ERKEKLİK, ADAMLIK ÖNEMLİ TABİİ!
Beşiktaş Başkanı Fikret Orman’ın hafta içinde yaptığı açıklamalar medyada ve sosyal medyada büyük ilgi gördü. Pek çok futbol yorumcusu da, Fikret Orman’ın açıklamalarındaki bazı lafları fırsat bilerek, “Yoksa Orman kendisini Beşiktaş’tan büyük mü görüyor” şeklindeki saçma sapan yorumlarla işi, ahkam kesmeyi pek sevdikleri mecraya sürüklemeye çalıştı. Büyüklük söylemleri ve büyüklük tartışmalarıyla “taçlanmamış” bir futbol muhabbeti düşünülemez zaten!.. Bu tuhaf “büyüklük” algısı ve bunu ifade etme biçimleri aslında başlı başına bu
alandaki düşünsel sefaleti ortaya koyuyor. Bunu en iyi, bir zamanların gözdesi olan şimdilerde ise daha ender duyduğumuz, “En büyük bilmem kim, başka büyük yok” tezahüratında görebiliriz. Bir takımın “en büyük” olduğunu iddia ederken aynı anda başka büyük olmadığını vurgulamak, hangi zeka düzeyinin ürünü bir söylem olabilir ki? “En büyük” sıfatını hak etmek için başka “büyüklerle” karşılaştırma yapmak gerekmiyor mu? Başka “büyükler” de olacak ki onların arasından “en büyük” belirlenebilsin… Başka “büyük” yoksa, sen nasıl “en büyük” olduğunu iddia edebilirsin? Yani, “En büyük” ile “Başka büyük yok” lafını aynı anda kullanmak en hafif tabirle gülünç… Bir anlamda, “Fanatizmin mantık karşısındaki zaferi” sayılabilir bu tezahürat…
İçi boş “büyüklük” söylemleri bir yana, Fikret Orman’ın açıklamalarında asıl üzerinde durulması gereken nokta, kullandığı cinsiyetçi dildi, lakin hiç kimse buna değinmedi. Anlaşılan cinsiyetçiliği besleyip yeniden üreten eril dil futbolda hala ciddi bir sorun olarak görülmüyor. Eril dilin insanları nasıl zehirlediğini ve ne gibi acı sonuçlara yol açtığını algılayabilmek için daha ne kadar süre geçmesi ve daha kaç canın yanması gerekiyor acaba?
En başta; stadyumlarda bir türlü önü alınamayan küfür, cinsiyetçilikten yani erkek dışındaki cinsiyetleri alt cins olarak görmekten ve onları kullanma, aşağılama, dışlama, ötekileştirme arzusundan kaynaklanan bir sorun değil mi? Cinsiyetçi dil kullanan birisinin küfürden şikayet etmesi ise tam bir garabet örneği…
“Gelin aday olun, kazanırsanız Allah yolunuzu açık etsin. Beşiktaş genel kurulu karar versin. Buyurun gelin ama arkadan dedikodu yapmayın. Bunlar erkekliğe sığmaz” diyor Orman.
Tabii ya, “erkeklik” bütün erdemleri ve olumlu kişilik özelliklerini bünyesinde toplayan yüce bir varoluş halidir!.. O nedenle dedikodu yapmak erkekliğe sığmaz! Fikret Orman, dedikodu yapmanın hangi cinse yakıştığını dile getirmese de bunu tahmin etmek hiç de zor değil... “Dedikodu yapmak erkekliğe sığmaz” demek, aynı zamanda kibarca(!) “Kadın gibi dedikodu yapmayın” demek anlamına gelir çünkü…
Fikret Orman açıklamalarında ayrıca “Bilip de konuşmayan namerttir, adam da değildir” diyor. Böyle bir konuşmanın içeriğinde “adam” vurgusu eksik kalsaydı şaşırabilirdik. Çünkü eril dilin son dönemlerdeki en favori kavramlarından birisi adamlık!.. Adamlık üzerinden erkekliği yücelten “Adamsın”, “Adam olmak”, “Adamın dibi” gibi birbirinden pespaye ifadelerden geçilmiyor ortalık…
Fikret Orman, Antalyaspor maçında taraftarların Oğuzhan’a küfür etmesini de, “Çok üzüldüm, daha üçüncü maçta nereden çıktı bu küfür. Zannedersin ki ligin sonuna geldik” sözleriyle kınıyor. Ne kınama ama!.. Neredeyse “Daha üçüncü haftada küfür olur mu, biraz sabredin bakalım. Şöyle bir 7-8 hafta geçsin, hala performansını yükseltemediyse o zaman küfür edebilirsiniz” diyecek. Söylediğinden zaten, ligin sonunda bir başarısızlık durumunda edilecek küfrün doğal karşılanabileceği anlamı çıkıyor… Küfre direkt ve koşulsuz karşı çıkmıyor, çıkamıyor. Çünkü rakipleri ve hakemleri baskı altına alabilmek için zaman zaman küfre ihtiyaç duyabileceklerinin farkında!..
Eril zorbalığı besleyen cinsiyetçi dil ve cinsiyetçi küfürler spor alanında pervasızca boy gösterirken, bu enfeksiyonlu ortamda cinsiyetçilik karşıtı mücadeleyi yükseltmek, bir zorunluluk olarak karşımıza çıkıyor…