‘BELLİ BİR NİZAM İÇİNDE İLERLİYOR’
Son dönemde sıklıkla 221B Dergi’de de öyküleriniz bulunuyor. Bu kadar farklı öyküyü yaratma süreçleriniz nasıl işliyor? Türkiye’nin tek basılı polisiye dergisine geç de olsa dâhil oldum. İlk olarak bir Komiser Tahsin hikâyem çıktı, Temmuz-ağustos sayısında ise dikkatli okurların Tanrı Misafiri kitabından tanıyabilecekleri Çanakkale Cinayet Büro Başkomiseri Taner Tanal’ın baş karakteri olduğu öyküler serisinin ilkiyle yer aldım. Bu kadar farklı öykü, aslında belli bir nizam içinde ilerlediği için ilerleyebiliyor. Farklı yerlere dağılmış gibi görünseler de, kendi içlerinde bir bütünlük teşkil ediyorlar. Bu da benim işimi kolaylaştırıyor doğrusu…
Ben karar vermedim, hikâye beni buraya taşıdı. İlk kitap Kaçak, ikinci kitap Yüzüncü Haber ve üçüncü kitap Tanrı Misafiri sonrasında hikâyenin gidişatına göre Tahsin’in İstanbul’dan kısa bir süre de olsa uzaklaşması gerekiyordu. Benim aklıma gelen ilk yer, çok da sevdiğim Kuşadası oldu kaçınılmaz olarak… Tabii, bu kararımın altında nüfusu belli ölçekte olan şehirlerde yer alan “kentlilik kültürü”, yerel kurumların hep belli çevreler etrafında el değiştirmesi gibi ezelden beri ilgimi çeken unsurlara yer vermek istemem de yatıyor.
Bu adı taşıyan farklı türde yazılmış bir kitap daha bulunuyor sanırım. Serinin bu dördüncü kitabının adının Fotoğraftaki Kadın olmasına nasıl karar verdiniz?
Bu tarz piştiler genelde olur maalesef. Üçüncü romanım Tanrı Misafiri de Reşat Nuri Güntekin’in romanıyla adaştı. Genelde romanlarımın isimlerini doğrudan hikâyeyi yansıtacak şekilde belirliyorum. Okuyuculardan da şimdiye dek isim konusunda olumsuz dönüş almadım.
Her türde olduğu gibi polisiyenin de belli dinamikleri bulunuyor. Bunlara sadık kalırken nelere dikkat ediyorsunuz?
Okuyucu, aldatılmayı sevmez. Bunu aklımdan hiç çıkarmıyorum. Pek çok çoksatar polisiye veya gerilim / korku yazarının en büyük yanılgısı bunu ihmal etmelerinde yatıyor benim gözümde. Okur, katili veya suçluyu doğru tahmin edebilmek istiyor. Ben de bu minvalde ipuçlarını hem baş karakterlerin hem de okuyucunun gözünün önünde tutmaya gayret ediyorum. Polisiyenin
dinamikleri kadar, arka planda akıp giden hikâyelere de özen gösteriyorum. Belli bir tavır gösterebilmek, tatlı su hikâyecisi olmaktan yeğdir. Bu yüzden, cinayetler kadar politik, sosyolojik duruşlar da romanlarda önemli kabul ettiğim detaylardan.
Genç ve sıkı çalışan bir yazar olduğunuzu görüyoruz. Sonraki projeleriniz hakkında bilgi verebilir misiniz?
Ben hep, kendi sistemimin gerisinde olduğuma inanıyorum nedense… Sırada Komiser Tahsin Serisi’nin beşinci kitabı var ki o da kapağı dâhil baskıya hazır. Onun ardından iki projeme yoğunlaşacağım bir süreliğine. İlki, distopik türde ve odaklandığı alan geniş olan bir İstanbul romanı var kafamda… Bir de aklımdaki öykülerin yarısının bittiği, korku türünde bir öykü kitabı projem var.