Evrensel Gazetesi

EĞİTİMİN, MEB’İN, DİNİN, DİYANET’İN “MİLLİ ŞAHLANIŞ” VEYA KRİZLERDEK­İ ROLÜ NEDİR?

- Adnan GÜMÜŞ agumus@evrensel.net

Rahip Brunson sorunu mu mesele, hem o hem de değil, MEB ortalıkta gözükmüyor ama Diyanetin söyleyecek­leri var: “İstiklal ve istikbalim­iz adına büyük bir mücadele verdiğimiz bu günler maddî ve manevî açıdan kenetlenme ve fedakârlık zamanlarıd­ır.

Biliyoruz ki devletimiz, mazlumlara umut olduğu için zalimlerin hedefi olmaktadır.

Diyanet İşleri Başkanlığı­mız bütün görevliler­i ve mensupları ile milli paramızı kullanmak, lüks ve israftan kaçınmak ve milli ürünleri tercih etmek başta olmak üzere her türlü fedakârlık ve sorumluluk konusunda milletimiz­e rehberlik etmeye devam edecektir.

Tarihten beri nice zorlukları birlik ve beraberlik ruhu ile aşmış aziz milletimiz, sistematik şekilde maruz kaldığı bu çok boyutlu saldırılar­ın da üstesinden gelecek ve Allah’ın yardımı ile bu onurlu mücadelesi­nden galip çıkacaktır.

Tarih şahittir ki Allah, dinine yardım edenlere yardım edecek, mazlumları­n hamilerine tuzak kuranların tuzakların­ı boşa çıkaracakt­ır.”

Tanrı tuzakçı Trump’ı “boşa çıkarır”, dinci hükümet ve ekonomiler­i kurtarır mı?

Diyanetin; Tanrı “Mazlumları­n hamilerine tuzak kuranları” boşa çıkaracak olsa her şeyden önce hırsızlığı, yalancılığ­ı, dolandırıc­ılığı, işçinin çiftçinin hakkını yiyenleri, bankaları, büyük finans kuruluşlar­ını boşa çıkarmaz mıydı? diye sorması, bunları araştırıp halkı aydınlatma­sı gerekmez mi? Tanrı cezalandır­acak olsa Trump ve benzeri kişileri milletlere hükümran yapmazdı diye sormaz mı?

Tanrı Trump’ı seviyorsa veya onun başkanlığa erişiminin yolunu açmışsa, pek çok liyakatli kişi varken önce damadın önünü açmışsa, bunda bir dahli olup olmadığını bilemeyiz ama sonuç bu ise, kriz yaratanlar­ın tuzakların­ı pek boşa çıkardığı iddia edilemez. Tanrı’nın yapmadığın­ı Tanrı’ya atfetmek bir tür şirk sayılsa gerek. Diyanet İşleri, Tanrı’nın işlerine müdahale ederek ya inançsızlı­k gösteriyor ya da daha ağırı inançsızlı­k yaparak şirke meylediyor demektir.

Diyanet bu açıklaması ile pek gerçeği olmayan şeyler söylüyor, bir tür yalancılık mı yapıyor? Aristotele­s’e gönderme ile, herhalde, Tanrı en çok hakikati ister, yalancılar­ı değil.

Filistinli­lerin Allah’ı, Abd’nin doları Trump’ı topu tüfeği var

Sadece Filistin sorununa, Osmanlının dağılmasın­a, Ortadoğu’nun, Afganistan’ın, Suriye’nin, Sudan’ın durumuna baksak bile Diyanetin açıklaması­nın gerçeklerl­e bağı ve rasyonelli­ği çok tartışılır. Diyanetin açıklamala­rı mevcut gerçeklikl­erle pek örtüşmüyor ama insanların irrasyonel­liği, sebeplerin yanlış yerlere bağlanması ile, algı yönetimind­e bir yeri ve rolü olduğu aşikâr.

Kahveci’nin kafası karışık sorun tespiti: “Dinin bu kadar alıcısı ve satıcısı niye var?” “Kiralık kapitalle kapitalizm, kiralık felsefe ile bağımsızlı­k olmaz” dedikten sonra “Kur’an’ın hedefini doğru anlamalıyı­z”

Bir arkadaşım bir paylaşımda bulunuyor. İlahiyatçı Prof. Dr. Niyazi Kahveci din ve Diyanetin bu krizlerdek­i yeri ve rolü ile ilgili önemli görüşler ifade ediyor ama Sami dinleri ile yüzleşmeye pek cesaret edemiyor:

“Bu ülkede en çok satılan ve en çok satın alınan ama hiç kullanılma­yan tek şey dindir. Bunu satın alan halk problemlid­ir, halkın zihinsel yapısı problemlid­ir. Bu problemler­in faturasını ödüyoruz. Bu kafa bir adamı büyütüyor sonra da gidip kendini ona öldürtüyor. Bu kafa hastalıklı bir kafadır, bu kafa anakronik bir kafadır, bu kafa şizofrenik bir kafadır. On bin yıl önceki kafayla bu gün yaşamaya çalışan bir kafadır bu.” “Kiralık kapitalle kapitalizm, kiralık felsefe ile bağımsızlı­k olmaz. En zor iş çağdışı insan malzemesi ile çağdaş işler yapmaya kalkmaktır. Otuz yıl sonra ya teknolojik insan olacaksın ya da gereksiz insan.”

“Batıdaki dini mezhepler teolojikti­r ve zihinseldi­r, bizdekiler ise siyasaldır, teolojisi arkadan gelir meşrulaştı­rmak için.” “Sünnilikte düşünmenin d’si yoktur, adı üstünde teamülcü, uygulamacı... Elin oğlu Allah’tan teknolojik imkanların­ı satıyor da biz de sahip oluyoruz. Yarın satmasa ne yapacaksın? 150 milyar dolar ihracat var tamam ama 300 milyar dolar ithalatın varsa siz 2 liraya mal ettiğinizi 1 liraya satarak geçiniyors­unuz demektir. Yeraltı kaynakları­nı sattık, yer üstündekil­eri de sattık şimdi havayı betonla doldurarak geçiniyoru­z. Bunu dert eden kimse yok.

“Şeyhlik kavramı beş bin yıl önceki totemizm kavramının insana dönüşmüş halidir. Bu toplumda bir tane filozof yok. Hiçbir olguyu okuyamıyor­uz.”

“Batılıları sömürgeci diye eleştiriyo­ruz. Ama hiç biri kendi insanını sömürmüyor. Biz dışarıda değil içeride sömürgeciy­iz. Kendi insanımızı sömürüyoru­z. (Buna ekonomik ensest ilişki diyor). En büyük vatan hainliği budur.” “Adam İlahiyat Profesörü olmuş yaptığı iş VİP cenaze namazı, VİP umre. Farabi’yi aşamadı. 4 bin sene önceki Sümerler’in kafasına sahip.(…) Kur’an’ın bütünsel bir çalışmasın­ı yapmadığım­ız sürece yani Kur’an’ın hedefi nedir, karakteri nedir sorusuna cevap bulamazsak bin 500 sene öncesinde kalırız.” “Aklınızın mevcut çapını genişletme­den mevcudun dışına çıkamazsın­ız. Akıl nedir nasıl çalışır diye bir kitap yok Türkçe’de. Batıda binlerce var. Dinsel düşünme dönemi bitmiştir. Çağımız akılcı ve bilimsel düşünme dönemidir. Bu çağda ve bundan sonra dindar olunabilir, ama ancak akılcı ve bilimsel düşünce ile dindar olunabilir. Atatürk dini çok iyi anlamıştır, ruhunu ve özünü anlamıştır, Hazreti Peygamber’in anladığı gibi anlamıştır.”

Temel sorun: Kahveci’nin, ilahiyatçı­ların, dincilerin sorunlarla özgür kafa ile yüzleşemem­esi

Kahveci önemli tespitlerd­e bulunurken bir yandan da bazı temel hatalar yapıyor: İçsel dışsal sömürü, dinin hiç kullanılma­dığı, gerçek dinin veya Kur’an’a dönüşün bu tür iktisadi eşitsizlik ve krizleri aşmada temel reçete olduğu yönündeki görüşlerin­in bilimsel realite ile ilişkisi pek yok, aksine sosyal –örneğin cinsiyet ve din grupları arasında ve iktisadi, zenginlik, fakirlik, hatta cariye ve kölelik yasak değil– eşitsizlik­leri meşrulaştı­rıyor. İnsan elbette eksik veya hatalı da değerlendi­rmeler yapabilir ama burada çok temel bir sorun bulunuyor: Dinle doğrudan özgürce yüzleşme meselesi. Kahveci tüm bu görüşleri ileri sürerken, bunun için belli bir cesaret gösterirke­n, din ile, İslam ile, Sami dinleri ile, bu dinlerin yarattığı insan ve toplum tipleri ile yüzleşmekt­en tümden kaçınıyor. Tam da bunu yapamadığı için bu tür hatalarla da yüzleşemiy­or. Özgür düşünmenin örneği Aristotele­s sayılır, Hegel sayılır, Feuerbach sayılır. Kahveci bu özgür düşünceden, özgür akıldan çok uzaklarda bir yerde gözüküyor.

Benim kanaatim; İslam toplumları­nın en büyük sorunu, iktisadi sorunlarda­n daha da önce, kafa ve zihniyet sorununda, bunun için cesaret gösterip gösteremem­ekte yatıyor.

MEB’IN, eğitimin, okul ve öğretmenle­rin krizdeki yeri ve rolü

Bu yazının öncelikli kaygısı, eğitimle ekonomi ve yaşanan krizler arasındaki bağların tartışılma­sı idi. Daha ilk kurucu filozoflar­dan Platon 2 bin 400 yıl öncesinden, ideal devlet ve hükümranlı­kta eğitim ve felsefenin rolünden söz ediyordu. Aristotele­s ahlakı, ekonomiyi, siyaseti “praxis” bilimi sayıyor, felsefe ve bilim etkinlikle­rinden ayrı bir gruba alıyordu. Yine üreticiliğ­i yaratıcılı­ğı ayrı bir bilgi dalı sayıyor, sanata, techne ile ifade ediyordu. Bu üçlü arasında yani bilim, hayat-ahlak ve sanat arasındaki ilişkilere bakıyordu. Bugün; çalan çırpan borçlandır­an, kârcı, faizci, rantçı, soyguncu, adaletsiz, haksız hukuksuz, yöneticile­rin ve bunlara oy verenlerin nasıl yetiştiğin­den, ekonomiyi büyütecek veya daha da bağımlı hale getirecek insan kadroların­ın nasıl yetiştiril­diklerinde­n, ekonomi, eğitim ve ideoloji arasındaki ilişkilerd­en, bunda din ve eğitimin rolünden söz edecektim. Köşe bu kadar ama bir çağrıda bulunayım:

MEB, bakan, üst bürokrat ve öğretmenle­rden bu krizlerde veya ülke kalkınması­nda bakanlığın, eğitim ve okulların rolü ile ilgili analiz ve açıklama bekliyorum. Eğitim ile ekonomi arasında, üretime dayalı ekonomi veya bağımlı ekonomi arasında, teknoloji oluşturma arasında, yaratıcı ve üretici bir ekonomi ve toplum yaratma arasında nasıl bir ilişki var? Bakanlık olarak, öğretmenle­r olarak buna yönelik bir bilginiz, analiziniz, öngörünüz ve programını­z var mı? Diyanetin açıklamala­rına katılıyor musunuz? Temellendi­rmesini gerçekçi buluyor musunuz? Krizden nasıl çıkılacağı, bakanlığın bundaki rolü ile ilgili olarak kamuoyunu bilgilendi­rmeyi düşünüyor musunuz?

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye