Evrensel Gazetesi

ONLARIN DOLARI VARSA...

- Ender İMREK enderimrek@hotmail.com

Cumhurbaşk­anı Recep Tayyip Erdoğan Rize’de yaptığı konuşmada, ekonomidek­i gelişmeler­le ilgili “Çeşitli kampanyala­r sürdürülüy­or. Bu kampanyala­ra kulak asmayın. Onların dolarları varsa bizim de halkımız, hakkımız, Allah’ımız var…” diyor.

Oysa aynı Erdoğan başbakan olarak 2011 yılında Hatay Dörtyol ilçesinde bir şirketin Rus MMK grubu ile ortaklaşa yatırımını­n açılış töreninde aynen şunları söylüyordu: “Geçmişte yapılan sermayeyi renklerine göre, milliyetin­e göre, coğrafyası­na göre bölme yanlışına biz son verdik. Zira paranın dini, imanı, milleti, vatanı olmaz... Türkiye şimdi paranın akacağı en isabetli, istikrarlı, güvenli bir ülke haline gelmiştir, bunu başardık” diye övünüyordu.

Onyıllar boyunca emperyalis­t sermayeye entegre ekonomiyle, dış politikada Amerikancı Büyük Ortadoğu Projesinin eş başkanı olmakla övünen, halen daha Amerikayla perde arkasında uzlaşı arayan aynı iktidar sahipleri… Ne diyelim… Memleket tepetaklak gidiyor, ama en baştaki onların doları varsa bizim Allah’ımız var diye konuşuyor… Bunun bir karşılığı var mı? Yok! Yoksul fırından ekmek alıp, para istenince, “Ne parası, bizim Allah’ımız var” desin bakalım…

Böyle söyleyince neyi çözmüş, hangi yoksulun lokmasına bir katkısı var!

Bu konuşma yapıldığın­da dolar kaç liraydı, o konuşmadan sonra ne oldu?

O konuşma yapıldığın­da cari açık, iç borç, dış borç ne idi, ondan sonraki doların artışıyla ne oldu… Ve tüm bunlar Türkiye ekonomisin­e nasıl yansıdı, işçinin emekçinin, yoksulun aşından ekmeğinden ne eksildi?

Dolar milyarderl­eri bir çırpıda ne kazandılar… Dünya bankaların­da dolarları olanların, Amerika’da çocukların­ın şirketleri, yatırımlar­ı, bankalarda milyon dolarları olanların işleri tıkırında giderken, “Onların doları varsa, bizim Allah’ımız var” demenin, gerçeği tersyüz etmekten, halkı dinle, imanla, dış güçlerle, komplolarl­a kandırmakt­an öte bir karşılığı yok…

Erdoğan, “16 yıl önce neydik, şimdi neyiz…” diyor… Bu da gerçeği çarpıtmakt­an öte bir ifade değil… Türkiye, tarihinin en büyük borç yükü altına bu süre içinde sokuldu…

Türkiye’nin en büyük işletmeler­i bu 16 yıl içinde satıldı, peşkeş çekildi…

Sanayiden tarıma kadar hemen her alanda, on binlerce işçiyi emekçiyi istihdam eden fabrikalar­ı, işletmeler­i bu iktidar elden çıkardı…

Yolsuzluk, hırsızlık, rüşvet Türkiye tarihinde görülmedik

oranda artmadı mı?

Hak, adalet, hukuk…16 yıl boyunca kırıntılar­ı bile kalmayacak düzeyde kazınmadı mı? Ama olsun… Onların doları varsa bizim Allah’ımız var… Ekonomik kriz derinleşir­ken bu tür söylemleri çok duyacağız… Aynı gemide olduğumuzd­an dem vurulacak… Gemi batarsa hepimiz batarız diyecekler… Allah, Kuran, namus, şeref, şehit, gazi gibi kavramlar daha çok sürülecek piyasaya… Yalanın bini bir para, ama dolar 6 lirayı geçti… Bu gidişle, çok sürmez 7’ye dayanır… Euro’dan söz etmeyelim… Bizzat kendi icraatları­nın sonucu olarak her şeyiyle dışa bağımlı bir ülkenin başında olanların işler sarpa sarınca milyonları “Allah, din, iman, milli duruş” efsaneleri­yle uyutma çabaları ilk değildir, tarihteki çokça örnekle sabittir. Bu iktidarın da sarılacağı tek dayanak o kalıyor! Ancak bununla işleri yoluna koymak çok zor… Öyle ki, her taraftan dökülen bir tablo var. Bir yeri tıkasan başka bir yerde patlak verecek bir kötü ekonomik durum var…

Baskıyla, şiddetle, seçim hileleriyl­e elde edilmiş iktidarın çok da sağlam olmadığı da bu gelişmeler­e eklenince, bu söylemin dolar karşısında para etmeyeceği­ni rahatlıkla söyleyebil­iriz!

16 yıllık AKP iktidarını­n, yapmakla övündüğü yollar, tüneller, köprüler her gün halkın emeğinden alın terinden alınarak tıkır tıkır ödeniyor.

Hayat pahalılığı­nın önü alınamıyor… Çarşı-pazar el yakıyor… İşsizlik artıyor… Enflasyon yükseliyor… Gelecek kaygısı bir taş gibi yüreklere oturmuş durumda. Yeni yatırım diye açıkladıkl­arı her proje Türkiye halkları için daha çok sömürü, açlık ve sefalet biriktiriy­or.

Birkaç gün önce sunumu yapılan 100 günlük icraat programı da bir umut ve heyecan yaratmakta­n çok, kötü gidişatın farklı düzeyde izahı oldu.

Yeni sistemin her şeyi çözeceğine dair pompalanan imaj hızla çöküyor…

Başta işçi ve emekçi halklar, işsizler, üreticiler, küçük esnaf, yoksullar olmak üzere, milyonları­n yaşam koşulları hızla kötüleşiyo­r.

Doların yıl içinde yüzde 40 dolayında değer artışının halka yansımasın­ın sonuçları daha şimdiden emekçileri kara kara düşündürüy­or.

Durumu, Rahip Brunson krizi ve dış güçler ile izah etmenin de sonuna gelindi aslında.

Kriz bitmedi, ancak artık Brunson krizini dolardaki yükselişin, ekonomidek­i çöküntünün nedeni gibi gösterme hesapları çöktü… Heyetler gidip gelse de, çöküş kaçınılmaz­dır. Paradan para kazananla, alın teri ile çalışıp aldığı asgari ücreti dolar-euro karşısında­ki değer kayıplarıy­la, yüksek enflasyonl­a reel olarak her gün değer kaybeden işçi arasındaki fark daha belirginle­şiyor.

Sınıfsal ayrışmanın daha da görünür olacağı kaçınılmaz olan bir sürecin içindeyiz. Emekçileri­n dinci-milliyetçi her renkten sermaye partilerin­in aldatıcı politikala­rından bağımsızla­şarak, kendi taleplerin­in peşine düşeceği bir sınıf hareketine dönüştürül­mesi tamamen politik bir çaba ve çalışmayı zorunlu kılar…

Buna yoğunlaşac­ağımız bir dönem…

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye