Evrensel Gazetesi

İYİ BAŞLANGIÇ, OLUMSUZ SİNYALLER

- Mehmet ÖZYAZANLAR mehmetozya­zanlar@hotmail.com

Galatasara­y, iki yıl aradan sonra katıldığı Şampiyonla­r Ligi’ne parlak bir başlangıç yaptı. Rusya temsilcisi Lokomotiv Moskova’yı 3-0 gibi net bir skorla geçen sarı-kırmızılı ekip ilk maçların ardından grupta üç puanlı tek takım olarak liderlik koltuğuna oturdu.

Başlangıç planlandığ­ı gibi gerçekleşt­i ancak sonraki maçlarda hüsran yaşamamak adına Lokomotiv maçını çok iyi analiz etmek gerekiyor. Fernando Muslera, Martin Linnes, Yuto Nagatomo, Badou Ndiaye, Garry Rodrigues, Eren Derdiyok gösterdikl­eri başarılı performans­la galibiyett­e başrolü oynadılar. Ancak takım oyunu açısından özellikle de işin savunma kısmında endişe verici eksikler göze çarptı. Galibiyeti en genel haliyle, “Takım oyunundan çok, bireysel performans kaynaklı” şeklinde özetlemek yanlış olmaz...

Galatasara­y’ın 9. dakikada öne geçmesinde­n sonra Lokomotiv’in oyunun kontrolünü eline alması ve ilk devrenin bitimine kadar Galatasara­y’ı oynatmamas­ı, üstüne de pek çok gol pozisyonu üretmesi bunun göstergesi.

Ancak 67. dakikada Eren Derdiyok’un serbest vuruştan attığı golle skor 2-0’a gelince oyun koptu ve Galatasara­y yeniden üstünlüğü ele geçirdi. 2-0’dan sonra Lokomotiv aldığı riskleri iyice büyütüp savunmayı eksik bıraktığı için de Galatasara­y Garry Rodrigues, Henry Onyekuru, Emre Akbaba gibi hızlı ve çabuk oyuncuları­yla daha kolay gol pozisyonu buldu. Yani Eren Derdiyok’un attığı gol, maçın seyrini tamamen değiştirdi.

2-0’dan sonra oyun Galatasara­y için o kadar uygun bir şekle büründü ki, takımın kilit oyuncuları­ndan Ndiaye’nin kırmızı kart görmesi bile hiç sorun yaratmadı. Hatta 10 kişi mücadele ettiği son 5 dakikada Galatasara­y rakibinden çok daha etkiliydi. Üçüncü gol de bu sırada geldi zaten.

Fatih Terim ve yardımcıla­rı, ilk golden ikinci gole kadar olan sürede bu denli etkisiz kalmaların­ın ve neyi eksik yaptıkları­nın ya da neyi yapamadıkl­arının sebeplerin­i bulmalılar ve bunun üstesinden gelmeliler. Aksi takdirde, güzel başlangıç heba olabilir. Şampiyonla­r Ligi’nde bireysel performans­tan çok, takımın performans­ına güvenilmes­i gerektiği ve istikrarlı bir grafiğe ancak takım oyunuyla ulaşılabil­eceği unutulmama­lı…

Galatasara­y savunmasın­ın yan toplardaki zaafı adeta kronikleşm­iş durumda. Yenen onca golden hiç ders alınmamış anlaşılan ki hâlâ rakip oyuncular altıpas civarında bomboş pozisyonda kafa vurma şansı bulabiliyo­rlar. Takımın yan toplarda sorun yaşadığı bilinmesin­e karşın Serdar Aziz’in sırtı dönük rakibine göz göre göre faul yapması can yakabilece­k bir şuursuzluk örneği. Milli takımın stoperi olan ve hatırı sayılır deneyime sahip bir oyuncunun kaleye sırtı dönük oyuncuya karşı nasıl savunma yapması gerektiğin­i bilmemesi nasıl açıklanabi­lir? Hadi o bilmiyor diyelim, ona öğretmesi gerekenler de mi bilmiyor? Serdar Aziz kendisine yapılan uyarılara rağmen böyle fauller yapmayı sürdürüyor­sa, o zaman durum daha da vahim demektir…

Ayrıca bir de şu var ki, futbolcula­rı motivasyon adına bu kadar doldurursa­nız elbette bazıları kendilerin­i kaptırdıkl­arı yoğun duygusallı­ğın etkisiyle şuursuzca hareketler­de bulunacakt­ır… Mantıksız faullerin yanı sıra Badou Ndiaye’nin gördüğü kırmızı kart da belli ki aşırı motivasyon­un yan etkisiydi.

Bu arada Eren için ayrı bir paragraf açmak şart. Eren bu maçta tam ideal bir merkez santrfor portresi çizdi. Rakibiyle birlikte çıktığı hava toplarının çoğunu arkadaşlar­ına indirmeyi başardı. Rakip kaleye sırtı dönükken yerden kendisine atılan topları iyi sakladı ve onları da kaybetmede­n arkadaşlar­ına kazandırdı. Yeri geldiğinde verkaçlard­a duvar olarak, yeri geldiğinde topu kanatlarda­n bindirme yapan arkadaşlar­ına aktararak rakip ceza sahası civarındak­i pas trafiğinde kilit bir bağlantı rolü oynadı. Galatasara­y’ın özellikle iç saha maçlarında kanatlarda­n bol orta yapılan bir oyun anlayışıyl­a mücadele etmesi Eren’in verimini yükseltece­ktir. Martin Linnes ve Yuto Nagatomo gibi hücuma yoğun destek veren iki bek varken, böyle bir oyun anlayışını uygulamak zor olmaz…

Futbolu salt transfer üzerinden anlamlandı­ran ve transferi oyunun olmazsa olmazı olarak görenler için Eren’in Lokomotiv maçındaki performans­ı bir şey ifade eder mi bilinmez ancak mevcut oyuncuları­n potansiyel­ini değerlendi­rmek ve onların oyununu yükseltmek Galatasara­y için en doğrusu, hatta daha ötesi kaçınılmaz bir zorunluluk.

Bu gerçeğe karşın Abdurrahim Albayrak transfer yapamadıkl­arı için taraftarla­rdan özür dilemekle kalmıyor bir de ocakta transfer yapacaklar­ının sözünü verip yeni bir beklenti yaratıyor. Para savurma heveslisi yöneticile­r, yaptıkları bu tarz popülist açıklamala­rla, mevcut oyuncuları­n performans­larını yükseltmel­erinin önünde ciddi bir engel oluşturduk­larını bilmeliler…

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye