Türkiye’nin İdlib çıkmazı derinleşti
Tahran Zirvesi’nin “Yeni Osmanlıcılık hayali ve şantaj siyasetinin çöktüğü” anlamına geldiğini belirten HDP Adana Milletvekili Tülay Hatimoğulları, İdlib operasyonu sonrası, Türkiye’nin Cerablus, Bab ve Afrin’den vazgeçmesi için Suriye hükümetinin baskı yapacağını söyledi.
Gündemini İdlib oluşturan Tahran Zirvesi sonrası tartışmalar sürüyor. Türkiye’nin, desteklediği silahlı güçleri koruma yönündeki önerileri kabul edilmezken, Rusya ve Suriye’nin İdlib’e yönelik hava operasyonları da sürüyor. Ortadoğu’yu yakından takip eden HDP Adana Milletvekili Tülay Hatimoğulları, Tahran Zirvesi ve İdlib Operasyonu’nu değerlendirdi.
‘İDLİB OPERASYONUNDAN SONRA SİYASAL SÜREÇ BAŞLAYACAK’
Hatimoğulları, İdlib operasyonunun sadece zirveye katılan 3 ülke açısından değil zirveye katılmayan ABD ve AB ülkeleri açısından da önemli bir süreç olduğunu belirtti. Hatimoğulları, “2011 yılında başlayan Suriye savaşının sonucu olarak bütün şehir merkezlerinden kaçan çetelerin gelip yerleştiği ve merkez üs haline getirdikleri yer İdlib bölgesidir. İdlib operasyonundan sonra da siyasal sürecin başlama olasılığı daha da artmış oluyor” dedi. Operasyondan sonra başlayacak siyasal sürecin şu aşamada Rusya ve İran lehine olma olasılığının yüksek olduğunu vurgulayan Hatimoğulları, ABD ve Ab’nin bu gelişmeyi engellemek için İdlib operasyonunda devreye gireceğini söyledi. Hatimoğulları, gerçekleşen Tahran Zirvesinde “hem Türkiye ikna edilmek istendi hem de ABD ve Ab’ye mesaj verilmek istendi” dedi.
‘TÜRKİYE’NİN ŞANTAJ SİYASETİ DE ÇÖKTÜ’
Hatimoğulları, Türkiye’nin siyasetini bugüne kadar ABD, AB ve bu ülkelerin karşısında Rusya ve İran üzerindeki şantaj siyaseti üzerinden yürüttüğüne değindi. Hatimoğulları, Türkiye’nin Suriye’de başından beri askeri, ekonomik ve siyasi hegemonya sağlamak istediğini ve bu doğrultuda Suriye’den kopacak toprakları kendi sınırlarına alarak yeni-osmanlıcılık hayalini gerçekleştirmeyi hedeflediğini belirtti. İdlib operasyonu ile birlikte Türkiye’nin yeniosmanlıcılık hayalinin çöktüğünü dile getiren Hatimoğulları, Tahran Zirvesi’nin ortaya çıkardığı tabloyu şöyle yorumladı: “İdlib operasyonu ve daha sonra Suriye’de gelişecek bir siyasal çözüm sürecinde Türkiye, kendi kayıplarıyla baş başa kalacak. Bu kayıplar Suriye’de elde etmek istediği toprak parçaları ve hegemonya. Aynı zamanda yürüttüğü şantaj siyasetinin de sonlarına
doğru gelindiğini gösteriyor. Bir yandan Rojava meselesinden dolayı ABD ile gerilimi tırmandıran bir Türkiye var öte yanda da Rusya ve İran ile bir anlaşma içinde. Ama şu an gelinen noktaya baktığımızda Pyd’nin Suriye hükümeti ile görüşmeleri söz konusu ve bu görüşmeler olgunluk gösteren bir biçimde ilerledi şu ana kadar. Bu görüşmelerden olumlu bir siyasal süreç elde edilir ve Rojava halkının talepleri yerine gelirse bu durumda Türkiye ABD ile yaşadığı çelişkiyi Rusya, İran ve Suriye ile de yaşamak durumunda kalacak. Şuan Türkiye bir çıkmazın içinde ve İdlib operasyonu da bu çıkmazın ne kadar derinleştiğinin bir göstergesidir.”
KÜRT SORUNUNUN ÇÖZÜMSÜZLÜĞÜ...
Türkiye’nin, Kürt sorununu demokratik ve barışçıl yollarla çözümünü istemediği için Suriye’de izlediği politikaların ayağına dolaştığını dile getiren Hatimoğulları, şu öngörüde bulundu: “Mevcut iktidar Suriye’de uyguladığı savaş politikasıyla Türkiye’yi bir bataklığa sürüklemiştir. Bugün İdlib’de somut bir kazanım elde etme ihtimali tamamen ortadan kalkmıştır. Türkiye, Cerablus’ta, Afrin’nde belli bir konumlanma elde etmişti. Ama İdlib operasyonu sonrası bu konumlanmalarından da vazgeçmesi Suriye hükümeti tarafından daha yüksek bir sesle ifade edilecektir.”
Hatimoğulları, “Savaş bu bölgede devam ettiği sürece bunun bedelini en ağır biçimde yoksul hakların çocukları ödeyecektir. Bizler bu faturanın bedelini ödemek istemiyoruz. O yüzden bizler emeğimize, alın terimize ve bölgedeki savaşın bitmesiyle de canlarımıza sahip çıkmak istiyoruz” diye konuştu. (Ankara\ma)