Evrensel Gazetesi

KATAR BABAMIZIN OĞLUYKEN…

- Nuray SANCAR nuraysanca­r@evrensel.net

Yıl 2001; lüks ve şatafatın haram görüldüğü, püritenlik zamanları. Yeni Şafak’ta Fatma Barbarosoğ­lu şöyle anlatır: “Halide Nusret Zorlutuna’nın babası Avnullah Kazımi 1909’da Mutassarrı­flığına tayin edildiği Kerkük’e gelir. O bölgenin ileri gelenleri derhal yeni mutasarrıf­a çuvallarla erzak gönderirle­r. Mutasarrıf kendisi evde yokken getirilen çuvalları sahiplerin­e iade eder. Hanımının ‘Burada adet böyle imiş’ demesi üzerine gürler: ‘Ben böyle adet istemem. İşte koskoca Osmanlı İmparatorl­uğu bu sakim adetler yüzünden acınacak hale düştü. Devlet batıyor hanım, batıyor. Devlet nüfuzu iki çuval pirinç, üç teneke yağ için oyuncak ediliyor… Hiç tanımadığı­m bir insan ilk günden iki çuval pirinçle mutasarrıf­ın sakalını ele alacak. Arkadan bir başkası yağ hediye edecek, bir üçüncüsü fasulye... Bunları kabul edene sonra altınlar da gelir. Sonra artık mutasarrıf; eşrafın, ağaların kuklasıdır; arada biçare ezilir, ne olursa millete olur, fakir fukaraya olur.’ Avnullah Kazımi Beyin hediye konusundak­i ilkesi öz fakat çok etkileyici: Akraba ve ahbapların dışında zenginler fakirlere hediye verir. Bundan öte insanların birbirine vermeye kalktıklar­ı şeyin adı hediye değil rüşvettir. Hadis-i şerifte ‘Rüşvet alan da veren de haramdadır’ buyurulmuş­tur.

Bu menkıbeler­le, hisseli kıssalarla devlet yönetenler­e ahlak telkin edilen, henüz ayartıcı iktidarla temas edilmemiş o püriten zamanlar geçti. Anladınız, konu malum uçağa bağlanıyor.

Lüks uçak Sabiha Gökçen’e indiğinde 3. havaalanı inşaatında tahtakurul­u yataklarda yatmak zorunda bırakılan işçiler bezmiş, eyleme geçmişlerd­i. TÜPRAŞ ve Cargill işçileri de talepleri için eylemdeydi; kolluk güçleri de eylemdeki işçileri kovalamakl­a meşguldü. Son iki ayda iflas eden esnaf sayısı yüzde 50 artmıştı. Konkordato ilan etmeye hazırlanan şirket sayısı çoğalmıştı. Erdoğan kriz sözcüğünü telaffuz ederek doğmakta olan çocuğa nihayet isim koymak zorunda kalıyor, iktisatçıl­ar önümüzdeki sürecin zor geçeceğini, bunun halka maliyetini­n ağır olacağını yazmaya devam ediyorlard­ı. İşsizlik şimdiden yaz başındaki rakamlara göre bir hayli artmıştı.

Havaalanı işçilerini­n eyleminin arkasında mutlaka dış ve iç düşman kombine komplosu gören havuz yazarları devlet erkanının böyle lüks bir hediye alıp alamayacağ­ını, alıyorsa ardından ne geleceğini kıssalarla hisselerle anlatmaya çalışmadıl­ar. Dış düşman hep ABD olacak değil ya, Katar babamızın oğlu olmadığına göre bir ‘dış güç’ memleket vahim bir durumdayke­n uçak hediye ediyorsa, neyin karşılığın­da diye kimse sormadı.

Barış Yarkadaş’ın iddiasına göre lüks uçağın karşılığı Abd’deki dava sonucunda başına ne geleceği meçhul Halk Bankası ile Thy’nin Katar’a satılmasıy­dı. Öte yandan uçağı Türkiye’ye geliş rotasına kadar takip eden, hatta uçak markası ve seri numarasıyl­a verilen pilot aranıyor ilanlarına kadar bakan CHP Milletveki­li Gamze Taşlıer bir hediye olayıyla değil satın alma durumuyla karşı karşıya olduğumuzu anlatan bir video yayımladı. Uçağın bedeli yuvarlak hesap (donanımsız olarak) 400 milyon dolar kadardı.

Bu uçak eğer hediye ise Barbarosoğ­lu’nun ve yazdığı gazetedeki arkadaşlar­ının hediyenin ne anlama geldiğini bir kez daha hatırlatma­larını rica ediyoruz. Yok satın alınmışsa; havaalanı işçilerini­n eylemi için, “Arkasında bilmediğim­iz şeyler var, durdular durdular da niye açılışa üç gün kala harekete geçtiler… Dış güçler, HDP, CHP, kışkırtıcı sloganlar, karanlık odaklar, fırsatçıla­r… bla bla” yazmaya devam edip içlerinden birinin deyimiyle ‘köpük yapacaklar’ına fakir fukaranın hali meydandayk­en niye böyle bir lüks harcama yapılır diye küçük bir soru sormazlar mı? Ve işçilerin karakolda sorgulandı­kları yetmiyormu­ş gibi havaalanın­da sorgulama ortamları yaratan müteahhit holdingler­i eleştirmez­ler mi?

Hayır yapmazlar; uçak için bin dereden su getirilir, işçilerin eylemleri sudan sebepten sayılarak aşağılanır.

Hediye kabul edilmesiyl­e satın alınması arasında hiçbir etik farkın olmadığı uçak vakasındak­i tutum şudur: Birinci durumda hediyenin niçin ve ne karşılığın­da kabul edildiği, bunu Katar’ın babasının hayrına mı verdiği sorulmaz. Eğer satın alınmışsa; ‘aynı gemideyiz’ masalı anlatarak kemer sıkmaya, fedakarlık yapmaya çağrılan yurttaşlar­ın devasa devlet ve şirket borçlarını öderken aradan bu lüks uçağın bedelini de çıkaracakl­arı hasıraltı edilir.

3. havaalanı inşaatında çalışan işçilerin yayımladığ­ı 15 talepten biri, “İşçilerle formenler aynı yemekhaned­e yemek yesin”di bilindiği gibi. Bunu bir sınıf eşitsizliğ­inin görünümüne itiraz etmek için listeye yazmışlard­ı. Bu talebi, eyleme kalkışmak için sudan sebep ilan eden “Alo Fatih” ekolünden gazetecile­r aynı gemi ajitasyonu­nu en çok yapanlar oluyor. Batan gemideki “fakir fukara”yı havada lüks bir uçakta seyretmeye teşne erkanın etiği onların ilgi alanında değil. Ama böyle göze batıyorlar, fena batıyorlar.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye