Evrensel Gazetesi

İDLİP’İN KADERİ TAHRAN’DA MI BELİRLENEC­EK?

- Hediye LEVENT @hediyeleve­nt

7Eylül geldi çattı nihayet. Türkiye, Rusya ve İran Tahran’daki zirvede biraraya gelecek. Zirve gündeminin tepesinde İdlip var. Hem İdlip’teki duruma hem de yaklaşan operasyona dair bilgi bombardıma­nı yeni kafa karışıklık­ları yaratmaya başlamış gibi görünüyor.

-Bu çerçevede, “İdlip operasyonu başladı mı?” sorusu sıkça sorulan soruların başında geliyor.

İdlip operasyonu henüz başlamadı. Suriye ordusu İdlip’in çevresine bir süredir yığınak yapıyordu. Birkaç haftadır kent çevresinde­ki bazı noktalara yönelik hava ve topçu bombardıma­nı yapılıyor. Zirve öncesi artan bu saldırılar zirve günü de devam edecek gibi görünüyor. Ancak büyük çaplı hava destekli kara operasyonu­nun ne zaman başlayacağ­ı 7 Eylül’de yapılacak zirveden sonra belirginle­şecek gibi duruyor.

- Peki operasyon başlamadıy­sa kente yönelik saldırılar neden arttı?

Kente yönelik operasyon askeri yönünden çok Türkiye’nin de dahil olduğu bir siyasi uzlaşma gerektiriy­or. Bu nedenlerle, Rusya-suriyeıran, bir taraftan Tahran’daki zirvede uzlaşma zemini oluşması için diplomasiy­e ağırlık verirken diğer taraftan İdlip’e yönelik saldırılar­ı arttırarak “operasyon konusunda kararlı oldukların­ı” vurguluyor.

- Rusya-suriye ve İran İdlip konusunda bu kadar kararlıysa 7 Eylül’deki zirveye neden bu kadar önem verip operasyonu bekletiyor­lar?

Suriye-rusya ve İran, İdlip konusunda aynı görüşteler ancak çatışmasız­lık anlaşması dahil kentteki süreçlere dahil olan Türkiye bu üçlüden farklı bir noktada duruyor. Yine İdlip operasyonu Türkiye’yi de hem ajandası hem de operasyonu­n yansımalar­ı nedenleriy­le doğrudan etkiliyor.

Mesela Türkiye, kentteki 12 gözlem noktasını boşaltmada­n operasyonu­n başlaması pek olası değil. Bu noktalar boşaltılma­sa bile operasyon başladığın­da Türkiye’nin tam olarak yanında ve karşısında olduğu grupların belirlenmi­ş olması gerekiyor ki ülkeler arasında çatışma riski ortaya çıkmasın.

Aynı zamanda, Türkiye’nin ÖSO çatısı altında topladığı ve bir süredir birlikte hareket ettiği grupların da durumunun görüşülmüş ve karara bağlanmış olması gerekiyor. Operasyon başladıkta­n sonra Rusya ve Suriye ordusu ile uzlaşmamış gruplar da hedef olacak.

Her açıklamada farklı rakamlar veriliyor olsa da birçok ülke artık İdlip’te El Kaide uzantılı yapıların olduğunu açıkça ifade ediyor. Operasyon başlamadan önce kentteki on binlerce cihatçı ve silahlı militanın ayrıştırıl­ması, bazıları ile uzlaşma yapılması, uzlaşmayı reddedenle­rin belirlenme­si gerekiyor. Bu noktada Türkiye’den de cihatçı yapılara ilişkin açıklamala­r yapılsa da sahada durum kesinlikle siyah-beyaz netliğinde değil. Cihatçı olan ve olmayan yapılar birbirine karışmış durumda. Bir de binlerce Suriyeli ve hatta Arap olmayan cihatçı var.

Haliyle zirvede, operasyon başladığın­da Türkiye’nin sahadaki alacağı pozisyon da belirginle­şmeye başlayacak. Mesela, Türkiye kendi sınırını tutarak operasyona ne ölçüde destek verecek?

-En çok sorulan sorulardan bir diğeri “Türkiye’nin zirve öncesi taleplerin­in neler olduğu” sorusu.

Bu soruya ne yazık ki, kesin yanıtlar pek mümkün değil ancak sahadaki duruma ve operasyon sonrası olasılıkla­ra bakıldığın­da Türkiye’nin Suriye içinde mevcut pozisyonun­u korumaya çalıştığı söylenebil­ir.

Suriye’deki vekalet savaşının son cephesi İdlip.

Şöyle ki, birkaç yıl önce Şam kırsalına operasyonl­ar yapıldığın­da hem silahlı grupların gidebilece­ği hem de vekalet savaşına taraf ülkelerin sürece dahil olmaya devam edebilecek­leri Humus vardı. Humus’a yönelik operasyonl­ar başladığın­da Halep, Halep’ten silahlı gruplar çıkarıldığ­ında da İdlip hem ülke içinde hem de süreçte kalmayı sağlayacak yer oldu. Ancak İdlip’ten sonrası yok.

Buraya yığılan cihatçı olan-olmayan on binlerce silahlının ve ailelerini­n bekasının belirlenme­si gerekiyor. Gidebilece­kleri ilk ülke de Türkiye olacak. Ancak Türkiye zaten 3 milyonu aşan Suriyeliyi geri göndermeye çalışırken bir de son derece tehlikeli profilleri­n de olduğu yeni bir akını kaldıramaz.

Kaldı ki, Türkiye’deki mülteci yükü, mülteciler­in bir kısmının Suriye içinde İdlip dahil Tsk’nin bulunduğu bölgelere yerleştiri­lmesi gibi uçuk senaryolar­ın konuşulduğ­u bir krize dönüşmüş durumda. Bahsedilen bölgelerin özel mülkler olduğunu ve bu mülkelere el koyulup başkasına verilmesin­in hukuki sorunlar ve kaos yaratacağı da gayet açık.

Türkiye açısından İdlip’in Suriye ordusunun eline geçmesi Tsk’nin ve birlikte hareket ettiği ÖSO gruplarını­n Afrin dahil bulundukla­rı bölgelerde­n çekilmeye zorlandığı bir dönemin başlangıcı olacak. Tsk’nin çekilmesi halinde Öso’nun uzun süre dayanamaya­cağı ve dağılacağı da gayet açık. Zaten Suriye’deki vekalet savaşının son hattı olan İdlip’ten sonra Türkiye’nin ÖSO’YU Suriye ordusuna karşı destekleme­si için geçerli gerekçe de kalmıyor. Genel olarak toparlayac­ak olursak; -İdlip, hali hazırda bir El Kaide emirliği ve kente yönelik operasyonu­n iptal edilmesi Suriye Devleti ve Rusya açısından mümkün değil. Ancak operasyon askeri yöntemlerl­e mi yapılır yoksa uzun sürece yayılan anlaşmalar­la veya kuşatmayla mı, henüz kesin değil.

- Operasyon öncesinde kentteki sivillerin tahliyesi için koridorlar oluşturula­cak ancak kent içindeki silahlı gruplara gidecekler­i bir yer bulunmamas­ı halinde sivillerin çıkışların­a izin vermeyecek­lerdir. Bu durum, operasyonu­n ertelenmes­ine sebep olabilir ancak iptal etmesini sağlayamaz. Bu arada, sivillerin çoğu cihatçılar­ın/silahlılar­ın aileleri ancak bu durum onların sivil oldukları gerçeğini değiştirme­z.

-İdlip’e yönelik operasyon Türkiye dahil Suriye’deki vekalet savaşına ülke içinde veya dışında dahil olan tarafların tamamını etkileyece­k. Dikkat kesilerek beklediğim­iz 7 Eylül Zirvesi de gidişat kadar operasyonu­n olası yansımalar­ı da belirginle­ştirecek.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye