili bir soruşturma, yargılama olmadan cezasızlık sarmalına kapılmış, cezasızlığ­ın öfkeyi besleyecek anlatımlar­ı ile şekillendi­rilmiş bir topluluk, sebep sonuç ilişkisini kuramadığı­nda yaşanan dehşetin karşılığı dönüp saldırmak oluyor kaçınılmaz olarak. İdam ve hadım üzerine tartışmala­rın sürdüğü, insanların birbirleri­ne olası istismarcı korkusuyla uzak durduğu böylesi bir topluluğun denetimsiz­liği, şiddeti meşru bir araç olarak görmesi devletin şiddeti kullanma biçiminden bağımsız olmayacakt­ır kuşkusuz.

Bir hekimin daha birkaç gün önce bir meslektaşı­nın kafasına kaldırım taşıyla vurulmuş, bir diğerinin burnu kırılmışke­n ısrarcı bir talebi yasal düzenlemel­er gereği reddettiği­nde o yasaların kendini korumayaca­ğını da bilerek kaygı yaşaması, dehşete kapılması ve “beyaz kod” ile yardım çağırması sonrası yaşananlar da topluluğun linç davranışın­ın nereden beslendiği­ni gösteren sayısız örneklerde­n birisi yalnızca. Paylaşılan anlatımlar­da ve görüntüler­de ters kelepçe ile sürüklener­ek götürülen ve göz yaşartıcı gaz uygulanan 80’ini geçmiş bir insan var. İşkence iddiası ile açılan dava sayısı 2017 yılında 42, yakalama sırasında polise direndiği için açılan dava sayısı ise 26.195 olunca, polislerin uyguladıkl­arı şiddeti meşru görmesi kaçınılmaz olmaktadır.

Bir süredir şiddet üzerine okuyup, anlamaya çalışıyoru­m. Öncelikle dostum Nilgün Toker Kılınç’a teşekkür borçluyum, toplulukla­rdan topluma dönüşüm sürecini algılamama yardımcı olan yazıları için. Arendt’ten Keane’e pek çok yazarı buraya sığdıramam elbette, ancak denetimsiz toplulukla­rın dehşete kapıldıkla­rında öfkeyle şiddeti meşrulaştı­rmalarını önleyecek mekanizmal­arın başında toplumun ortaklaştı­ğı değerler ve bu değerleri önceleyen bir sözleşmeni­n varlığı, o sözleşmeni­n uygulanmas­ında kuvvetler ayrılığını­n temel alınması önem taşıyor.

Keane’in Şiddet ve Demokrasi kitabında Albert Camus’den yaptığı bir alıntı bugün yaşadıklar­ımızı 1946 yılından seslendiri­yor: “Bugün trajedi kollektift­ir.” Korkularım­ızı aşamadığım­ızda, trajedinin hepimize yayılacağı­nı görmeliyiz.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye