‘ULUSAL KİMLİKTEN AZADE BİR SINIF, SINIFTAN AZADE BİR ULUSAL KİMLİK YOK’
DEVLET kurumlarınca bölgeler ve iller arasındaki sosyoekonomik gelişmişlere dair yaplan araştırmaların verileri üzerinden Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinin ülkenin en yoksun ve en yoksul bölgeler olduğunu, bu durumun ise kronikleşmiş olduğunu belirtiyorsunuz. Yoksul iller arasında olan 15 ilde HDP’YE önemli bir destek olduğunu ifade ediyorsunuz. 24 Haziran seçim sonuçları üzerinden bu duruma ilişkin değerlendirmeniz nedir?
Türkiye’de uzun yıllardır devam eden bir tartışma var: Kürt meselesi bir ulusal sorun mudur yoksa bir sınıf meselesi midir? Ben ikisi de olduğunu iddia ediyorum. Zira, ulusal kimlikten azade bir sınıf, sınıftan azade bir ulusal kimlik de yok. Bu iki dinamiği ilişkisel bir çerçevede ele almak gerekiyor.
Kürt meselesi, ulusal sorun ile sınıf meselesinin karşılıklı birbirini nasıl şekillendirdiği konusunda iyi bir örnek. Bakın, Türkiye’de bölgeler arası gelişmişlik farkı hikayesi 1932 Birinci Beş Yıllık Sanayi Planına kadar gider.bu hikayenin en çarpıcı yönü şu: Kürt meselesi bağlamında Türkiye’nin kültürel haritasıyla sosyoekonomik ve siyasi haritaları arasında doğrudan bir çakışma var. 2012 teşvik sistemine göre en yoksul ve en fazla teşvike ihtiyaç duyan altıncı bölge Hdp’nin en fazla oy aldığı 15 ili kapsıyor. Hdp’nin güçlü olduğu diğer iller ise beşinci bölgede bulunuyor.
24 Haziran sonuçlarına baktığımızda, Türkiye’nin sosyoekonomik, kültürel ve siyasi haritaları arasındaki çakışmanın sürdüğü görülüyor. Bu konuda radikal bir değişim yok. Aksine sosyoekonomik ve kültürel farklılaşmalara dayalı siyasi haritaların sınırları her geçen gün daha bir belirginleşiyor.