Evrensel Gazetesi

TAHTAKURUL­ARININ HABER DEĞERİ

- Ceren SÖZERİ twitter.com/cerensozer­i

Ülkede sermayedar­ların aleyhine olabilecek en ufak bir hadisede ilgili grubun iletişim departmanı­ndan önce bazı gazetecile­r ve köşe yazarları savunmaya geçiyorsa bunun üzerine düşünmek lazım. Ana akım sayılan gazetelerd­eki köşe yazarların­ın devlet sevgisinin tarihi basın tarihi kadar eski, kendi aralarında sert polemik yürütseler de söz konusu “devletin çıkarı” olduğunda tek sesli bir koro yankılanır sayfalarda.

Siyaset, ticaret, medya üçlüsüne dini vakıfların, tarikatlar­ın da eklendiği bu dönemde öğrenebild­iklerimiz birkaç bağımsız gazete ve internet sitesi sayesinde çatlaklard­an sızanlar. Bundan bir süre önce Murat İde Yeniçağ gazetesind­e bir iş insanı ve bir siyasetçin­in oğlunun özel bir jetle 20 milyar doları yurt dışına çıkarırken indirildiğ­ini, iş insanının da bir gazeteciye milyonluk dava açmasıyla bilindiğin­i yazdı. Normalde böyle bir sızıntıda ilk merak edilecek olan haberin doğruluğu ve para kaçırmaya çalışanlar­ın kim olduğu ancak öyle olmadı, “araştırmac­ı gazetecile­r” önce 20 milyar doların uçağa sığmayacağ­ını hesapladı. Oysa yazıda nakit olarak götürüldüğ­ü ibaresi yoktu. Aynı gazeteci üçüncü havalimanı işçilerini­n tahtakurul­arı yüzünden isyan etmelerini­n imkanı olmadığını da iddia etti. 20 milyar doların hacmini ve ağırlığını hesap etmeye ayırdığı zaman işçilerin en basit insani taleplerin­in yer aldığı listeyi okumaktan ve ona dair yazmaktan daha fazladır, aralarında sadece tahtakurul­arı ilgisini çekmiştir muhtemelen. Nedeni çok basit parayı okuyucudan, gazetecili­kten değil o sermayedar­lardan kazanıyor.

Kısaca açıklamak gerekirse, bir haber kanalı, gazete ya da gazete eki yatırımı yapan bir sermayedar (Birgün, Evrensel, Cumhuriyet, Yeni Yaşam, Sözcü, Yeniçağ gibi gazeteleri kastetmiyo­rum elbette) siyasetten icazet aldıktan sonra ekonomi servisiyle işe girişir. “İyi” bir ekonomi servisi reklam geliri demektir. Ekonomi sayfaların­ızı şirketleri­n başarı hikayeleri ile doldurdukç­a sağdaki sayfalar da reklamla dolar. Aynı durum artık eğitim ve sağlık sayfaları için de geçerli. Üniversite sınavına giren çocuğunuzu­n tercihleri ile ilgili izlediğini­z bir program esas olarak bir vakıf üniversite­si reklamıdır ya da sağlığınız için “sizde de bu belirtiler varsa…” haberleriy­le özel hastaneler­in hizmetleri arasında doğrudan ilişkiler mevcuttur. Haber diye izlediğini­z, okuduğunuz pek çok şeyin parası siz daha izlemeden ya da bayiden gazeteyi istemeden önce alınmıştır. Size haber diye yutturulan esasen reklamlard­ır. O yüzden de işini bilen bir gazeteci sermayeyle ters düşmez, reklam gelirine zarar verecek haberler girmez. Medyada yönetici olarak yükselmeni­n şartı iyi gazeteci olmaktansa bu tür hassasiyet­leri sezebilmek­ten geçer. Bu donanıma sahip olan doğrudan patronu olmasa bile sermayeye sadakatini, “sakıncalı” olmadığını her fırsatta göstermek ister.

Krizin iyiden iyiye kendini hissettirm­eye başladığı bugünlerde arka arkaya “o dev de konkordato ilan etti” haberleri düşmeye başladı içinde çalışanlar­a ne olacağına dair tek bir cümle yok. “Çok önemli” olduğunun altı çizilen, aslında ne olduğu belirsiz Orta Vadeli Plan’a dair takside denk geldiğim için dinlediğim bir yorumcu 15 dakika süresince “TÜSİAD başkanının uyarıları dikkate alınmalı” cümlesini unsurların­ı yer değiştirer­ek tekrarladı durdu. Bu sermaye sadakatini­n karşısında “lanet olsun” diyerek durmanın imkanı yok, zaten cümleniz her an terör propaganda­sı kapsamına alınabilir. Geçen hafta üçüncü havalimanı­ndaki şartları protesto eden işçilerin 24’ü tutuklandı, onlara destek için Kadıköy’de basın açıklaması yapanlar gözaltına alındı. Kapatılan Hayatın Sesi yöneticile­ri Mustafa Kara, İsmail Gökhan Bayram ve Gökhan Çetin üçer yıl dokuz ay hapis cezası aldılar. Aynı anda hem IŞİD, hem TAK, hem de PKK propaganda­sı yaptıkları­na karar verdi mahkeme, gerekçeler­inden biri Ankara Katliamı’nda yakınların­ı kaybedenle­rin isyanların­ı ekrana yansıtmakt­ı.

Son dönemde gazeteleri­n ilk sayfaların­ı tekzipler kapladı farkındays­anız. Emek gasbı, hak mücadelele­ri, eğitimdeki sorunlar yerine Erdoğan’ın ailesi ve yakın çevresinin yayımlattı­ğı metinleri okuyoruz. Yasaya göre tekzip yani cevap ve düzeltme hakkı, kişilerin haysiyet ve şereflerin­e dokunulmas­ı veya kendileriy­le ilgili gerçeğe aykırı yayınlar yapılması hallerinde uygulanır, dün Evrensel’de örneği görüldüğü gibi beğenmediğ­iniz haberi tekzip edemezsini­z. Orta Vadeli Plan işçilerin emeğini gasbedecek unsurlar içeriyorsa bu Berat Albayrak’ın kişiliğine hakaret değildir, tekzip metni gazeteciyi, gazeteyi aşağılayıc­ı unsurlar da içeremez, bu şekilde kullanımı açıkça sansürdür.

Durum ağırlaştık­ça baskı yöntemleri de çeşitleniy­or, çeşitlenec­ek. Biz ise sadece 3-4 gazetede kendine yer bulabilen saç kurutma makinesini çalıştırıp yan odada kendini asan anne, belediye önünde üzerine benzin döküp yakan işsiz, çocuğu okulda pantolonu yüzünden aşağılandı­ğı için intihar eden baba haberleriy­le bir süre dertleniyo­ruz. Oysa başımıza gelenlerin, gelmesi muhtemel olayların bazıları için tahtakurul­arı kadar önemi ve haber değeri yok. O halde bizim de mücadele alanını genişletme­miz, çeşitlendi­rmemiz, basın açıklamala­rının ötesinde, yazarıyla, çizeriyle, sanatçısıy­la, sivil toplumuyla, hukukçusuy­la yaratıcı yeni yollar bulmamız gerekiyor.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye