Hasta tutuklu Koçer Özdal yoğun bakımda
Samsun Bafra Cezaevi’nden Ankara Numune Hastanesi’ne tedavi için sevk edilen ağır hasta tutuklu Koçer Özdal yoğun bakım ünitesine alındı. Özdal ile görüştürülmediklerini söyleyen İHD’LI Nuray Çevirmen, “Yaşam hakkı ihlaline son verilmelidir” dedi.
Samsun Bafra Cezaevi’nde tedavi edilmek üzere 19 Temmuz’da Ankara Numune Hastanesi’ne getirilen Koçer Özdal (70), “yer olmadığı” gerekçesiyle daha önce alınmadığı yoğun bakım ünitesinde tedavi altına alındı. Özdal’ı görmeye giden İnsan Hakları Derneği (İHD) avukatı, görüştürülmediği Özdal’ın yoğun bakıma alındığını doktorlardan öğrendi. İHD Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyesi ve İHD Cezaevi Komisyonu üyesi Nuray Çevirmen, Koçer Özdal’ın hastaneye yatırıldığı günden bugüne yaşananları değerlendirdi.
‘ÖNLEM ALINSAYDI BÖYLE OLMAYACAKTI’
Özdal’ın hastanede tedavisinin yapıldığını ancak hastalığının da çok ilerlemiş olduğu bilgisini paylaşan Çevirmen, “Daha önce önlemler alınmış olsaydı bu boyutlara ulaşmayacaktı. İlk getirildiğinde Mesane kanseri olmasından kaynaklı idrar torbasının alınacağı doktorlar tarafından belirtilmişti. Ayrıca iki böbreğinin de dolaşım sistemi bozukluğundan kaynaklı görevini yerine getirmediği için diyalize giriyordu. Diyaliz tedavisi ardından son aldığımız bilgiye göre böbreklerinde kısmi düzelme olmuştu ve diyalize girmesine gerek kalmamıştı. Tetkikler devam ederken akciğerlerinde problem olduğu tespit edildi” dedi.
Ellerinde herhangi bir rapor olmadığını sadece doktorlardan aldıkları bilgiye sahip olduklarını vurgulayan Çevirmen, tüm gecikmelerin yanı sıra hastanelerin yoğun bakım ünitelerinin dolu olması gerekçesiyle de tedavisinin geciktirildiğini söyledi. Çevirmen, Özdal’ın yoğun bakım ünitesine alındığı bilgisinin kendilerine de yeni
ulaştığını ve önümüzdeki hafta içinde Özdal’ın ailesinin görüşme yapmak için Ankara’ya geleceğini paylaştı. Aileye izin verilip, verilmeyeceğini bilmediklerini söyleyen Çevirmen, “Tedavi sonuçlarını ve durumunu ancak ailesi geldikten sonra öğrenebileceğiz. Akciğerlerinden sıkıntıdan kaynaklı yoğun bakım ünitesine alınacağını biliyorduk ama ne zaman alınacağı belli değildi. Şu an alınmış” dedi.
Hasta tutukluların durumunun her geçen gün kötüleştiğine dikkat çeken Çevirmen, Adli Tıp Kurumu’ndan verilmeyen ya da “cezaevinde kalabilir” raporların, hastanelerde tetkik ve tedavilerin yapılmamasından, kötü cezaevi koşullarından kaynaklı mahpusların ölüm kıyısına getirildiğini vurguladı. “Hasta mahpusların ancak yaşama olanağının ortadan kalktığı tespit edildiğinde infazları ortadan kaldırılıyor ya da erteleniyor” diyen Çevirmen, birçok hasta mahpusun cezaevinden
çıktıktan hemen sonra yaşamını yitirdiğini hatırlattı.
‘YAŞAM HAKKI İHLALİNE SON VERİLMELİ’
Türkiye’de hasta mahpuslara yapılan bu uygulamaya artık son verilmesi gerektiğini dile getiren Çevirmen, şöyle devam etti: “Bu bir insan hakları problemidir. Yaşama hakkı ihlalidir. Yaşam hakkının sağlanmasıyla ilgili şartların düzeltilmesi gerekiyor. Yaşam hakkı amasız, fakatsız bir haktır. Hasta mahpuslar gerektiği zamanda bırakılmıyor. İnfazları ertelenenler oluyor ama hasta mahpuslar ömrünün sonuna getirilmiş oluyor ve hastalıklar artık geriye dönülemez bir noktada böyle bir çözüm kabul edilemez. Hastalıklar ilk teşhis edildiğinden itibaren gerekli tetkik ve tedavilerin yapılması, infazının ertelenmesi gerekiyor. Yaşam hakkı ihlaline son verilmelidir.” (Ankara/ma)