FRANSA, AVRUPA’NIN SONUNCUSU
EUROSTAT, 2018’in ikinci çeyreği için Avrupa’daki ekonomik kalkınma sayılarını yayınladı. Veriler yılın ilk altı ayında Avrupa ekonomisinde net bir yavaşlamanın olduğunu gösteriyor: 2018’in ilk 6 ayında avro para birimi bölgesinde sadece yüzde 0.8 bir büyüme oldu, oysaki 2017’nin ikinci yarısında ise gerçekleştirdiği büyüme yüzde 1.4 idi.
Bu, Avrupalıların alım gücünü düşüren petrol fiyatlarının artmasıyla oluşan enflasyonun tekrar yükselmesi ve Avrupa Merkez Bankası’nın avro para birimi bölgesine nakit enjekte edilmesini sınırlandırılmasının sonucudur.
Fakat Avro Bölgesinde, Fransa giderek ayrılıyor: 2018’in başından bu yana ekonomik faaliyetin kalkınması en düşük bizde yaşandı. 2018’in ilk çeyreğinde sadece yüzde 0.4 bir ekonomik kalkınma ile Fransa ekonomisi avro para birimi bölgesinin ortalama büyümesinin sadece yarısı oranında büyüdü. Hatta geleceği belli olmayan Brexit ile sarsılan İngiltere’den ve geçen mart seçimlerinden bu yana siyasi bir kriz yaşayan İtalya’dan daha düşük bir büyüme gerçekleştirdi.
EKONOMİ BLOKE EDİLDİ
Kuşkusuz ekonomik büyüme mutluluğun her şeyi değildir ve bu ekonomik verinin birçok sınırı da vardır. Fakat bir ülke ekonomisinin yeni istihdam yaratması ve artı gelirin söz konusu ülkenin vatandaşlarına ek gelir olarak dağıtılma kapasitesiyle reddedilemez bir bağı da vardır. Ve daha da önemlisi (Fransa Cumhurbaşkanı) Emmanuel Macron, “işyerlerinin sırtında bir yük olan vergileri” hafifletmeye yönelik güçlü önlemler ve işverenlere ülkenin geleceğine dair derhal güven verme ile ülkenin ekonomik kalkınmasını hemen arttıracağını belirtiyordu. Oysa ki ilk aldığı önlemlerin ekonomiyi tersine bloke ettiği görülüyor. Yılın ilk aylarında sıradan vatandaşın ödediği vergilerin hissedilir bir şekilde artırılmasına bir de Devlet Demir Yolları reformunda hükümetin yasayı ne olursa olsun geçirilecek tavrı ile onaylatmasının doğurduğu uzun süreli sosyal mücadele eklenince sonuç bu oldu.
Buna bir de 2016’da zorla geçirilen el Khomri yasasının ardından 2017 son baharında ise kararnamelerle iş piyasasının liberalizasyonun da kayda değer bir sonuç doğurmadığını eklemek lazım. Tam tersine, bu yasalarda büyük olasılıkla vatandaşların tüketimini yavaşlatarak ekonomik kalkınmanın düşmesine neden olmuştur.
Uzun lafın kısası, Fransa bir kez daha gerek kuzey, gerekse de güney komşularından ayrılıyor, oysa ki 2016’dan bu yana ekonomik büyüme konusunda Avrupa sıralamasının ilk önlerine yükselebilmişti. Kuşkusuz Cumhurbaşkanının eylemini değerlendirmek için tüm cumhurbaşkanlığı süresini göz önünde bulundurmak lazım, fakat genelde ilk aylar tümünün seyrini değerlendirmek için iyi bir veri sunar...